Halk müziği sanatçısı Yudum’un Esmesun Ayrılık isimli şarkısı dijital ortamda 5 milyon kez dinlendi. Televizyon programlarının türkü söyleyenlere üvey evlat muamelesi yaptığını anlatan müzisyen, birçok konservatuar mezununun da başka işlerde çalışmak zorunda kalmasından yakınıyor.Unkapanı’nın henüz kepenk kapatmadığı, plak şirketlerinin her gün yeni bir sanatçı adayını halka tanıştırdığı yıllarda girdi hayatımıza Türk halk müziği sanatçısı Yudum. 1998 yılında çıkardığı ‘Bir Yudum Sevgi’ albümünde seslendirdiği parçaları bugün hatırlamasak bile, ‘bağlamayı konuşturan türkücü’ tanımının hafızalarımızda bir karşılığı var. Otoriteler tarafından Türkiye’nin kadın bağlama virtüözlerinden biri kabul edilen Yudum, enstrümandan çok arkadaş, sırdaş ve dert ortağı olarak gördüğü bağlamasına tutkuyla bağlı bir sanatçı. “Hiçbir programa ve konsere bağlamasız çıkmam abi” diyen Yudum, “En büyük silahım bağlamam. Konsere gittiğimde orkestramda bir sorun olsa çıkar aslanlar gibi türkümü de okur, bağlamamı da çalarım. Sahnede tek başıma orkestrayım.” diyor. Müzik sektörünün yorup köşesine çekilmeye ya da evlenme programı sunmaya mahkûm ettiği kadın türkücülerin aksine müzikten hiç kopmayan Yudum, geçtiğimiz yıl çağa ayak uydurup dijital ortamda iki şarkılık bir single çıkardı. Söz ve müziği kendisine ait olan ‘Esmesun Ayrılık’ şarkısı sanal ortamda 5 milyon kez dinlendi. Biz de kendisiyle buluşup bağlama sevgisini, müzik sektöründe yaşananları ve türküleri konuştuk.BAĞLAMA ÇALMAYA BABA ZORUYLA BAŞLADIMAslen Ardahanlı olan Yudum Tatar, sanatçı bir ailenin içinde büyümüş. Türkü merakı, ozan olan dedesinden babasına, ondan da üç kızına geçmiş. Yudum’un annesi de Sezen Cumhur Önal’ın öğrencisiymiş. Hatta tam albümü çıkacağı sırada babasıyla evlenmek için kaçtığından hayalleri yarım kalmış. Baba zoruyla daha altı yaşında bağlamayla tanışan Yudum, bir süre sonra bu enstrümandan soğusa da babasının baskısı galip gelmiş. İlkokuldan sonra girdiği İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Devlet Konservatuvarı hayatının dönüm noktası olmuş. Pek çok sanatçıyla henüz okul sıralarındayken tanışan Yudum, bağlamasını da o yıllarda sevmiş. Doktorun fizik tedavi için dedesine verdiği kum torbalarını bileklerine bağlayarak günde 8-9 saat bağlama çalışmış.Sekreterlik yapan konservatuvarlı arkadaşlarım varOkul yıllarında en büyük hayali Devlet Folk Müziği Topluluğu’na girmek olan Yudum, yıllarca sınav açılmadığı için bu hayalini gerçekleştirememiş. Eğitim politikasındaki yanlışlıklar nedeniyle pek çok konservatuarlının başka sektörlerde çalışmak zorunda kaldığını anlatan Yudum, “Birçok mezun arkadaşımız müzik öğretmeni olmak ya da korolara girmeye çalışıyor ancak atama yapılmadıkları için işsiz. Sekreterlik yapan konservatuvarlı arkadaşlarım var.” diyor.Lise öğrencisiyken ise ilginç bir keşfedilme hikâyesiyle müzik dünyasına adım atmış. Kendisine kulak verelim. “Nejat Alp, ‘Nerdesin’ adlı şarkısında düet yapacak bir ses arıyormuş. Bizim okuldan bazı arkadaşları dinlemiş ama beğenmemiş. Bir arkadaşım beni önermiş. Gittim şarkıyı okudum, Nejat Abi ‘işte budur, düeti birlikte yapıyoruz’ dedi. 15 yaşında onun klibinde oynadım. Sonra yapımcılar albüm için teklifler getirdi. Nihayetinde Ulus Müzik ile ilk albüm için anlaştık.”Türkücülerin şov programlarına çıkması mucizeOkuldan mezun olduğu 2001 yılında kendi adıyla iki tane müzik okulu açan Yudum, yıllarca öğretmenlik yapıp, yüzlerce öğrenci yetiştirmiş. Bugün pek çoğu konservatuvarda olan öğrencileriyle gurur duyan ünlü türkücü, müzik çalışmalarına ağırlık vermek için okuldan ayrılmış. Müzik şirketlerinin bir bir kapandığı, sanatçıların kendi albümlerini çıkarmaya başladığı bu sancılı dönem Yudum’u da etkilemiş ama müzikten koparmamış. Konserlerine devam eden, Yudum, televizyon programlarının uyguladığı ambargo nedeniyle ekranlardan uzak kaldığını söylüyor: “Kendimizi ifade edebileceğimiz, türkü söyleyebileceğimiz program kalmadı. Televizyon evlilik programları ve dizilerden ibaret. Başarılı şov programları da türkücülere yer vermek istemiyor. Genelde popçuları çıkarıyorlar. Bizim bu tür programlarda çıkmamız neredeyse mucize.” Eskiden albümlerin dinleyici için yapıldığını belirten Yudum, “Şimdilerde albüm sanatçının kartviziti oldu. Albümün varsa sanatçısın, yoksa istediğin kadar sesin olsun, programa çıkamıyorsun.” diyor. Albüm çıkarmak için evini, arabasını satan genç arkadaşları olduğunu anlatan Yudum, “Bu hayallerin uğruna gerçeğini satmaya benziyor ki buna karşıyım. Kimse albüm çıkarmak için evini satmasın.” yorumunu yapıyor.Bugüne kadar hiçbir pop albümüne para vermedimKulağa hoş gelen her türlü müziği dinlemeyi sevdiğini söyleyen Yudum, pop şarkılara ‘balon’ gözüyle bakıyor. Çabuk tüketilen şarkı sözlerinin üretiminin ise kolay olduğunu söyleyen türkücü çarpıcı bir örnek veriyor: “Eser okuması için stüdyoya girdiği sırada şarkının ikinci kıt’asını yazan sanatçılar var.” Pop müzikte Sezen Aksu, Barış Manço, Kayahan gibi ustaların hatırlanacağını belirten Yudum, bugüne kadar hiçbir pop albüme para vermediğini de itiraf ediyor. Dinlediği isimler arasında ise sınıf arkadaşı Gökhan Tepe, Candan Erçetin, Aşkın Nur Yengi var. Genç isimlerden ise Sıla’yı başarılı buluyor.Tarkan türküleri güzel okuyorYudum’a türkülerin popçular tarafından söylenmesinin kendisini rahatsız edip etmediğini soruyorum. “Kimin neyi söylediği değil, nasıl söylediği önemli. Mesela Tarkan türküleri çok güzel okuyor, özünü bozmuyor. Onun türkü okumasından rahatsızlık duymuyorum. Aksine milyonlarca hayranı olan bir sanatçının türkü söylemesinin değer kattığına inanıyorum. Ayrıca Tarkan müzik sektörüne verilmiş en büyük hediye.” cevabını veriyor. Türk halk müziğinde ise sanatlarına ve duruşlarına hayran olduğu iki isim var; Belkıs Akkale ve Bedia Akartürk. Bir gün onlar gibi anılmak en büyük dileği...
↧