Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Uludere'yi çözmek çok mu zor?

$
0
0
Uludere’de devletin bilgisi dâhilinde sınır ticareti yapan 35 köylünün bombalanmasının, bugün üçüncü yıldönümü. Sorumluların bulunmasıyla ilgili dava takipsizlikle sonuçlanmıştı. Son iki yıldır bölgeye devlet erkânından kimse uğramadı.28 Aralık 2011 akşamı Türk Hava Kuvvetlerinin attığı bombalar sonucu Şırnak’ın Uludere ilçesi yakınlarında sınır ticareti yapan 34 vatandaş hayatını kaybetmiş, konuyla ilgili dava takipsizlikle sonuçlanmıştı. Geçtiğimiz günlerde CHP'nin sunduğu Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yönündeki önerge ise AKP'lilerin oylarıyla reddedildi. Ancak Uludere'deki 34 canın faillerini bulmada böylesine ‘iş bitirici' davranan adalet mekanizması aynı tutumu ölenlerin yakınlarına göstermiyor. Zira ailesinden onlarca kişiyi bir günde kaybeden Roboskililere açılan davalar devam ediyor.Katliamı unutturmamak üzere kurulan Roboski Der'in Başkanı Veli Encü de hakkında dava açılanlardan. Hatta birkaç ay önce kendisine kesilen para cezasını ödemediği için evine haciz geleceğine dair tebligat da gelmiş. Olaydan altı ay sonra kitap çalışması için köylerine gelen bir edebiyatçıyı 35 kişinin can verdiği noktaya götüren Encü, sınır ihlali yapmakla suçlanır. Yargısız ve sorgusuz bir şekilde 2 bin lira idari para cezasına çarptırılır. Mahkeme bunu bin liralık kesin ödeme kararına çevirir. Uludere'de bir öz kardeşini ve 11 yakın akrabasını kaybettiğini anlatan Veli Encü, “Amcaoğullarım, dayıoğullarım… Onların üzerine yağdırılan bombanın parasını da bizden çıkartıyorlar.” diyor. Olağanüstü hal dönemlerini aratmayan bu davranışlar köylüye karşı bir çeşit yıldırma politikası olarak yorumlanıyor.Olayın yaşandığı ilk yıl kendileriyle görüşenlerin, vaatlerde bulunanların bugün olayı vicdansızlık içinde yürüttüğünü söyleyen Veli Encü, Roboskililer olarak kimseden intikam alma peşinde olmadıklarını anlatıyor. Encü, dönemin Başbakanı Erdoğan'ın Uluderelilere verdiği bir sözü hatırlatıyor. Erdoğan, askeri mahkemeden çıkan karardan sonra üzerine düşeni yapacağını vaat etmişti. Ancak 2012 yılının mayıs ayında Roboski katliamını gündemde tutan herkesi terör örgütü uzantısı olmakla suçladı. Bir başka konuşmasında ise Uludere'yi ‘operasyon kazası' olarak niteleyerek Genelkurmay'a teşekkür etti. Veli Encü'ye göre askeri mahkemeden takipsizlik kararı çıkması kimseyi şaşırtmadı. Çünkü hiçbir personelin komutanını yargılayabileceğine inanılmıyor. Uludere davası ile ilgili iç hukuk yolları henüz tükenmiş değil. Bu yüzden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Uluslararası Ceza Mahkemeleri'ne başvurulamıyor. Dosyanın Anayasa Mahkemesi'nde olduğunu hatırlatan Encü, süreç kapandığında her türlü yola başvuracaklarını söylüyor.Olan bitenlere karşın Cumhurbaşkanı'nın demokrasi yalanını sürdürdüğünü söyleyen Encü şöyle devam ediyor konuşmasına: “34 sivil insanın ekonomik sıkıntılardan dolayı yaptıkları bir sınır ticareti ve bunu katır sırtında yapıyorlar. Gemilerden trilyonları götürmediler. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yolsuzluk yaparak almıyorlar. Günübirlik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla katır sırtında ve ağır kış şartlarında bunu yapıyorlardı. Sınır ticareti bir ekmek kapısı haline gelmiş. Yeni de yapılmıyordu. Devletin bilgisi dâhilinde yapılıyordu.”İstihbaratın nereden geldiği devlette kayıtlıSiyaset bilimci ve terör uzmanı Mahmut Akpınar ise Uludere faciasının bir operasyon hatasından öte planlı bir projeyi andırdığını hatırlatıyor. Kaçağa giden köylülerin altı saat boyunca bir noktada bekletildiğini anlatan Akpınar, bu süreçte İHA’ların gözüktüğünün ve gruba yönelik sorgulamaların devam ettiğinin altını çiziyor. ‘Grubun içinde Fehman Hüseyin var’ şeklinde gelen MİT kaynaklı istihbarat bombalamanın sebebi olarak gösteriliyor. Akpınar, burada ihmali ve kastı olanların tespit edilmesinin devlet için zor olmadığını söylüyor. Çünkü operasyona ve istihbaratın nereden geldiğine dair bütün veriler devlette kodlarıyla kayıtlı ve istendiği takdirde bulunabilir. Akpınar, bu hususların bir şekilde soruşturulması ve MİT’in de olaya dâhil edilmesi gerektiğini savunuyor. Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin de geçtiğimiz günlerde Uludere’nin TSK’ya bir tezgah olduğunu ima eden açıklamalarda bulunmuştu. Mahmut Akpınar, Dağlıca ve Çukurca baskınlarının da bundan ayrı düşünülemeyeceğini söylüyor. Zira orada gerçek tehdidi görmeyen gözler burada vatandaşı terörist olarak gördü ya da gösterildi.Ona göre Türkiye’nin batısı Uludere’yi yeterince sahiplenmedi. Bu noktada faciayı sorgulayan herkesin PKK’lı ilan edilmesi ise soruşturmayı örtbas etme çabası olarak görülüyor. Sürecin başından beri içinde bütün partilerin olduğu bir komisyon kurulması gerektiğini anlatan Akpınar, şöyle devam ediyor: “İlk istihbaratın edinildiği tarihten itibaren muhataplar, kurumlar, ateş edenler, ilgili komutanlar da sorgulanmalıydı. Ama şimdiye kadar hiçbir sorumluya ulaşılamadı.” Eğer iddia edildiği gibi kasıtlı bir katliam ise bunun neden yapıldığına dair Akpınar’ın yorumu şöyle: “Oslo’da verilen sözlerin gereği olarak yaptılar. Uludere’de Oslo’da verilen sözler gereği mücadeleyi bitirmenin bir baskı aracı olarak kullanıldı. Ve başarıya da ulaştı. Şimdi o Oslo’da verilen sözlerin tekmil edildiğini görüyoruz.”Uludere’de ilk günden beri söylenenlere ve yapılanlara bakıldığında değişmeyen bir kısır döngünün içine sıkıştırıldığı aşikâr. Devletin, siyaset bilimcilerinin, terör uzmanlarının, sivil toplum kuruluşlarının beyanatları sayfaları dolduruyor. Birinin dediğine diğeri inanmıyor ya da inkâr ediyor. Bütün bu söylentilerin içinde gerçek olan tek şey ise gencecik evlatlarını kışın soğuğunda, bombaların altında kaybeden annelerin acısı. Geçtiğimiz yıl aralık ayında Roboskili anneler Hür Bakış haber sitesine rüyalarını anlatmıştı. Hepsi çocuklarını çok güzel gören annelerden Azime Alma’nın rüyasını paylaşıyoruz biz de: “Boş bir eve giriyordum. Evin odalarını gezerken oğlumu (Nadir) evin boş odalarından birinde gördüm. O odayı su basmış, bu durum onu çok tedirgin ediyordu. Elinde boya kutuları ve boyamak için fırça vardı. Odanın duvarlarını boyuyordu. Boyadığı duvarda gül çıkıyordu. Hem de rengârenk güller... Oğluma: ‘Evladım ne yapıyorsun?’ diye sordum. ‘Anne duvarları boyuyorum ama bu odanın ortasındaki suyu nasıl çıkaracağım? Baksana boyamama engel oluyor.’ dedi.”

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue