Harvard Üniversitesi Beslenme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Walter Willett, sağlıklı beslenmede Akdeniz mutfağının çok önemli olduğunu söylüyor. Vitamin haplarının dengeli alınması gerektiğine işaret eden Willett, kahvaltılarda yumurta yerine kabuklu kuruyemişleri tercih ediyor.
Beslenme biliminde doğru bilinen yanlışları ortaya koymak ve sağlıklı yaşamı teşvik etmek amacıyla Sabri Ülker Vakfı'nca düzenlenen 3. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi gerçekleştirildi. Zirveye Harvard Üniversitesi Beslenme bölümü başkanı olan, “Ye, İç ve Sağlıklı Ol” kitabıyla uzun süre çok satanlar listesinde kalan Prof. Walter Willett ve çocuk obezitesi konusunda uzman Prof. Barbara Rolls da katıldı. Beslenme konusunda uluslararası alanda en çok atıfta bulunulan beş bilim insanından biri olan Willett ile nasıl beslenmemiz gerektiğini konuştuk.
Herkes vitamin hapı kullanıyor. Bu alanda gizli bir teşvik de var. İlaç firmalarının bir oyunu mu yoksa sizce de gerekli mi?
Vitamin hapı besinin yerini tutamaz ama destekleyici olarak kullanılabilir. Bir gıda maddesi içerisinde çok fazla besin var. Vitamin hapı aldığınızda bunu karşılamanız mümkün değil. Esas olan dengeli beslenmedir ama günümüzde insanların çok fazla dengeli beslenme imkanı olmayabiliyor. Bu şartlarda vitamin haplarını destekleyici olarak görüyorum. Bunun ötesinde aşırıya kaçılmaması gerekli.
Yıllar önce sakın yemeyin denilen besinlerin şimdi önerilmesi karşısında nasıl tavır almalıyız? Mesela yumurta için kolesterolü artırıyor denilirken bir süre sonra her gün yenilmesi önerildi.
Haklısınız, yumurta gibi bir besin maddesine dair o dönemde uzun soluklu incelemeler yapılamadı. Günümüzde bunun böyle olmadığını biliyoruz ama yine de günde bir yumurtadan fazla yememek gerekiyor. Bana göre kahvaltıda yumurta yerine kolesterol düşürücü başka besinlerle beslenmek daha mantıklı. Mesela kabuklu kuruyemişleri yiyebiliriz.
Uzun süre çok satanlar listesinde yer alan “Ye, İç ve Sağlıklı Ol” kitabınızın sırrı nedir?
Daha fazla meyve ve sebze tüketmemiz. Uzun soluklu yapılan araştırmalar da sebze ve meyve yiyen insanların kilo alma oranının düşük olduğunu söylüyor. En sağlıklı beslenme şekli geleneksel Akdeniz beslenme şeklidir. Ama günümüzdeki Akdeniz mutfağı içinde çok fazla et var. Geleneksel Akdeniz mutfağını öneriyorum.
Günümüzde iklim kuşağını gözetmeksizin, mesela Ortadoğu'daki
bir ülke ile Kuzey Avrupa'nın sağlıklı diye ısrarla ‘avokado’ yemesi mantıklı mı?
Eskiden insanlar çok kısıtlıydı. Mesela Finlandiya'daki birisi yerel olarak beslenmek zorundaydı. Orada hayvancılık çok geliştiği için süt, süt ürünleri ve et çok fazla tüketiyordu. Akdeniz tarzı beslenmeyi gerçekleştirmesi mümkün değildi. Araştırmalara baktığımızda o zamanlar oradaki insanların ortalama ömrünün Akdeniz insanına göre çok düşük olduğunu görüyoruz. Beslenme alışkanlıklarıyla da ilişkisi var ama soğuk havanın da kalp krizini artırdığı biliniyor. Günümüzde ise kuzeydeki soğuk bölgeler de zeytinyağına ulaşabiliyor. Türkiye'de veya Akdeniz mutfağında insanların çok çeşitli şeyler tüketme alışkanlığı olduğunu görüyorum. Ama Asya veya Hint mutfağında çok fazla beyaz pirinç ya da aşırı tuzlu şeyler tüketiliyor, insanlar tek çeşide yöneliyor. Demek istediğim Asya kıtasında da Akdeniz kuşağında olan faydalı besinlerle eşdeğer elementleri taşıyanların bilinip Asya'da yetişen eşit değerdeki besinlerin tüketilmesi. Asya mutfağına gittiğimizde besin değerlerinden haberdarsak, neyi seçeceğimizi bilerek dengeli beslenmek mümkün.
Peki bize kendi yeme alışkanlıklarınızdan bahsedebilir misiniz?
Ben insanlara sağlıklı, sebze-meyve ağırlıklı beslenmelerini öneriyorum. Tam işlenmemiş kuru meyve hububat ağırlıklı beslenmelerini öneriyorum. Kahve, kalp krizi oranını azaltır. Bilimsel araştırmalara göre intihar oranını bile azaltıyor, insanın kendini daha iyi hissetmesini sağlıyor. Yılda sadece 2 kez kırmızı et tüketiyorum. Ama haftada birkaç kez balık ve sıklıkla tavuk tüketiyorum.
Keşke Hollywood yıldızları filmlerde brokoli yese
ABD'de “Volümetriks” (Az kalori alımı ile daha doygun hissetme) adıyla geliştirdiği diyetle isminden söz ettiren Pensilvanya Üniversitesi'nden Prof. Barbara Rolls, aşırı kilo ile mücadelede çocukluktan itibaren eğitimin önemine değiniyor. Uzmanlık alanı çocuk obezitesi olan profesör, Amerika'da her yerde olmasa da özellikle gelir düzeyi yüksek bölgelerde çocuklara bu eğitimin verildiğini söylüyor. Hükümetin bu konuda politikaları olsa da yeteri kadar fon ayrılmadığını ifade eden Rolls, “Gerekli adımlar atılmazsa çocukların nasıl şişmanladığını hepimiz göreceğiz.” diyor. Rolls, bütün dünyada fast food'a yönelen çocuklara geleneksel Akdeniz mutfağını sevdirmenin yollarının bulunması gerektiğini söylüyor. Çocukların sadece yeme alışkanlığı dolayısıyla obeziteye yakalanmadığına dikkat çeken Rolls, “Bu durum anne karnında başlıyor. Çocuğun biyolojik yapısı da etkili. Ve sosyolojik etkenler de var. Aile bağları ortadan kalktı. Birlikte bir odada yemek yeme alışkanlığı bitti. Çocuk televizyonun karşısında tek başına yemek yiyor. Bütün bu döngü çocukları şişmanlatıcı etkiye sahip.” diyor. Bu noktada annenin hamilelik sırasında ne yediğinin önemini soruyoruz, şöyle cevap veriyor Rolls: “Anne adayının ne yediği çocuğun genlerini dolaylı olarak da olsa etkiliyor. Örneğin anne hamileliğinde çok fazla havuç yerse çocuk daha fazla havuca yöneliyor. Yani havuç ve benzeri tattaki yiyecekler çocuğun ağız tadına uygun hale geliyor. Damak tadını değiştiriyor. Bu çok yeni bir bilimsel alan, biz de bunun üzerine heyecanla çalışıyoruz.”
Çizgi filmlerdeki karakterin, oyuncakların beslenme alışkanlıkları üzerindeki etkisi olup olmadığını sorusuna ise Rolls, şunları söylüyor: “Keşke film endüstrisi bu farkındalığa ulaşsa ama onlar sadece kendilerini destekleyen firmalara ve bu firmaların verdiği reklam gelirlerine göre ürün yerleştirme yapıyorlar. Hollywood yıldızlarının daha çok brokoli yediğini görsek muhteşem olurdu.”
Kendisinin de 6 torunu olan profesör, “Amerika'da çocuklarda genel olarak sebze yemenin iyi bir şey olmadığına dair bir algı var. Ben 6 torunuma sebze yemeğini sevdirmeyi başarmakta zorlanıyorum.” diyor. Çocukları hazır besinlerden uzaklaştırmanın çok zor olduğunu söyleyen profesör, anne-babaların kendi yöntemlerini bulup çocuklar için sebze ağırlıklı beslenmeyi daha sevimli hale getirmeleri gerektiğini ifade ediyor. Rolls'tan Türkiye'deki beslenme alışkanlıklarını değerlendirmesini istiyoruz. “Sebze ve meyve tüketimine bakınca beslenme alışkanlığının Türkiye'de hiç kötü olmadığını görüyorum.” diyerek cevap veriyor.