Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve cinsiyet ayrımcılığı, her kesimden insanın hayatında olumsuz izler bırakıyor. Sanat ve medya dünyası da bundan oldukça mustarip. Kimi eşitsizliğin hayatın ahengini bozduğunu söylüyor, kimi de bu şiddetin etkisinden kurtulamıyor.Amerika'da tarihler 8 Mart 1857'yi gösterdiğinde dokuma işçiliği yapan 40 bin kişi daha iyi koşullarda çalışmak istediğini belirterek bir tekstil fabrikasında greve başladı. Çok geçmeden polis işçilere saldırdı ve işçiler fabrikaya kilitlendi. Daha da kötüsü fabrika önüne barikatlar kurulup, o sırada çıkan yangında 129 kadın işçinin alevlerin kucağına teslim edilmesiydi. Bu acı gün 53 yıl sonra Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin'in teklifi ile Dünya Kadınlar Günü olarak tanımlandı. Şimdilerde hakları için kadınların seslerini daha güçlü bir şekilde duyurmaya çalıştığı bu günü, bizde Türkiye'nin sanat ve medya dünyasındaki güçlü isimlerine sorduk. Herkesin temennisi ortak: Şiddet ve eşitsizlik son bulsun…‘Kadınlar Günü'ne ihtiyaç duyulmayan bir dünya diliyorum'GAZETECİ-YAZAR PROF. MEHMET ALTAN:Kadın-erkek doğanın içerisinde bir ahenktir. Bu ahenk bozulduğu zaman, yaşam duruyor. Yaşam durunca bu ahengin yansıtılamadığı toplum da sakatlanıyor. Kadın-erkek ahenginin topluma yansıtılması sağlıklı olduğunun bir göstergesidir. Türkiye'de maalesef kadın-ahenk topluma yansıtılmadığı için bir sakatlık söz konusu. Yani toplum doğal ahenkten kopunca sağlıksızlaşıyor. Bir üreme mekanizmasının parçası olarak erkek, iştahla kadına bakıp saldırdığında, bu amaçla kadına katliamlar yaptığında toplum sağlığını kaybediyor ve kadının olmadığı bir dünya yaşanmasına sebep oluyor. Dünya Kadınlar Günü'ne ihtiyaç duyulmadığı bir dünya diliyorum. Kadın erkek ahenginin topluma yansıtıldığı bir Türkiye diliyorum. Tüm kadınların Kadınlar Günü'nü kutluyorum.‘Bu dünyayı biz erkeklerin elinden alsalar, daha güzel bir yer olur'EDEBİYATÇI-YAZAR AHMET ÜMİT:Türkiye'de kadının yeri korkunç bir durumda. Bunun birkaç sebebi var: Birincisi, kadınlar ekonomiden siyasete, sanattan medyaya hayatın her alanında 2. sınıf durumunda. Onların kendilerini gerçekleştirmelerine izin verilmiyor. Bunun sebebi de erkek egemen düşüncenin kurulmasıdır. Bir başka şey ise ortada bir riyakarlık var. Türkiye'de ister sağ ister sol düşünce olsun, kadın meselesi her zaman siyaset, politika malzemesi yapılıyor. Bu başörtüsünde de, mini etekte de, tecavüz konusunda da, şiddet konusunda da böyleydi. Hayatımızı belirleyen aşk, sanat, gibi unsurların sakat olması hep kadınların yaşadığı bu eşitsizlikten kaynaklanıyor. Bu dünyayı biz erkeklerin elinden alırlarsa daha güzel bir yer olacak…‘Kadın hakları konusunda söz yine kadına verilmeli'OYUNCU CENGİZ BOZKURT:Bence kadınlarla ilgili konular erkeklere sorulmamalı ve mümkünse bu işe erkekler karıştırılmamalı. Çünkü bize bir şey düşmez. Dünyanın birçok yerinde kadınlar kendi mücadeleleri ile haklarını elde etmişler. Çünkü hak verilmez alınır. İngiltere'de kadınlar seçme ve seçilme haklarını elde etmek için büyük mücadeleler verdi ve sonunda bunu elde etti. Daha 1800'lü yılların sonlarında yapılan direnişlerle, kamu toplantılarını bölerek, açlık grevi yaparak kadınların seçme ve seçilme hakkını savundular. Bizde seçme ve seçilme hakkı bile bir lütuf gibi erkekler tarafından veriliyor. Bu sebeple bence kadın hakkı konusunda yine söz kadınların olmalı.‘8 Mart'a bir sanatçı olarak umutla bakmak istiyorum'SANATÇI BELKIS AKKALE:Gönlüm arzu ederdi ki, ülkemde kadınlar bu kadar hunharca hırpalanmasın, katledilmesin. Son senelerde neden olduğunu bilemediğim bir vahşet yaşanıyor kadınlar üzerinde. Dayak yiyen, öldürülen kadınlar… Ve buna bir türlü çözüm bulamayan devlet yetkilileri... Kadın erkek eşitliği diye bir şey var. Hiçbiri birbirinden önde olmayacak. Ben bir erkek annesiyim. Benim çocuğum okula gidiyordu. Ben ona düğme dikmeyi, ütü yapmayı öğrettim. Anneler, erkek evlatlarını güzel yetiştirsinler. Onlara kadınları sevdirsinler. 8 Mart'ta bir sanatçı olarak umutla bakmak isterim. Kadınlarımıza da sesleniyorum. Bizler Allah'ın yarattığı çok önemli varlıklarız. Bunu böyle kabul edelim. Kendimizde özgüven olsun ve Mustafa Kemal'in bizlere miras bıraktığı haklarımızı bilelim.,‘Kadın-erkek diye bölünmeyi bir kenara koyalım'SANATÇI DENİZ ARCAK:Kadınlar bu dünyanın bel kemiği. Erkekler de öyle tabii, biri olmasa diğeri olmaz. Ama erkekleri de yetiştirenler kadınlardır. Şu da bir gerçek ki, kadınların öğrenme kapasitesi, olaylara derin bakma, algılama kapasitesi, duygusal zekâları erkeklerden daha yüksek. Bu yüzden kadınların bilinçlenerek, kendi kıymetlerini bilmesi ve ona göre insanlar yetiştirmesi çok önemli. Kadın cinayetleri olmaması adına daha bilinçli bireyler yetiştirilmeli. Özgecan'ın annesi de yandı. Onu öldürenin annesinin de canı yandı. O da kadındı. İnsan çok kıymetli. Kadın–erkek diye bölünmeyi bir kenara koymalıyız. Başkalarının hayatına, isteklerine, tercihlerine saygı duymalı. Başka pencereden bakanları hoş görmeli. Onların birer zenginlik olduğunun farkına varılabilmeli.‘Şiddet, en üst sınırda cahillik göstergesidir'OYUNCU İNCİ TÜRKAY:Şiddetin her türlüsü cahillik göstergesinin en üst sınırıdır. Ülkemiz ve dünyamızda yaşanan kadına şiddet olaylarının tümünün eğitimsizliğin, yobazlığın, ahlaksızlığın son örnekleri olmasını diliyorum. Bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyor, eşitlik, özgürlük, güven, mutluluk ve huzur dolu bir yaşam sürmelerini diliyorum.
↧