Beyazıt Meydanı’nda yıllar yılı bir hürriyet heykeli olarak bilinen Turan Emeksiz abidesi, darbe ile gelen hürriyetin gölgesinde unutulmaya mahkûm edildi.
İstanbul gazeteleri şehrin öğrenci olaylarıyla çalkalandığı 1960 senesi Nisan’ındaki bir cinayet haberini duyururken, kimsenin ölenlerden birinin birkaç hafta sonra “Hürriyet Kahramanı” ilan edileceğinden haberi yoktu.
28 Nisan günü Beyazıt Meydanı, İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin protestolarıyla inliyordu. İktidar tarafından kurulan Tahkikat Komisyonu aleyhinde tepkiler önlenemez şekilde artmıştı. Derslere girmeyen üniversiteliler, attıkları sloganlarla meydanı inletiyordu. Olayları önlemek için örfi idare polisi devreye girdi. Güvenlik görevlileri, üniversitenin bahçesine girmiş ve yaşanan olayları ateş açarak bastırmak istemiş, elim cinayet işte bu hengamede vuku bulmuştu. Protestoculardan yirmi yaşındaki Orman Fakültesi talebesi Turan Emeksiz, açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. Yönetime el konulmasından bir ay sonra Emeksiz’in ismi artık gazeteci Hasan Tahsin, Kubilay gibilerin arasında ‘Hürriyet Şehidi’ olarak anılıyordu. Milli Birlik Komitesi baskısı altındaki yurdun dört bir yanında Turan Emeksiz’in adını taşıyan açılışlar yapıldı. Önce öldüğü yere bir Türk bayrağı dikildi sonra memleketi Malatya’ya büstü yapıldı, ismi caddelere, vapurlara, ormanlara verildi. Öğrenciler hain bir kurşunla ölen Emeksiz’i öldüğü Marmara Sineması önünde yere çelenk bırakarak andı. Artık o, yeni askeri dönemin bir simgesiydi. Ölümünün üçüncü yıldönümünde heykeltıraş Semahat Acuner tarafından yapılan soyut bronz heykel tam da vurularak düştüğü yere dikildi.
Zaman geçer esamesi okunmaz
Ordu, bir hışımla ele aldığı ülke idaresine katı tedbirlerle yön verdi. Öğrenci olaylarının toplumun geneline tesir etmesi için sıkıyönetim kadroları Beyazıt Meydanı’nın ismini Hürriyet Meydanı olarak değiştirmişti. Aradan yıllar geçti. İdare tekrardan sivil hükümete devredilmiş ama asker bir gölge gibi durmaya devam etmişti. Bu sırada Turan Emeksiz’in hatırası sol fikrin mensupları arasında revaç bulmuş, adına şarkılar, şiirler söylenir olmuştu. Heykel, 60lı yıllar boyunca 6. Filo’nun denize dökülmesi gibi olaylarda sol görüşlü grupların toplanma noktası oldu. Nazım Hikmet, “Beyazıt Meydanı’ndaki Ölü” şiirini Turan Emeksiz adına yazdı. Demir yumruğun hüküm sürdüğü senelerde bu şiir sık sık okunur oldu. “...İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda./ Bir ölü yatıyor/ ders kitabı bir elinde/ bir elinde başlamadan biten rüyası /bin dokuz yüz altmış yılı Nisan’ında/ İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda. Bir ölü yatıyor.”
Turan Emeksiz hadisesi, seneler sonra Meclis Araştırma Komisyonu’nda tetkik edilmiş ve onu öldüren kurşunun polisten değil başka bir yerden geldiği anlaşılmıştı. Suikasta kurban giden Emeksiz’in cebinde 2 adet sinema bileti bulunmuştu.
Bir kuytuda Hürriyet
Hürriyet Heykeli, heykeli 1985 senesine gelindiğinde belediye yönetimince mevcut yerinden alınarak tramvay yolu ile meydan kotunun arasındaki çimenliğe taşındı. Beyazıt Meydanı ismi de yıllar sonra iade edildi. Bir köşede geçenlerin dikkatini dahi çekmeyen Hürriyet Heykeli zaman zaman renkli boyaların hücumuna uğruyor.