Büyük şair Mehmed Akif, “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey!/ Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?/ Tarihi “tekerrür” diye târif ediyorlar/ Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?” diyerek izah etmiş geçmişi.
Yakından bakılırsa, tarih sahnesi, ehli iz'anın idraki adına yazılmış bir ibretnâme sanki. Ne hikmetse zamanın verdiği unutkanlıkla her defasında aynı fasit dairenin içinde kalıveriyoruz. Eskinin biraz tozlansa da bugün kadar yeni köşelerine göz atmakta elzem derecede fayda var.
Her seçim sonrası yaşananlar bin yılların mirası olan bir alışkanlığı yeniden hatırlatıyor. Siyasi hayatında beraberce hareket ettiği kimselere güvenmeyen kimi idareciler, mutlak itaat ve sadakatine inandığı kimselere her daim kol kanat germiş ve çeşitli taltiflerde bulunmuşlar. Kimisi eşine, yakın dostuna bir makam vermiş, kimisi aşçısı, postacısı, şoförüne vekillik yolu açmış. Karşılığında beklediği yegâne ücret ise sorgusuz sualsiz bir itaat olmuş.
Kadim Roma tarihinin meşhur imparatorlarından Caligula'nın hükümdarlık devrinde yaşanan bir olay oldukça dikkat çekici. Asıl ismiyle, Caius Caesar Augustus Germanicus, zalimane icraatlarıyla nâm salmış bir hükümdar. M.S. 12-41 seneleri arasında Roma İmparatorluğu'na hükmetti. İktidara geldiği zaman, selefi Tiberius dönemindeki haksız uygulamaları ve gayri adil düzeni bitirdikten sonra, şahsi kabiliyet ve mahareti sayesinde halkın sevgisini kazandı. Ancak o günler çok uzun sürmedi. Geçirdiği bir hastalık sonrasında müstebit, kibirli ve merhametten yoksun bir hale döndü.
Halk nezdinde şan ve şeref sahibi hükümdarlar arasında görülen Caligula, bir anda bambaşka biri oluvermişti. Gurur ve egosunun peşinden sürüklenirken, kimse ona dur diyemiyordu. Saltanatının son üç senesinde idaresini mutlak bir rejime dönüştürmek için bir dizi hamleye girişti. İmparatorluk Sarayı ile Jupiter Mabedi arasına devasa bir köprü kurdurarak, o dönemin inanç kaidelerine meydan okudu. Ağır vergiler koydu, para toplayamayınca toplumdaki saygın kimseleri sıkıştırdı. İmparator, kendi hakimiyet mücadelesi yüzünden pek çok kimsenin de kanını dökecekti. Bu duruma Roma Senatosu şiddetle karşı çıktı. Pek çok seçkin senatör, Roma kanunlarını çiğneyen imparatora karşı büyük bir muhalefete girişti. Ancak Caligula da iktidarına karşı itiraz eden zümreye karşı boş durmadı. Evvela onları tahfif ederek sonra da tahkir ederek toplum nezdinde küçük düşürmeyi amaç edindi.
Benim atım bile sizin işinizi yapar
Tarih yazıcıları, Caligula'nın Incitatus adını verdiği çok sevdiği cins bir atı olduğunu anlatır. Öyle ki ata mahsus mermer döşeli bir ahır bile inşa ettirmişti. Saray hizmetçileri ona fildişi kaplarda yemini ikram eder, üzerini erguvani renkte kumaşlarla örterdi. Dönemin meşhur tarihçisi Suetonius diyor ki: İmparator Caligula, bir gün Senato'daki seçilmişleri tahkir etmek için ani bir kararla Incitatus adlı atını ‘konsül' ilan etmişti. Yani koskoca Roma İmparatorluğu'nda yöneten sınıfın içinde ilk defa bir at, senatoda görev yapan en üst düzey devlet memurları arasına girdi. İmparator, bu hareketiyle senatörlere ‘siz bir hiçsiniz' mesajını veriyordu.