Yrd. Doç. Dr. Sevda Sarıkaya, uzmanlık alanı olan alzheimer hastalığından edindiği anılarını hikâyeleştirdi. ‘Anılar Silinirken' adlı kitap, bu hastalığa yakalanan annesiyle yaşayan Sevgi'nin mücadelesini anlatıyor.
Sevda Sarıkaya, demans (bunama) ve davranış bozuklukları uzmanı. Yaklaşık 13 yıldır hem alzheimer hastaları hem de hasta yakınlarıyla ilgileniyor. Birçok anı ve tecrübe biriktiren Sarıkaya, son kitabı ‘Anılar Silinirken'de alzheimer hastası annesiyle yaşayan Sevgi'nin duygularını ve hastalıkla mücadelesini gözler önüne seriyor. Sevgi'nin annesiyle olan ilişkisinin ve ailesi tarafından bırakıldığı yalnızlığın anlatıldığı kitapta, hasta yakınlarına yönelik küçük tavsiyeler de yer alıyor.
Alzheimer ile ilgili birçok hikâye dinleyen Sarıkaya, özellikle hasta yakınlarının çok sıkıntı yaşadıklarını gözlemler. Bunun neticesinde bu insanların ihtiyaçlarını bir şekilde anlatmak ister. Hem babası hem de ananesine alzheimer tanısı koyarak işin hasta yakını yönünü de yaşar. Hastalığa olan farkındalığı artırmak için kitabı kaleme aldığını söyleyen Sarıkaya, yaşanmış hikâyelerden kurgulayarak kitabını hazırlar. Tıbbî; bir kitap yazmaktan kaçındığı çalışmasında, hastalara ve hasta yakınlarına nasıl davranılması gerektiğini öyküleştirerek anlatıyor. Birçok bakımevinde gönüllü hekimlik yapan Sarıkaya, alzheimer hastalarının sosyalleşmesi gerektiğini söylüyor. Zira bu şekilde hastalık daha yavaş ilerliyor. Bu durumda da hasta yakınlarına çok iş düşüyor.
Alzheimer olan kişiye her çocuk ilgi göstermeli
Hasta bakımında ‘yük'ün genellikle kardeşler arasında bir kişiye yıkıldığına dikkat çeken Sevde Sarıkaya, şunları söylüyor: “Bu işi aile içinde en çok sorumluluk alan, çekip çeviren kişi üstlenir. Bu da genellikle kız kardeşler olur. Tek kişi bakımı üstlendiğinde ileriki yıllarda yaşlıya şiddet uygulama şeklinde sorunlar ortaya çıkabilir. Sorumluluk alan kişinin yükünü azaltmak için diğer kardeşlerin de bunu bir şekilde paylaşması gerekiyor. Kitaptaki Sevgi karakteri, alzheimer olan annesine bakmak için işini bırakmak zorunda kalıyor. Bu durum hasta yakınlarını depresyondan tutun da intihara kadar sürükleyebilir. Bakıcı da tek başına bu işi yapamıyor. Çünkü onlara eğitim veren herhangi bir kurum yok. Devletin yaşlı politikalarına el atması şart.”
Zihinsel aktiviteler unutmayı engelliyor
“Alzheimer hastalığı, yavaşlatılabilir ya da ötelenebilir. Ancak hastalığı önleyecek bir şey henüz yok. Ötelemeyi önemsiz kabul etmemek lazım. 70-75 yaşında hasta olma ihtimali, uygun önlemlerle 85-90 yaşına çıkarılabilir. Bu şekilde öteledikçe hastalıktan kurtulma olasılığı da artar. Zihni sürekli çalıştırmak çok önemli. Mesela farklı şeylerle uğraşmak, yeni bir konu üzerinde tez yazar gibi çalışmak, o konu hakkında bir şeyler hazırlamak ve insanlara sunmak bunlardan birkaçı. Bilgisayar oyunlarından strateji oyunları oynanabilir. ‘Zihinsel eğitim siteleri' takip edilebilir.”
Alzheimer hastasına kusuru belli edilmemeli
“Hastalar bol bol kitap okumalı. Okuyamıyorsa yakınları onun hoşlanacağı şeyleri belli saatlerde okumalı. Gazetelerin başlıkları da okunabilir. Akşam belli saatlerde çay saati yaparak sohbet edilebilir. Bunu uygulayan hasta yakınları daha sonra ‘Annem veya babam artık konuşmaya başladı. Mantıklı yorumlar yapıyor.' diyor. Bunlar aktivitelerin yapılmasına bağlı. Hastalar konuşurken saçmalayabilir. O saçmalıyorsa onun kadar saçmalama hakkında sahipsiniz ama kesinlikle dalga geçmek yok. Onunla muhabbet edip gerçeğe çekmeye çalışmalısınız ama onu düzelterek değil. Hasta, bardak istemek yerine ‘Şuradaki defteri ver' dediğinde ona ‘Bu defter bardak değil' şeklinde cevap vermek yerine, ‘Tamam veriyorum al bardağı' diyerek düzeltme yapılmalı. Mühim olan ona dediği şeyin yanlış olduğunu belirtmemek.”
Gençlerde de görülebilir
“Unutmak, yaşlanmanın doğal bir sonucu değil. Nitekim alzheimer hastalığı gençlerde de görülüyor. En küçük hastam 28 yaşında. Gençlerde görülme olasılığı nadir ama var. Ailenizde alzheimer hastalığı varsa sizde görülme riski iki kat artar. 65 yaşından sonra her beş yılda bir-iki kat daha fazla artar. Türkiye'de 70'li yaşlarda görülme oranı yüzde 11. 85 yaş civarında ise yüzde 35'lik oranla çok ciddi bir yükselme seyrediyor.”