İlgi alanı sinema olan güzel sanatlar öğrencisi nasıl bir tez hazırlar? Murat Palta, filmlerden unutulmaz sahneleri, 500 yıl önce yapılmış izlenimi veren minyatürlere dönüştürmüş.
Baba filminin bir Osmanlı eseri olabileceğini düşündünüz mü hiç? Marlon Brando’nun yerinde kavuklu, cübbeli bir padişah ve etrafında el pençe divan duran has adamları... Ya da Star Wars’u hayal edelim. Darth Vader siyahlar içinde padişah olmuş, stormtrooper’lar yeniçeri kılığında, Yoda sarıklı… İşte iki kardeş böyle hayal güçlerini çarpıştırırken ortaya ilginç bir proje çıkmış. Murat Palta’nın yerli ve yabancı kült filmlerin unutulmaz sahnelerini minyatür tablolara dönüştürdüğü eserlerinin adı, Tasvir-i Beyaz Perde.
Dumlupınar Üniversitesi’nde grafik tasarım bölümünde okurken bitirme tezini ne yapacağını düşünür Murat Palta. Bir gece kardeşiyle Star Wars izlerken gelen ilhamla filmin Osmanlı döneminde olsa nasıl olacağını hayal ederler. Buradan yola çıkan Palta, tez konusu olarak ilgisini çeken minyatür sanatıyla bu filmlerin akılda kalıcı sahnelerini anlatmaya karar verir. Fakat aklındakileri hocalarına kabul ettirmek pek kolay olmaz. Zira bu orijinal fikrin somuta döküldüğünde ne olacağı belli değildir. Kâğıtlara çizdiği birkaç eskizden sonra onay alınır ve filmlerin minyatür dünyasındaki serüveni başlar.
Genç sanatçı, okulda geleneksel sanatlarla ilgili teorik bilgiler öğrense de daha çok kendi uğraşlarıyla minyatür çizimini geliştirir. Kendi alanı olan illüstratörlükle minyatürün birbirine çok da yabancı olmadığını söylediğinde biraz şaşırsak da, “Anlatılan hikâye, içerik, yapım şekli üç aşağı beş yukarı bugünküyle aynı. Kullanılan teknikler farklı. Çünkü minyatürde de kitabın içinde anlatılan bir konu var, onu resimleyen minyatür var. Zaten illüstrasyonun da amacı bu, bir şeyi resimlemek.” cevabını aldığımızda ikna olduk.
Peki, malzeme olarak neden İstanbul’un fethi, III. Ahmed’in tahta çıkması gibi klasik konular yerine sinemayı seçmiş? Palta, bunları zaten kendi kültürümüz içerisinde fazlasıyla tükettiğimiz için, yeni bir şeyden ilham alarak biraz bu klişeyi kırmak istemiş aslında. Yani Tasvir-i Beyaz Perde’yle gelenekselle modernin harmanlanabileceğini göstermek istemiş.
Atlı Terminatör, fesli Yaralı Yüz
Filmleri neye göre seçtiğini sorduk Murat Bey’e. Her film uygulanabilir değilmiş. Bu yüzden kafasında birkaç kriter belirlemiş: En başta sevdiği filmler olacak ki bu bir nevî; onlara teşekkür. İkincisi herkesin bildiği, baktığında anlayacağı, “Aaa, aslında bu filmmiş!” diyebileceği, üçüncüsü de malzemesi itibarıyla Batı kültürüne ait olup geleneksele, minyatüre uyarlanabilecek referanslara sahip filmler olacak.
Zaten bunları uygulayınca epey bir eleme gerçekleşmiş ve ortaya somut bir liste çıkmış. Tabii Batı’dan Doğu’ya, yeniden eskiye aktarım sırasında filmlerde birtakım değişiklikler de meydana gelmiş. Mesela Terminatör’de at ve at arabası var. İçinden yaratık çıkan Alien, Osmanlı döneminde rastlayabileceğimiz bir yer sofrasında yatıyor. Yaralı Yüz başında fes taşıyor, Eşkıya’yı şalvarlı polisler kovalıyor ve daha neler neler... Hasılı Palta’nın tasvirlerinde Hollywood ve Yeşilçam, yaklaşık 500 yıl öncenin Osmanlı’sında hayat buluyor.
Bir bitirme tezinin nasıl uluslararası üne dönüştüğünü de merak ettik doğrusu. Okulu bitiren genç sanatçımız, iş başvurularında CV niyetine kullanmak için yaptığı işlerden oluşan online bir portfolyo hazırlamış. Sonrasında buraya yurtdışından e-mailler gelmeye başlamış. Karma sergiler vs. derken İtalya’da ilk kişisel sergisini açmış. Ardından Türkiye’de duyulmaya başlamış. Yani Palta’nın minyatürlerinin namı alıştığımızın aksine dünyadan Türkiye’ye yayılmış. Batı’da hal böyleyken Doğu’daki tepkileri de sormadan olmaz. Murat Bey bize örnek olarak Cezayir’de katıldığı bir minyatür festivalini anlatıyor: “Orada Hindistan’dan, İran’dan, çeşitli ülkelerden senelerini vermiş insanlar vardı. İlgilerini çekti. Ben hatta başta korktum. Acaba “Biz senelerimizi verdik buna, sen ne yapıyorsun? Çocuk oyuncağına çevirmişsin.” falan derler mi diye. Ama hiç öyle olmadı. Kendi yaptıkları işin bambaşka bir boyuta açılması kendilerinin de hoşuna gitti.” Yani hem gelenekten hem modernden takdirle karşılanmış yaptığı iş. Merak edenler için hatırlatmadan geçmeyelim, Tasvir-i Beyaz Perde’den bazı eserler, İstanbul’un ardından şu an Bursa’da Office 4200’deki karma sergide görülebilir. Sanatçı ayrıca, temmuz ayında İstanbul’da X-İst Sanat Galerisi’nde gerçekleşecek Endülüs Köpekleri isimli sergide de siyah beyaz bir tablosuyla yer alacak.