Yolsuzluk ve rüşvete bulaşan siyasî;ler sadece Türkiye'ye özgü değil. Dünyanın birçok ülkesinde görevini kötüye kullanan bakanlar, başbakanlar, devlet başkanları, kral çocukları var.
Ancak hırsızlık ve yolsuzlukla mücadele anlayışı bize özel. Sahip oldukları koltuğu ülke menfaatleri yerine kişisel çıkarları için kullananlar, Türkiye'de itibar sahibi olmaya devam ediyor. Bu suçlarla mücadele eden kamu görevlileri, hukuk ayaklar altına alınarak görevden uzaklaştırılıyor, özgürlükleri ellerinden alınıyor. Peki diğer ülkelerde adı suça karışan yöneticiler ne mi yapıyor? Kimi bir sinema bileti ya da yelpaze için istifa ediyor, kimi yargı görevini rahat bir şekilde icra etsin diye görevini bırakıyor. Suça bulaşan kralın oğlu olsa bile yargılanmaktan kurtulamıyor. Hiçbiri de ‘bize darbe yapılıyor' deyip ‘paralel' yalanına sığınarak hesap vermekten kaçmıyor.
Siz Türkiye'ye bakmayın. Yolsuzluklar, rüşvet çarkları ve bir yerleri birilerine peşkeş çekmeler gayet doğal ve olağan şeylermiş gibi görünebilir. Hukuk işlemeyebilir, saydığımız suçları işleyenler ortalıkta pişkin pişkin dolaşabilir hatta zeytinyağı gibi üste de çıkabilir. Nevi şahsına münhasır bir ülkeyiz anlayacağınız. Fakat emin olun bu tür suçların suç sayıldığı yerler hâlâ var. Kimisi bir sinema bileti ya da yelpaze için istifa etti, kimisi yargı görevini rahat bir şekilde icra etsin diye görevini bıraktı. Yahut da kralın oğlu ya da kızı diye kimse dokunulmaz görülmedi, baştan aşağıya adaletin tesisi için el birliği yapıldı. Türkiye'de ne oldu peki? 17 Aralık günü tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna şahit oldu insanlar. Herkes iddiaların adil bir yargıda incelenip hakkaniyetli bir adaletle sonuçlanmasını düşlerken tam tersi oldu. Hasılı kelam her şey tersten işliyor bizim memlekette. Dışarıda nasıl peki? İşte o örnekler…
Zarrab yatta Zencani cezaevinde
Eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın yolsuzlukla suçlanan birinci yardımcısı Rahimi, 5 yıl 91 gün hapis ve 290 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Rahimi ile İran devletini 2,7 milyar dolar dolandırmakla suçlanan işadamı Babek Zencani'nin arasında ‘yasadışı bağlantılar' olduğu öne sürülüyordu. Türkiye'de adı yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna karışan Reza Zarrab'ın ortağı olduğu iddia edilen Babek Zencani, yaklaşık iki yıldır cezaevinde. Zencani, eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad hükümeti döneminde İran petrolünü satıp, karşılığında aldığı paraları devlete geri vermemekle ve 2 milyar 800 milyon dolar yolsuzluk yapmakla suçlanıyor. Türkiye'de ise Reza Zarrab işadamı olarak bakanlardan ödül alırken, yolsuzluğu soruşturanlar cezaevinde yatıyor. İran'ın yolsuzluğa karşı mücadelesi bununla da bitmiyor. Ülkenin eski cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin oğlu Mehdi Haşimi Rafsancani de yolsuzluk ve güvenlik suçlarından 10 yıl hapse mahkum edildi. Rafsancani, geçtiğimiz hafta içinde cezaevine girdi.
Başbakana iki yıl hapis cezası
2000-2004 yılları arasında Romanya Başbakanı olarak görev yapan Adrian Nastase, yolsuzlukla yargılandığı davada iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. Suçu ise bir devlet kuruluşunun düzenlediği etkinliklerde toplanan 2 milyar doları aşkın parayı, iktidarının son demlerinde cumhurbaşkanlığına seçilmek için yürüttüğü kampanyaya harcamaktı.
Rüşvete ve yolsuzluğa 10 yıl hapis cezası
Yolsuzluktan ötürü ağır cezaya çarptırılan devlet adamlarından biri eski Hırvatistan Başbakanı İvo Sanader. Başbakan olduğu dönemde devlet kurumlarından illegal yollarla para çekme ve rüşvet suçlamasıyla yargılandı. Sonuç ise 10 yıl hapis cezası
Portekiz'in yolsuzluk sebebiyle tutuklanan ilk başbakanı
Portekiz'de 2005-2011 yıllarında başbakan olarak görevde bulunan Jose Socrates para aklama ve mali sahtekârlık gibi yolsuzluk suçlamalarına maruz kaldı ve gözaltına alındı. Serveti 20 milyon avroyu bulan Socrates, Paris'te Eyfel kulesi manzaralı bir ev satın almasıyla bağlantılı olarak yargılanıyor.
Tutuklananların sayısı 500'ü geçti
Brezilya'da yaklaşık bir buçuk yıldır devam eden geniş kapsamlı yolsuzluk soruşturmasında şu ana kadar tutuklananların sayısı 500'ü geçerken, iki eski devlet başkanının ismi de soruşturmaya dahil edildi. 1990 yılında ülkede devlet başkanlığı yapan ve şu anda senatör olan Fernando Collor hakkında yolsuzluktan dava açılacak. Rüşvet iddiasıyla tutuklanan bir inşaat şirketi yöneticisi de sorgudaki ifadesinde ülkenin efsanevi lideri eski devlet başkanı Lula da Silva'yı adres gösterdi. Lula da Silva'nın şirkete düşük oranlı kamu kredileri verdiği iddia ediliyor.
Suçsuz olmasına rağmen istifa etti, aklandı
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, bazı işadamlarının villalarında tatil yapmak, 719 Euro‘luk otel ve yemek parasını işadamı arkadaşına ödetmek ve aldığı evin kredisini yine bir işadamı arkadaşından almakla suçlandı. Bu tür suçlamalar karşısında kendisine olan güvenin zedelendiğini söyleyerek istifa ettiğini açıkladı. Akabinde Alman Savcılar Wulff hakkında 719 Euro'luk yemek faturası nedeniyle dava açtı. Evinde detaylı bir şekilde aramalar yapıldı ve delil olabilecek her şey kopyalandı. Hakkında üç yıl hapis cezası istendi. Fakat Hannover Eyalet Mahkemesi, dava sonucunda Wulff'un beraatına karar verdi. Aklanmasına rağmen Wulff'un istifası tarihe geçti.
Bir sinema bileti ve yelpaze, istifaya bedel
Geçtiğimiz aylarda Japonya Ticaret, Ekonomi ve Sanayi Bakanı Yoko Obuchi, seçim döneminde kendisini destekleyenlere bedava sinema bileti dağıtmak için siyasî; fonları kullandığı şeklindeki iddialar üzerine istifa etti. Adalet Bakanı Midori Matsushima ise seçmenlerine kâğıttan yapılma yelpazeler dağıttığı için görevinden ayrılarak istifa etti.
Başbakanlık uçağıyla maça gitti, halk hesap sordu
Fransa Başbakanı Manuel Valls, iki oğluyla birlikte bu seneki Barcelona ile Juventus arasında oynanan Şampiyonlar Ligi finalini izlemeye Almanya'ya gitti fakat başbakanlık uçağıyla. Bunun ortaya çıkması üzerine Fransa'da büyük yaygaralar koptu. Bir anket yapıldı ve Fransızların yüzde 77'si bu durumu ahlakî; bulmadı. Hal böyle olunca Başbakan Valls daha fazla dayanamadı ve uçağın gidiş dönüş masraflarını cebinden ödedi.
Kralın kızı da olsanız müsamaha yok
2013'te İspanya Kralı Juan Carlos'un en küçük kızı Prenses Cristina hakkındaki vergi kaçakçılığı ve kara para aklama iddiaları oldukça ses getirdi. Kralın kızı iddialarla ilgili sekiz saat ifade verirken, eşine 23 yıl hapis istendi. Suçlamalar ve yargı süreci Kral Carlos üzerinde büyük bir baskı kurdu ve kral dayanamayarak tahtı oğluna devretmek durumunda kaldı. Ayrıca Prenses, kraliyet ailesi tarafından dışlandı ve düşes unvanı da iptal edildi.
Başbakan 40 bin lira yüzünden istifa etti
Danimarka'ya bağlı özerk Grönland Adası Başbakanı Aleqa Hammond, devlet bütçesinden usulsüz bir şekilde para harcadığı iddiaları ve hakkında başlatılan yolsuzluk soruşturması üzerine istifa etti. Hammond'un, kamu bütçesinden 106 bin kronu (40 bin lira) kişisel harcamaları için kullandığı iddia ediliyor.
Adalet herkes içindir
Geçtiğimiz yıl 19 Aralık gecesi İspanya'da iktidardaki Halk Partisi‘nin genel merkezine polis baskın yapmış ve uzun bir süre yolsuzluk iddiasıyla arama yapmıştı. Suçlamalar, Halk Partisi'nin eski mali işler sorumlusu Luis Barcenas'ın, müteahhitlerin partiye milyonlarca Euro'yu bağış yapması ve parti liderlerinin bu paraları zimmetine geçirmesine şeklindeydi. Fakat bu suçlamalardan iki ay sonra Türkiye ziyareti esnasında İspanya Başbakanı Mariano Rajoy'a, “Kısa bir süre önce partinize yönelik yapılan yolsuzluk operasyonunu da değerlendirir misiniz?” sorusu sorulmuş ve kendisi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanında şu cevabı vermişti: “Adalet herkes içindir. Bu ister herhangi bir siyasi parti olsun, ister herhangi bir kişiyi ilgilendirsin. Bu hukuk devletinin gereğidir.”
5 bin 800 sterlin için bir bakan istifa ediyor
Geçtiğimiz yıl İngiltere Kültür, Medya ve Spor Bakanı Maria Miller, devlet ödeneklerini usulsüz kullandığı yönünde çıkan tartışmalar üzerine istifa etti. Milletvekillerinin harcamalarını soruşturan Parlamento Komisyonu, Miller'in Wimbledon'da bulunan evinin mortgage ödemesiyle ilgili ödenekten aldığı 5 bin 800 sterlini geri ödemesini talep etti. Miller, bu yaşananlar üzere Avam Kamarası'nda yaptığı 32 saniyelik özür konuşmasından yaklaşık bir hafta sonra görevini bıraktı.
Chirac, iki yıl hapse mahkûm oldu
Fransa‘nın eski cumhurbaşkanı Jacques Chirac hakkında, Paris'te belediye başkanlığı yaptığı dönemle ilgili çalışmadıkları halde maaş alan kişiler hakkında dava açıldı. 2007 yılında ise soruşturma başlatıldı. Chirac, 40 kişiye yakın isme belediye bütçesinden maaş ödemişti. Fakat Chirac'ın avukatları mahkemeye enteresan bir mektup sundu. Chirac'ın ‘herkesin yasalar önünde eşit olduğunu ortaya koyacağı için' ifade vermekten memnuniyet duyacağını belirttiği söyleniyordu. 2011 yılında mahkeme sonuçlandı. Chirac, iki yıl tecilli hapis cezasına mahkûm edildi.
Berlusconi yerleri süpürüyor
İtalya'nın meşhur eski başbakanlarından Silvio Berlusconi'nin 2006'daki seçimlere az bir süre kala vergi kaçakçılığı soruşturmasıyla karşı karşıya kalması da İtalya için önemli dönüm noktalarından. Berlusconi'nin tepkisi ise oldukça bilindik: “Ülkenin seçim atmosferine girdiği sırada yargı mensupları arasındaki solcu kesimlerin böyle uydurma iddiaları gündeme getirdikleri görülmektedir.” Hasılı kelam dava sonuçlandı ve Berlusconi, dört yıllık hapis cezasına mahkum edildi. Dört yıl yatmadı gerçi, hapis cezası zorunlu sosyal hizmet cezasına çevrildi. Medyaya da kendisinin huzurevinde yerleri süpürürken ki fotoğrafları düştü.
Mahkeme karşısında bakan değil, sıradan bir vatandaş
Uruguay'da iflas eden ulusal havayolu şirketi Pluna'da yapıldığı iddia edilen yolsuzluklara adı karışan Ekonomi Bakanı Fernando Lorenzo da istifa eden siyasetçiler arasında. Başsavcılık, Lorenzo'yu, 137 milyon dolarlık satışın hızlandırılması için görevini kötüye kullanmakla suçladı. Lorenzo, istifasının ardından adının rüşvet iddialarına karışmasını içine sindiremeyerek istifa ettiğini ve mahkemenin önüne bakan olarak değil, sıradan bir vatandaş gibi çıkmak için istifa kararını aldığının altını çizmişti.
‘Şeffaf ve objektif bir soruşturma için istifa ediyorum'
2003 yılında Avusturya Başbakanı görevini yürütmüş olan Wolfgang Schüssel, aradan geçen sekiz yıldan sonra geçmiş döneme ait yolsuzluk iddialarıyla hesaplaşmak durumunda kaldı. Schüssel'in başbakanlığı döneminde Telekom idaresinin dönemin Ulaştırma Bakanı Hubert Gorbach'a rüşvet verdiği iddia ediliyordu. Bu iddialar sırasında milletvekili olan Schüssel, daha fazla dayanamadı ve istifa etti. Gerekçesi ise şuydu: “Yargının, medya ve siyasî; baskılar altında kalmadan şeffaf ve objektif bir soruşturma yürütmesi için istifa etmeye karar verdim.”
Sevgilisinin yaptığı yolsuzluk, başbakanı istifaya götürdü
Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Necas, yardımcısı ve sevgilisi olduğu söylenen Jana Nagyova'nın adının yolsuzluk ve casusluk skandalına karışmasının ardından 2013'te istifa etmişti. Nagyova, eski milletvekillerine parlamentodaki sandalyelerini bırakmaları karşılığında, devlete ait işletmelerde pozisyonlar önererek rüşvet vermeye çalışmakla suçlanmıştı.
Hükümet ve yargı rahat çalışsın diye istifa eden bakan
Fransa Bütçe Bakanı Jwerome Cahuzac, vergi kaçırmak suçundan hakkında soruşturma açılınca yargının görevini rahat bir şekilde icra edebilmesi için görevinden ayrılmıştı.
Yolsuzluk, Şili'de pek çok kelle aldı
Mayıs ayında Şili'de büyük bir yolsuzluk operasyonu gündeme düştü. Soruşturma dosyaları açıldı ve pek çok ismin siyasî; kariyeri son buldu. Seçim kampanyasına yapılan bağışların sahte makbuzla alındığı ve parayla vergi kaçırıldığı belgeli bir şekilde ortaya kondu. Şili Devlet Başkanı Michelle Bachelet; yolsuzlukla suçlanan İçişleri Bakanı Rodrigo Penailillo ile savunma, adalet, işçi, kültür ve sosyal gelişim bakanlarını görevden aldı. Fakat iddialar devlet başkanını da kapsıyor.
Yolsuzluk soruşturmaları yakasını bırakmadı
Bugüne kadar yolsuzlukla suçlanan ve bu suçlamalarla en çok hâkim karşısına çıkan isim İsrail eski Başbakanı Ehud Olmert. 2009 yılında hakkındaki iddialar kendisini istifa etmeye zorlamıştı. 2014 yılında da rüşvet aldığı gerekçesiyle bir davada daha yargılandı ve altı yıl hapse mahkûm oldu. Bu yıl içinde ismi yine bir yolsuzluk işine karıştı ve sekiz ay ile 25 bin dolar para cezasına çarptırıldı.
Kamera karşısında ağladı, sonra istifa etti
Geçtiğimiz yıl tam da bu zamanlar bir Japon politikacının videosu gündem olmuştu. Devletin imkânlarıyla 106 defa kaplıcaya gitmekle suçlandı Ryutaro Nonomura. Bu suçlama üzerine kamera karşına geçti ve hıçkıra hıçkıra ağladı. Tepkilere dayanamayarak istifa etti.
Başkanın oğluna hapis
Afrika ülkesi Senegal'in eski Devlet Başkanı Abdoulaye Wade'in, adı yolsuzluklarla anılan oğlu Karim Wade; resmî; belgede sahtecilik, ihaleleri belli bir kesime verme, devlet ihalelerinden komisyon alma, rüşvet alma, haksız mal edinme ve yolsuzluk suçlamalarından altı yıl hapis ve para cezasına çarptırıldı.
Suçlamalar, Güney Kore Başbakanı'na istifayı getirdi
Güney Kore Başbakanı Lee Wan-koo, bir iş adamından rüşvet almakla suçlandı ve baskılara boyun eğerek istifa etti. Rüşvet aldığı şirket olan Keangnam Yatırım Şirketi'nin eski başkanı Sung Wan-jong yaptığı açıklamalarda Başbakan'a 30 bin dolar verdiğini söylemişti.
Seçim hilesinden istifaya
2012 yılındaki seçimlere hile karıştırdığı gerekçesiyle yargılanan Romanya Bölgesel Kalkınma Bakanı Liviu Dragnea, geçtiğimiz mayıs ayında bir yıl ertelenmiş hapis cezasına çarptırıldı. Ardından ise hem bakanlıktan hem partisinin genel sekreterliği görevlerinden istifa etti.
Adalet, prens dinlemez
Belçika'da, Deniz Kuvvetleri'nde tespit edilen ve Belçika Kralı II. Albert'in oğlu Prens Laurent'ın da adının karıştığı 2,2 milyon Euro'luk dava uzun süre gündem oldu. Prens, villasının inşasında Deniz Kuvvetleri'nin bütçesinden 180 bin Euro kullanmakla suçlandı ve yargılandı. Sonunda deniz kuvvetleri bütçesinden para aktarıldığını kabul etti fakat miktarı hakkında bilgisinin olmadığını belirtti. Kraliyet Sarayı ise paranın Deniz Kuvvetleri'ne aktarılacağını açıkladı.
İddialar Japon valiyi koltuğundan etti
Tokyo Valisi Naoki Inose, özel bir hastaneden 50 milyon yen (yaklaşık 480 bin dolar) rüşvet aldığı iddiaları üzerine istifa eden bir diğer isim. Inose, televizyon ekranlarından canlı yayınla istifasını sunmuş, neler olup bittiğini açığa kavuşturmak için büyük çaba harcadığını fakat halk arasındaki şüpheyi gideremediğini belirterek Tokyo sakinlerinden özür dilemişti. Vali Inose, tekrar yazarlığa döneceğini de sözlerine ekleyerek Tokyo Valiliği görevinden ayrılmıştı.