Beyzbol desen değil, voleybol desen değil. Belki biraz rugby, bir miktar hentbol. Efsane seri Harry Potter’ı izleyenler için ‘quidditch’ dememiz kâfi.
Çünkü J.K. Rowling’in aynı adlı kitabından sinemaya uyarlanan Harry Potter’ı izleyenler bilir ki filmin dünyaya kazandırdığı quidditch adlı yeni bir spor dalı var. 2005’te Vermont’ta Harry Potter hayranı bir grup gencin filmdeki fantastik oyunu gerçek dünyaya uyarlaması sonucu ortaya çıkan bir spor bu. Sadece Amerika’da 500 civarında quidditch takımı bulunuyor. Dünya kupası, Avrupa oyunları düzenlenen quidditch çılgınlığı Türkiye’ye de uzandı. ODTÜ ve İTÜ’den sonra Boğaziçililer de takım kurdu. İlk maçlarına geçen hafta çıkan gençlerin en büyük hayali yurtdışı turnuvalarına katılmak.
Geniş bir çim alan üzerinde, karşılıklı yerleştirilmiş üçer adet halka… Karşılıklı halkaların ortasında ise ellerinde toplarla koşturan oyuncular. Çoğul ifade kullanıyoruz çünkü bir değil birkaç top var. Bunlardan voleybol topuna benzeyenini kapan kişi hızla karşı tarafın halkalarına doğru koşmaya başlıyor. Sonrası olaylar olaylar… Diğer toplarla karşı takımın oyuncularını vurmaya çalışanlar mı istersiniz, birbirlerine çarpıp yere düşenler mi? En önemlisi de bütün bunları yaparlarken bacaklarının arasında bir çubuk taşımak zorundalar. Anlatmaya çalıştığımız şeyin biraz karışık olduğunun farkındayız. Çünkü bildiğimiz hiçbir spora benzemeyen bir şeyle karşı karşıyayız. Beyzbol desen beyzbol değil, voleybol desen tek ortaklık oynanan topta. Belki biraz rugby, bir miktar hentbol. Anlatma çabamız, efsane seri Harry Potter’ı izlemeyenlere. İzleyenlere ise ‘quidditch’ dememiz kafi. Çünkü J.K. Rowling’in aynı adlı kitabından sinemaya uyarlanan Harry Potter’ı izleyenler bilir ki efsane filmin dünyaya kazandırdığı quidditch adlı yeni bir spor dalı var. 2005’te Vermont’ta Harry Potter hayranı bir grup gencin filmdeki fantastik oyunu gerçek dünyaya uyarlaması sonucu ortaya çıkan bir spor bu. Sadece Amerika’da 500 civarında quidditch takımı var. Avrupa’da da yüzlercesi… Dünya kupası, Avrupa oyunları vs. de cabası.
Türkiye’de de son iki yıldır küçük de olsa bir sıçrama var. İlk quidditch takımını kuran üniversite ODTÜ. Hatta üniversite bünyesinde toplamda üç adet takım var. İstanbul’da ise İTÜ ve Boğaziçi üniversitelerinin birer takımı var. Bunun ‘ne menem bir oyun’ olduğunu öğrenmek üzere bu sporun en yeni temsilcisi olan Boğaziçi Centaurs’u ziyaret ediyoruz. Takımı antrenmandayken yakalıyoruz. Henüz Türkiye’de resmi olarak tanınan bir spor olmadığı için okulun çim sahasını kullanamayan takım, güney kampüsteki meşhur çimlerin üzerinde çalışıyor. Tam ‘İnsanların tepkileri nasıl oluyor?’ diye soracakken uzaktan bakan bir öğrenci yaklaşıp “Snitch’i nasıl hallettiniz?” diyor. Snitch dedikleri, oyunun en can alıcı parçası. Öğrencinin sorması doğal. Çünkü filmde sarı, yakalanması çok güç olan uçan bir top snitch. Aradan çok geçmeden yaşça büyük başka biri ‘Çocuklar nedir bu oynadığınız?’ diye soruyor. Takımın ‘Quidditch’ diye cevap vermesi, soruyu yöneltende herhangi bir şey ifade etmeyince bu kez ‘Harry Potter’dan bahsediyorlar. Karşı tarafta taşlar biraz yerine oturuyor ve çok anlamasa da gülümseyerek uzaklaşıyor…
Rugby hentbol karışımı bir oyun
Yedi kişiden oluşan takımı kuran isim Can Güney Kuseyri. Oyuncuların her biri Harry Potter ile büyümüş. “Zaten bizi bir araya getiren Harry Potter hayranlığımız oldu.” diyor. Kuseyri takımda top koşturmuyor fakat ekibin sosyal medyada tanıtımını üstlenmiş durumda. Bir de sponsor bulabilirse hem quidditch sporunu hem de kendi takımlarını tanıtacak bir kısa film çekmek istiyor. Kuseyri, takımın kaptanları olan Tuğçe Bağçivan ve Arman Aktürk’ü tanıtıyor ama Tuğçe hemen araya giriyor: “Bizde kesinlikle hiyerarşik bir pozisyon yok. Evet takımın kaptanıyız ama bu sadece resmiyette. Kararları, taktikleri hep birlikte belirliyoruz.” Bu arada Tuğçe, önümüzdeki yaz yapılacak Avrupa oyunlarına gidecek Türk milli takımına da seçilmiş. Evet doğru duydunuz. Türk milli quidditch takımımız da var.
Dışarıdan komik göründüğünün farkındayız
Diğer kaptan Arman Aktürk anlatmaya başlıyor:“Sağ olsun herkes müsamaha gösteriyor ama okulun sahasını kullanabilsek çok iyi olur. Çünkü havalar ısınınca biliyorsunuz insanlar çimlere oturuyor ve biz de ‘Kale kurduk kalkar mısınız?’ diyemiyoruz haliyle.” Bir de meraklı bakışlar var. Ve arka fona takımı yerleştirip selfie çekenler. Gerçi bundan hiç rahatsız değiller. Soran herkese tane tane anlatıyorlar. Bilmeyenler için dışarıdan komik göründüklerinin de farkındalar. Arman, anlatsın: “Dışarıdan böyle şaklabanlık yapıyoruz gibi görünüyor ama rugby hentbol karışımı, hem fizik gücü hem taktiksel bakış gerektiren bir oyun. Aynı anda pek çok şey düşünmek gerekiyor. Kolay bir spor değil. Dışarıdan ilk bakıldığında ‘Birkaç tane velet kendi çapında oynuyor.’ gibi görünse de. En çok ‘çubuk’la ilgili yorumlar geliyormuş. Biz de soruyoruz. İlk başta gerçekten zorlandıklarını ama zamanla alıştıklarını hatta bazen bacaklarının arasında çubuk olduğunu unuttuklarını söylüyorlar. İzleyenler hatırlayacaktır, oyunun orijinalinde çubuk yerine süpürge var. Tuğçe de tam bu sırada ilk zamanlarını hatırlıyor ve gülerek anlatıyor: “Tatilde Bursa’ya evime gitmiştim. Apartmanın bahçesinde alıştırma olsun diye bacaklarımın arasına süpürgeyle bir o yana bir bu yana koşunca annem korktu, ‘Ne yapıyorsun komşular görecek!’ diye.” Hemen hepsinin ailesi ilk başta çok tuhaf bulmuş çocuklarının yaptığı işi. Hatta ‘Biz seni quidditch oyna diye mi okuttuk?’ diyenler de varmış.
Yaralandığımızda ‘hak ettin sen bunu’ muamelesi görüyoruz
Aslında dışarıdan komik görünen bu spor ciddi kondisyon ve fiziksel güç gerektiriyor. Birbirlerine sert bir şekilde çarpanlar, yere düşüp yaralananlar... Tuğçe ilk antrenmanda parmağını kırmış mesela. Hepsinin kolu bacağı çiziklerle, yaralarla dolu. Kuseyri araya giriyor: “İşin kötüsü diğer sporlarda yaralandığın zaman ciddiye alınıyorsun. Burada ise ‘hak ettin’ muamelesi görüyorsun. Tuğçe doktora ‘Voleybol oynarken yaralandım.’ demiş mesela.
“Okul bizim ciddi olduğumuzu gördü ve maddi yardımda bulunmaya başladı.” diyen Kuseyri, bu sembolik paranın topları ve kitapları almalarına yettiğini söylüyor. Kitap dedikleri de oyunun kurallarının yazılı olduğu kitap. Sürekli yeni kurallar eklendiği için kitabın 9. baskısının yayınlandığını anlatan Arman, toplar dışındaki kale, çubuk gibi malzemeleri de kendi imkanlarıyla temin ettiklerini söylüyor. “Büyük kısmı bunların nalburdan filan alınan borular.” diye ekliyorlar. Formalarının tasarımını da Arman’ın kuzeni yapmış. Şimdilik herşey imece usulü anlaşılan!
Quidditch nasıl oynanır?
Oyunun gerçek dünyaya uyarlanmış adı Muggle Quidditch. Muggle, Harry Potter'da büyücülük becerileri olmayan kişilere deniyor. Takımda 4 farklı pozisyona sahip 7 oyuncu var ve her takım saha içerisinde en fazla 4 aynı cinsiyetten oyuncu bulundurabiliyor. Her takımın farklı uzunluklardan oluşan 3 çemberi var ve sporun amacı Quaffle adlı topu bu çemberlerden geçirerek sayı elde etmek. Her sayı 10 puan. Oyunda Quaffle, Bludger ve Snitch olmak üzere üç farklı top var. Bludger'dan 3 tane var ve değdiği oyuncu süpürgesinden düşmüş sayılıyor. Snitch ise sahada serbestçe dolaşan ve yakalandığında yakalayan tarafa 30 puan kazandıran ve maçın sonlanmasını sağlayan top. Snitch, snitch koşucusu diye adlandırılan sarı renk kıyafet giymiş birinin şortuna bağlanmış bir tenis topu. Snitch koşucusu oyuna 17. dakikada girer ve onu yakalamaya çalışan oyunculardan kaçmaya çalışır. Muggle Quidditch'te 1 tutucu, 3 kovalayıcı, 2 vurucu ve 1 arayıcı olmak üzer 4 farklı pozisyon var. Kovalayıcılar Quaffle'ı alıp karşı takımın çemberlerinden geçirip sayı yaparken tutucunun görevi karşı takım atağa çıktığında kendi çemberlerini korur. Yani bir nevi kaleci. Vurucu ise Bludger'a hakim olarak rakip oyunculara bu topu çarptırarak onları süpürgelerinden düşürebilir. Bludger'ın isabet ettiği oyuncu oyundan düşer ve kendi çemberine değene kadar oyun dışı kalır. Arayıcı oyuna 18. dakikada girer ve tek amacı snitch koşucusundan snitch'i rakip takımın arayıcısı yakalamadan yakalamak.