Recep Tayyip Erdoğan, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra da kişilere ve kurumlara karşı hakaret suçu sayılacak eylemlerde bulunuyor. Bir cumhurbaşkanının hakaret ve iftira suçu işleyeceği düşünülmediği için anayasaya göre görevdeyken yargılanamıyor. Ancak hukukçulara göre görev süresi bitince yargı önüne çıkmak zorunda kalacak.10 Ağustos’ta yapılan seçimlerde cumhurbaşkanı koltuğuna oturan Recep Tayyip Erdoğan, sahip olduğu yasal koruma ile toplumun farklı kesimlerine ya da kişilere karşı hakeret ve iftira suçu sayılabilecek davranış ve sözlerde bulunuyor. O, söyledikleri nedeniyle yargı karşısına çıkmazken geçen süre içinde ‘cumhurbaşkanına hakaret’ nedeniyle gözaltına alınanların sayısı 67’yi buldu. Erdoğan, sanki cumhurbaşkanlığı koltuğunda değil de başbakan koltuğunda oturuyor gibi davranıp bütün siyasi parti liderleriyle polemiğe giriyor, birleştirici bütünleştirici bir üslup yerine ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir dili tercih ediyor. Kanunlarda suç sayılan bir çok fiili de işlemeye devam ediyor.Oysa göreviyle ilgili suçlarına ilişkin anayasal sorumsuzluğa sahip olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kişi ve kurumlara yönelik iftiraları konusunda herhangi bir yasal koruması bulunmuyor. Daha doğru bir ifadeyle bir cumhurbaşkanının toplumu kin ve nefrete sürükleyici bir üslup kullanacağı, vatandaşlar arasında ayrımcılık yapacağı ya da kendisini kanunlar çerçevesinde eleştiren bir kişiye hakaret edebileceği düşünülmediği için Anayasa’da açık bir tarif yapılması düşünülmemiş. Anayasa’da tarifi yapılmasa da milletvekillerinin kürsü (yasama) dokunulmazlığı olduğu gibi cumhurbaşkanının da her konuda dokunulmazlığı bulunduğunu savunan hukukçular var. Bazı hukukçular ise kanunda belirtilmediği için cumhurbaşkanının hiçbir korumasının bulunmadığını belirtiyor. Ancak zırh konusunda farklı düşünen hukukçuların buluştuğu ortak nokta ise er ya da geç cumhurbaşkanının yargılanması yolunun açık olduğu yönünde.DÜNYA, CUMHURBAŞKANININ KİŞİSEL SUÇ İŞLEYECEĞİNİ DÜŞÜNMEMİŞCumhurbaşkanı görev suçlarından dolayı sahip olduğu sorumsuzluk, uluslararası hukukta da kabul görmüş bir mesele. Bu anlayış, ‘Devletin başındaki şahıs suç işlemez.’ düşüncesinin bir ürünü. Aynı anlayış, kişisel suçlarla ilgili de kabul görmüş ve birçok ülkede anayasal düzenlemeye gidilmemiş. Ülkemizdeki parlamenter sistemin doğduğu yer olarak kabul edilen İngiltere’de kralın görev suçları için tam sorumsuzluk öngörülmüş. Aynı sorumsuzluk durumu, birkaç istisna ile birlikte Almanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerde de geçerli. Bu ülkelerde, cumhurbaşkanının hata yapmasına ihtimal verilmediği için kişisel suçlarla ilgili bir düzenlemeye de gidilmemiş. Ancak ülkemizde bir kısım hukukçuların savunduğu görüş, Fransa’da baskın olarak kabul görüyor. Buna göre cumhurbaşkanının kişisel bir suçundan dolayı cezai sorumluluğunun bulunduğu ve normal ceza mahkemelerinin yargılama usulüne tabi olduğu kabul ediliyor. Bunun neticesi olarak Fransa’da, herhangi bir vatandaşa hakarette bulunan bir cumhurbaşkanı derhal yargılanıyor. Almanya’da ise cumhurbaşkanının kişisel suçlardan dolayı yargılanması çok nadir görülen bir durum. Almanya tarihi boyunca, kişisel suçlarından dolayı yargılanan ilk cumhurbaşkanı Christian Wulff. Almanya’nın 10. cumhurbaşkanı olan Wulff, 2013 yılında ‘çıkar sağlamak’ suçundan hâkim karşısına çıktı. Cumhurbaşkanının kişisel suçlarından dolayı yargılanmasına anayasasında yer veren ülkelerden biri Yunanistan. Yunan Anayasası da bu konuda ülkemizdeki yaygın görüşü takip etmiş. 49. maddede “Cumhurbaşkanı’nın görevi ile ilgili olmayan eylemlerinden dolayı yargılanması gereken hallerde görev süresinin bitiminin bekleneceği ve görev süresinin sona ermesine kadar erteleneceği” belirtilmiş.Cumhurbaşkanının işlediği kişisel suçlardan sorumlu olduğunu söyleyen Anayasa Hukuku Profesörü Ergun Özbudun, Erdoğan’ın görevi bıraktıktan sonra yargılanabileceğini söylüyor, Ceza hukukçusu Yrd. Doç. Dr. Mustafa Zeki Yıldırım ise “Cumhurbaşkanı kişisel suç işlediğinde soruşturmanın derhal başlatılıp delillerin dosyada muhafaza altına alınması gerekir ki; beş yıllık cumhurbaşkanlığı süresi bitince bu davalar yürütülmüş olsun.” diyor. Kanunlarda cumhurbaşkanının dokunulmazlığına dair hüküm bulunmamasını değerlendiren Doç. Dr. Sezgin Seymen Çebi ise “Cumhurbaşkanının hakarete varan bu sözleri söyleyebileceği, bu tür olaylara müdahale edebileceği kanun koyucu ve anayasa düzenleyicileri tarafından düşünülmemiş şeylerdir.” ifadelerini kullanıyor. Çebi’ye göre, buna karşın cumhurbaşkanlığı görevi süresince işlenen suçlara ilişkin zamanaşımı işletilemez. Yani görev süresinin ardından Erdoğan’a yargı yolu açık.Delikanlılık, dokunulmazlık zırhı altında etrafa hakaret yağdırmak değildirCeza hukukçusu Yrd. Doç. Dr. Mustafa Zeki Yıldırım: “Cumhurbaşkanlığı makamının itibarını korumak, öncelikle o makamda bulunan kişinin görevidir. Cumhurbaşkanı yalan söylemeyecek, iftira atmayacak ve hakaret etmeyecek ki; vatandaşı cezalandırmanın ahlaki ve hukuki temeli olsun. Delikanlılık, dokunulmazlık zırhı altında etrafa hakaret yağdırmak değildir. Cumhurbaşkanı hakkında, anayasa ve ceza yasalarında dokunulmazlığı sağlayan herhangi bir hüküm yoktur. Burada cumhurbaşkanının suç işlemeyeceği kabulünden hareket edilmiş olabilir. Kanaatimce cumhurbaşkanının ifadeleri ile ilgili hukuk davaları açmak mümkündür. Ceza davaları açısından da mağdur konumunda olanların şikâyette bulunmaları ve şikâyet üzerine soruşturmanın başlatılıp delillerin dosyada muhafaza altına alınması gerekir ki; beş yıllık cumhurbaşkanlığı süresi bitince bu davalar yürütülmüş olsun.”Görevi bitince yargılanırAnayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun: “1982 Anayasası’nda cumhurbaşkanının milletvekili dokunulmazlığına sahip olup olmadığına dair bir hüküm yok. Benim görüşüm, 550 milletvekiline ve dışarıdan atanmış bakanlara tanıdığımız dokunulmazlığı cumhurbaşkanından esirgemek bir mantıksızlık. Anayasa’da bunun belirtilmemiş olması bir özensizliktir. Cumhurbaşkanı şahsi suçlarından tabii ki sorumludur. Ancak, nasıl milletvekili dokunulmazlığının sona ermesinden sonra sorumlu tutulabiliyorsa ve milletvekilliği boyunca zamanaşımı işlemiyorsa, cumhurbaşkanının da dokunulmazlığa sahip olsa dahi, o sıfatı sona erince yargılanabilmesi gerekir. Elbette bu şahsi suçları için geçerlidir. Görev suçları açısından sadece vatana ihanet ile yargılanabilir. Onun da çok özel usulleri var.”Zamanaşımı işlemezAnayasa hukukçusu Doç. Dr. Sezgin Seymen Çebi: “Bu zamana kadar cumhurbaşkanına yönelik olarak söylenen sözlerin önemli bir kısmının eleştiri mahiyetinde olduğunu ve cumhurbaşkanlığı makamına herhangi bir hakaret söz konusu olmadığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanının hakaret suçu işlemesi durumuyla ilgili ise kanunda bir düzenleme yok. Cumhurbaşkanının hakarete varan bu sözleri söyleyebileceği, bu tür olaylara müdahale edebileceği kanun koyucu ve anayasa düzenleyicileri tarafından düşünülmemiş şeylerdir. Bu konuda benim görüşüm, cumhurbaşkanının kişisel suçları görev süresinin sona ermesinden sonra yargılamaya tâbi olmalıdır. Görev süresi boyunca yargılanması mümkün değildir ancak görev süresi boyunca da suça ilişkin zamanaşımı süresi işlemez. Yani görev süresi bitince yargılanabilir.”
↧