Çocukların okul başarısını etkileyen onlarca sebep sayılabilir. Önemsenmeyen ya da fark edilmeyen sağlık sorunları da derse odaklanmanın önündeki en büyük engellerden.
Okullar açıldığına göre birçok ailenin gündemi çocuklarının okul performansını artıracak önlemler. Odalarına rahat çalışabilecekleri masalar alındı, evdeki televizyon izleme saatleri gözden geçirildi ve daha bir sürü düzenleme... Bir de çocuğun okul başarısını etkileyen görünmeyen sebepler var. Bunların başında ise görme bozukluğu, geniz eti gibi fark edilmeyen sağlık sorunları geliyor. Fatih Üniversitesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hamza Yazgan, önemsenmeyen ya da fark edilmeyen hastalıkların çocuğun okul başarısına ciddi etkisi olduğunu söylüyor.
Görme bozuklukları
Bazı çocuklar göz rahatsızlıklarını fark edemiyor ya da dile getiremiyor. Aileler de fark edemediği zaman çocukların derse ilgisi azalıyor. Bu durumda çocuklar zekasında bir sorun olmadığı halde göstermesi gereken başarısının çok arkasında kalıyor. Miyop, hipermetrop, astigmat gibi göz kusurları, göz nezlesi ve arpacık gibi enfeksiyonların tedavisi etkili bir şekilde ve erken dönemde yapılmalıdır. Tahtayı rahat göremeyen, kitabını, ödevini sağlıklı okumayan bir çocuğun okul başarısı düşeceğinden, düzeltilebilir sorunlar nedeniyle sıkıntı yaşamaları önlenmelidir. İlkokul çağına gelen her çocuk mutlaka göz hekimine götürülmeli.
Geniz eti
Geniz eti problemi, genellikle çocukların gece ağzı açık bir şekilde uyumaları ve horlamaları ile kendini göstermektedir. Geniz etinden kaynaklanan horlama ve uyku problemleri, çocukların yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Uykusuzluktan kaynaklanan yorgunluk nedeniyle de okul başarısı düşebiliyor ve çocuklar sosyal yaşamdan uzaklaşabiliyor.
Gece boyunca iyi nefes alamayan ve kaliteli uyku uyuyamayan çocuklarda; davranış bozuklukları, kronik sinüzit oluşabilir ve bununla birlikte durmayan öksürük, burun solunumu yapamadıkları için vücutta hissedilemeyen sıvı kaybı, ağız kokusu meydana gelir. Çocukların geniz etlerine zamanında müdahale edilmediğinde, ilerleyen yaşlarda diş problemleri de ortaya çıkar.
Bademcik
Bademcik enfeksiyonlarının görülme sıklığı çocukların kreş, anaokulu ya da ilkokul gibi toplu ortamlarda bulundukları dönemlerde artış gösteriyor. Çocuklarda horlama, yatakta sık yer değiştirme, huzursuz ve yetersiz uyku, gece terlemeleri, diş gıcırdatmaları gibi belirtilerle ortaya çıkan bu durum, büyüme ve gelişmede geri kalmaya, saldırganlık, uykusuzluk gibi kişilik değişikliklerine, yüzde büyüme ve şekil bozukluklarına sebep olabiliyor. Bu nedenle sık geçirilen bademcik ve geniz eti rahatsızlıkları özellikle çocuklarda okul başarısı ile büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkiliyor.
Sinüzit
Çocuklarda sık görülen bir enfeksiyon olan sinüzit, çocuğun uyku düzeninin bozulmasına ve okul başarısının olumsuz yönde etkilenmesine yol açıyor. Koyu kıvamlı burun akıntısı, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı ve bu akıntıya bağlı öksürük, yüzde ve kulaklarda basınç hissi, baş ağrısı, mide bulantısı ve kusma, iştahsızlık, yüksek ateş, huzursuzluk ve kas-eklem ağrıları gibi şikayetler, çocukluk döneminde en sık görülen enfeksiyonlardan olan sinüzitin belirtileri.
Ağız-diş sağlığı
Diş problemleri zamanında fark edilip tedavi edilmediği takdirde ciddi ağrı ve huzursuzluğa yol açıyor. Bu da çocuğun derslerine odaklanmasına hatta ders ve sınav başarısına engel oluyor. Acil durumda yapılacak diş tedavileri normal süreçteki diş tedavilerine göre zor ve uzun. Bu durum okul açısından önemli bir dönemde olan çocuklar için derslerden geri kalma gibi sorunlara da yol açıyor. Düzenli beslenmesi, şekeri mümkün olduğunca tüketmemesi, ağız sağlığı açısından çok büyük önem taşıyor. Ana ve ara yemeklerden sonra ağzı çalkalamak ve günde 2 kez diş fırçalamak çürüğü engelliyor. Çocukların diş fırçalama alışkanlığı edinmesinde ailenin rolü çok büyük. Bu nedenle ailelerden bu konuda bilinçli olup çocuklarına örnek olmaları bekleniyor.
Disleksi
Okuma güçlüğü diye de adlandırılan disleksi çocukluk döneminde, okumanın öğrenilmesi aşamasında fark edilen bir özgül öğrenme bozukluğu olarak biliniyor. Okuma becerisini kazanan çocuklar etraflarında gördükleri kelimeleri hevesle okurlar ve çevrelerine karşı daha dikkatlidirler. Buna bağlı olarak da toplumun bir parçası olduklarını daha fazla hissederler. Disleksili çocuklar ise genetik ya da çevresel sebeplerle oluştuğu düşünülen bu bozukluk nedeniyle, yaşıtlarıyla eş zamanda okumayı öğrenemediklerinden psikolojik olarak olumsuz etkilendikleri bir döneme giriyorlar. Disleksinin kendisini gösterdiği bu ilk evrede okuma güçlüğü olan çocuk fark edilmez ve özel ilgi görmezse yaşadığı olumsuzluklar giderek artarak onu derslere karşı ilgisiz, isteksiz, özgüveni düşük, kaygılı ve dikkatsiz bir öğrenci olmaya sürüklüyor.