Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

İsrail’i boykot, büyükelçiyi çağırmaktan daha etkili bir yol

$
0
0

Amerikalı Pamela Olson, çok sevdiği Filistin halkı için yapılabilecek en iyi şeyi yaparak okuyanların önyargılarını altüst edebilecek cesur bir kitap kaleme aldı. Olson’un Türkiye’ye de bir çağrısı var: “Filistinlilere destek olmak istiyorsanız büyükelçiyi çağırmak yerine ticarî; ilişkilerinizi gözden geçirin.”

Pamela Olson, Amerikalı genç bir kadın. Oklohama’da kendi halinde yaşarken çıktığı bir gezi, onu Ortadoğu hakkında basmakalıp bilgileri olan ‘sıradan Amerikalı’ profilinden çıkarmış. 2004’te turistik amaçla gittiği Filistin’de şahit oldukları, ülkesine geri döndüğünde rahat vermemiş ona. Ve bu kez iki yıl kalmak üzere tekrar gitmiş bu topraklara. Ramallah’ta geçirdiği iki yıl sonunda Filistin’e dair gözlemlerini bir kitapta toplayan Olson’un kitabı, Pena Yayınları tarafından ‘Duvardakiler’ adı ile Türkçeye de çevrildi. Okuyanların bakış açısını değiştiren cesur bir roman olarak değerlendirilen kitabının tanıtımı için Türkiye’ye gelen Olson, hâlâ çok taze olan bilgilerini ve deneyimlerini paylaştı.

Fikirleri değişen Amerikalılar çok etkili olabiliyor

Duvardakiler aslında bir dönüşüm romanı. Filistin hakkındaki bilgisi, ana akım medyanın sunduğuyla sınırlı olan bir Amerikalının yaşadığı dönüşüm bu. Olson’a 2004’ten bu yana Filistin meselesi gündeminden düşmeyen biri olarak, kendi yaşadığı dönüşümün Amerikalıların genelinde ne seviyede yaşandığını soruyoruz. Bu konuda bilgi sahibi olan Amerikalıların sayısının giderek arttığını söylüyor Olson. Daha da önemlisi gerçeği gören Amerikalıların tutkulu bir şekilde bu meseleye eğildiği ve bir şeyler yapmak istedikleri görüşünde. Çünkü ona göre Filistinliler dünyanın en cana yakın, içten insanları ve bu kadar sıcak bir halka bu muamelenin yapıldığını görmek bilinçli Amerikalıların birden görüş değiştirmesine sebep oluyor. Bir örnek veren Olson, “2005’te mesela üniversite konferanslarında bir kişi Filistin’i daha doğrusu adaleti savunan bir açıklama yapsa protestolarla karşılaşıyordu ama şimdi durum tersine döndü. İsrail’i savunan kişiler konuşmalara gittiği zaman protestolarla karşılaşıyor.” diyor.

Filistin lehine değişim

İsrail’i korkutuyor

Filistin lehine tutum değiştirenlerin sayısı hâlâ az olsa da bu insanların etkisinin üniversitelerde ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarında giderek arttığını söyleyen Olson, ekliyor: “Ben Oklahoma’da yaşıyorum. Burası küçük bir yer ve orada bile bu konularla ilgilenen bir kuruluş buldum.” İsrail lobisinin hükümeti ve medyayı kontrolü altında tutan çok güçlü bir yapısı olduğundan bahseden Olson, buralarda olmasa da halk tabanında Filistin konusunda bir kıpırdanma olduğunu söylüyor ve ilginç bir noktaya dikkat çekiyor: “New York Times, Amerika’nın en güçlü gazetelerinden. İsrail’in Filistin’i işgali konusunda hâlâ kapakta objektif bir şey göremezsiniz. Editör ve yazarları genelde siyonist kökenli ama okuyucu yorumlarına baktığınız zaman toplumdaki algı değişimini çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Bazen okuyucu yorumları haberlerden ya da yazılardan daha iyi olabiliyor.” İsrail lobisinin hâlâ çok güçlü olduğunu söyleyen Olson, ancak adaletten yana Amerikalıların sayısının artmasının İsrail’i korkuttuğu görüşünde.

Daha ilk gün, Filistin hakkında bana yalan söylendiğini anladım

Olson’dan o günlere geri dönmesini ve Filistin’e dair düşüncelerinin ne zaman değişmeye başladığını hatırlamasını istiyoruz. Hiç düşünmeden ‘daha ilk gün anladım’ diye cevap veriyor ve ekliyor: “Orada karşılaştığım insanların içtenliği ve birçoğunun kendisini çok iyi yetiştirmiş olması, önceden yansıtılan ‘terörist’ imajı ile bağdaşmıyordu. Onların bu kadar içten insanlar olmalarına rağmen maruz kaldıkları muameleyi gözlerinizle gördüğünüz zaman bütün hayatınız boyunca size yalan söylendiğini anlıyorsunuz.” ‘Kitaptan sonra İsrail’e girişte problem yaşadınız mı?’ sorusuna cevabı ise “Bir kez girdim. Sorun olmadı çünkü artık turist rolünü çok iyi oynayabiliyorum. Ama tabii basit bir Google araması yapsalar epeyce problemle karşılaşabilirdim.” oluyor.

Yıkılanları yeniden

inşa edecek güçleri yok

Olson’un Palestine Monitor gazetesinde başyazarlık ve editörlük yapmış ve Mustafa Barguti’nin 2005’teki Filistin devlet başkanlığı adaylık kampanyasında çalışmış bir kişi olarak Filistinlilerin maruz kaldığı zulme dair söyleyecekleri var. Filistinlilerin yaşadığı en büyük zorluğu soruyoruz. Batı Şeria’dakilerin, Gazze’dekilerin, İsrail vatandaşı Arapların yaşadıklarının ayrı zorluklar olduğuna dikkat çekiyor ve “En yoğun sıkıntı yaşayanlar sanırım Gazzeliler. Daha geçen yaz İsrail’in operasyonu sonucunda 2 bin Filistinli öldürüldü. Tabii orada çok büyük bir yıkım var. Ve aslında Filistinlilerin bunu tekrar inşa etmesi için herhangi bir kaynak yok. Camiler, binalar bombalanıyor ama bunları yeniden yapmak için bir kaynakları yok.” diyor.

Amerikalıların zaman zaman kendisini ‘orada olan biteni abartmakla ve adaletli olmamakla’ suçladıklarını söyleyen Olson, “Şöyle bir gerçek var ki Gazze şu anda bir tecrit kampı durumunda. Ve İsrail’in inanılmaz bir orantısız güç kullanımı söz konusu.” diyor. İsrail’in bahanesinin Hamas’ın gerçekleştirdiği roketli saldırılar olduğunu söyleyen Olson, “Ama önceki beş yıla baktığınızda bu roketle sene başına sadece bir İsrailliyi öldürmüş ancak İsrail orada iki bin kişiyi öldürdü. İnanılmaz bir orantısızlık var.” diyor.

Filistinliler, adres soranı yemeğe davet ediyor

Peki işgalin ötesindeki Filistin nasıl bir yer? Olson'a göre Ramallah aslında tam bir kültür başkenti. Kafeler, konserler, etkinlikler… “İmkanlar bu kadar kısıtlı olmasa ve işgal olmasa bir gencin kesinlikle vaktini geçirmesi gereken bir yer derdim.” diye de ekliyor. Olson'un dikkatini çeken bir başka şey de İngilizce bilen nüfusun çok fazla olması: “Çoğunluk olmasa da yarısı İngilizce biliyor ve bu çok çarpıcı. Sanırım dünyayla tek köprüleri İngilizce ve tabii Filistin'e çok sayıda yabancı kuruluşun gelmesi de bunda etkili.” Filistinlileri dünyanın en sıcakkanlı ve içten halkı olarak tanımlayan Olson, sık yapılan bir espriden bahsediyor: “Filistin'de bir kişiye adres sorduğunuzda akşam o kişinin evine yemeğe davet edilirsiniz.” Onların topraklarına bu kadar bağlı olması da Olson'u çok etkileyen özelliklerinden biri. Bu durumu ise şöyle özetliyor: İsrailliler 'toprak bize ait', Filistinliler biz 'toprağa aitiz' der.

Diplomatik sorunlar var ama ticarî; ilişkileriniz inanılmaz iyi!

Pamela Olson, çok sevdiği Filistin halkı için yapabileceği belki de en iyi şeyi yaparak okuyanların önyargılarını altüst edecek bir kitap yazmış. Fakat onu bitirip bir kenara oturmamış. Aklında hep başka şeyler yapmak var. Hatta Türkiye'ye de söyleyecekleri var en vurucusundan: “Türkiye ile İsrail arasında birkaç yıldır süren diplomatik problemler var. Ama bu olurken bile Türkiye ile İsrail arasındaki ticari ilişkiler her sene giderek arttı. 2014 verilerine bakarsak beş milyon doların üzerine çıktı. Türkiye'den geçmesi düşünülen bir boru hattı var. İsrail açısından Türkiye inanılmaz önemli bir ortak. En büyük altıncı ortağı. Eğer Türkiye Filistinlilere destek olmak istiyorsa, büyükelçiyi geri çağırmak gibi diplomatik hareketlerin yerine boykotu desteklemesi çok daha iyi olur. Bunu söylerken ülkem Amerika'nın da İsrail'in en büyük ortağı olduğunu biliyorum. Ama zaten bu kitabı yazmamdaki amaçlarımdan birisi Amerikan halkına neler olup bittiğini anlatmak. Bir sonraki kitabım da İsrail lobisinin nasıl bu kadar güçlü olduğuna ve Amerika'nın İsrail'i neden desteklemeye devam ettiğine dair olacak. Yapılacak çok şey var. Filistinlilerin 10 yıl önce başlattığı boykot hareketi var mesela. İşgal sona erene kadar İsrail'i her türlü boykot etmek.”


Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue