Evde eğitim sistemi, dünyanın birçok ülkesinde yaygın bir uygulama. Lakin Türkiye'de zorunlu eğitim nedeniyle mümkün değil.
Yıllar yıllar önce sanatçı Erkin Koray, sisteme karşı çıkarak kızını okula göndermemiş, ona evde eğitim aldırmış fakat ileride almak istediği bir eğitim için karşısına diploma engeli çıkan Damla Koray, 20'sinden sonra dışarıdan okumak zorunda kalmıştı. Türkiye'de bunun gibi birçok sebeple evde eğitimin yaygınlaşması ve yasallaşması zor görünürken, ABD başta olmak üzere birçok ülkede evde eğitim alan çocukların oldukça başarılı olduğu bir vakıa.
Anne-babalar yağmurdan kaçarken doluya tutulmasın!
Okul çağındaki çocuklarda sigara, alkol, hatta uyuşturucu bağımlılığının gittikçe artması, kötü ahlakî; ortam, toplu sınavlarda binlerce öğrencinin sıfır çekmesi gibi durumlar, çocuklarını bunlardan korumak isteyen ebeveynleri alternatif çözümler aramaya itti. Mevcut eğitim sisteminin risk barındıran yanları dikkate alındığında, evde eğitimin iyi bir alternatif olabileceğini söyleyen pedagog Adem Güneş, bununla birlikte velileri uyarıyor: “Anne-babalar yağmurdan kaçarken doluya tutulmamalıdır. Çocuğunu evde eğiten birçok anne-baba pedagojik yetersizlikleri nedeni ile çocuklarının gelişimlerine olumsuz tesir oluşturabilirler. Özellikle, kendi yaşıtı arkadaşları okula giderken, çocuğun kendisini dışlanmış, okuldan alıkonulmuş bir hisse kapılmaması için neler yapılması gerektiğini anne-babalar öğrenmelidir.”
Evde eğitim hangi çocuklar
için uygundur?
Şayet çocuklara iyi bir müfredat hazırlanabilirse, evde eğitimin okuldakinden çok daha başarılı sonuçlar vermesi mümkün. Bu sistemin iki ana kazanımından birinin gerçekçiliği olduğunu vurgulayan pedagog Güneş, çocuğun gerçek hayat içinde öğrendiğini güncel hayatta uygulama fırsatı bulabilmesinin bir avantaj olduğunu düşünüyor ve bunu şöyle açıklıyor: “Örneğin bir matematik konusunu çocuk ebeveyni ile gittiği bir markette sürdürebilir; marketteki 1 litre su, ½ litre süt, elinde tuttuğu parayı kasiyere verip para üzeri alması yaşam içinde öğrenmedir.” Adem Güneş, bununla birlikte evde eğitimin özel yetenekli çocuklar için oldukça uygun olduğunu savunuyor. Nitekim bu sayede yaşıtlarından üstün olan öğrencilerin bireysel gelişimleri grup içerisinde körelmemiş, kaybolmamış oluyor.
Bazı veliler zihinsel engelli evlatlarının dışarıda yıpranacağını düşünüp onları da evde eğitime tabi tutmayı düşünebilir. Ancak onların eğitimi için bu konuda özel yetişmiş öğretmenlere ihtiyaç olduğundan, anne-babalar çocuklarını ne kadar iyi tanısalar veya sevseler de, bir özel eğitim uzmanı olmadan çocuklarını evde eğitmeye çalışmaları yanlış olur. Bu sistemin olumlu sonuç vermeyeceği bir başka grup ise içe dönük çocuklar. “Çocuğum okula bir türlü alışamadı, dersleri anlıyor ama kimseyle konuşamadığı için başarılı olamıyor.” diye düşünen ebeveynlerin korumacı bir refleksle çocuklarını evde eğitmek istemeleri doğru bir tavır değil.
Osmanlı'da evde eğitim serbestti
Türkiye Cumhuriyeti, standart ve tek tip bir eğitim sistemine tabi olduğundan, evde eğitim kulağa ‘radikal' gelebilir. Ancak biraz geçmişe gidip Osmanlı'ya baktığımızda, bunun oldukça yaygın olduğunu görüyoruz. Kanun-i Esasi'den şu madde de, evde eğitimin yasallığının ispatı: “Emr-i tedris serbesttir. Muayyen olan kanuna tebaiyet şartile her Osmanlı umumî; ve hususî; tedrise me'zundur.” Mesela babası fıkıh bilen bir çocuk ondan fıkıh eğitimi ve icazetini alabilirdi. Bununla birlikte evde eğitim sadece anne-babayla değil, özel hocalarla da oluyordu. Okula göndermediğiniz bir çocuğa evinizde matematik ve Fransızca dersler aldırabilir ve bunu bir icazet yardımıyla o zamanın ‘CV'sine ekleyebilirdiniz.