Şu günlerde Milli Piyango bayilerinin önündeki kalabalıklar meydanları dolduruyor. Uzun yıllar devlet desteği ile sürdürülen yılbaşı çekilişi kimileri için geleneğe dönüşmüş durumda, kimilerine göre ise ümitlerin bağlandığı tek yol.Kısa yoldan zengin olma kaygısının en görünür hali Milli Piyango kuyrukları. Türkiye’de 90’lardan sonra yerleşmeye başlayan bu beklenti, özellikle yılbaşına yakın tarihlerde piyango bayilerinin önünde uzun kuyruklar oluşturuyor. Rakamlarla örneklendirecek olursak her yıl tam 37 milyon bilet basan Milli Piyango İdaresi için bu biletlerin elde kalması söz konusu bile değil. Bilet almaya gelenlerin kimi çocuğuna yatırım hayalleri kuruyor kimi de yeni ev alma planları yapıyor. Yılbaşı gecelerinde ise devletin uzun yıllar destekleyerek büyüttüğü ve dinen kumar hükmünde olan şans oyunlarına ilgi tavan yapıyor. Hatta Türkiye’de kimileri için ihtiyacı olsa da olmasa da bilet almak bir yılbaşı geleneği haline gelmiş durumda.Bizim ise Milli Piyango denilince aklımıza Kemal Sunal’ın Talih Kuşu filmi geliyor. Eşi, çocukları ve kayınvalidesi ile yoksul bir hayat süren Osman, çevresinde de hor görülen biri. Bilet çıktıktan sonra bir anda hayatı değişen Osman’a bütün yakınları hürmet göstermeye başlar. Aslında filmin karakteri Osman’ın hali bugün bilet alanları da yansıtıyor. Zira sosyal bilimcilere göre ‘kısa yoldan zengin olmak’ isteği kişisel beklentilerden çok toplumsal dürtülerden kaynaklanıyor. Çünkü zengin olmak, aynı zamanda güç sahibi olmayı da hatırlatıyor. Öte yandan şans oyunlarına meraklı olmayan, maddi durumu iyi ama her yılbaşında piyango bileti alan ciddi bir kitlenin varlığı da söz konusu. Eğlence amaçlı alanları ve gelenek haline getirenleri bir kenara bırakacak olursak Milli Piyango’ya umut bağlayanlar arasında hayli ilginç hayallere rastlamak mümkün. Sakarya Üniversitesi’nde yapılan ‘Şans oyunlarının toplumun beklentileri üzerine etkisi’ başlıklı araştırmaya göre şans oyunlarında öne çıkan sebepler arasında, “hacca giderim”, “özürlüler merkezi açarım”, “hayırda bulunurum” gibi ifadeler var.Yıl sonu yaklaştıkça Eminönü meydanını dolduran Milli Piyango bileti kuyruğunda ilginç manzaralara rastlamak mümkün. Camiye yardım parası toplayanlar da bunlardan biri. Yılbaşı bileti için sırada bekleyenlerden, ‘Talihimiz açılsın’ diyerek yardım edenlerin sayısı ise hayli fazla.Biz de Eminönü Meydanı’nı dolduran Nimet Abla bayisindeki kuyruktakilerle konuştuk. Dinlediğimiz beklentiler söz konusu araştırmadan daha farklı değildi. Örneğin Gülten Doğançay, piyangonun kendine çıkması halinde herkese yardım etmeyi düşünüyor. Evli ve iki çocuk annesi Doğançay, “Çıkmaz ama alıyoruz işte.” diyerek başlıyor konuşmaya. Yapmayı planladığı şeyler miktara bağlı. Ama önceliği hayırda bulunmak. Aslında konuştuğumuz herkes piyangonun kendilerine çıkacağından ümitsiz. Üç çocuk annesi Nilgün Yunuslar da, “Çıkacağını sanmıyorum ama bir umut.” diyenlerden. Her yılbaşında Milli Piyango bileti aldığını anlatan Yunuslar’ın hayali, evindeki eşyaları tepeden tırnağa değiştirmek. Ona dinimizin şans oyunu oynamayı onaylamadığını hatırlattığımızda, “Biliyorum. Ama şu şartlar altında yapacak başka bir şey yok ki. Senelerdir çalışıyoruz, ortada bir şey yok.” diye karşılık veriyor.Kısa yoldan köşeyi dönme hayaliDinî hassasiyetten bağımsız düşünüldüğünde ise şans oyunlarına en çok işsizlerin ilgi gösterdiği biliniyor. Şans oyunlarıyla ilgili araştırmayı yapan Doç. Dr. Âdem Sağıroğlu, Türkiye’de şans oyunları konusunda çalışan isimlerden. O da bu tür oyunlara işsizlerin daha fazla ilgi gösterdiğini anlatıyor. İkinci grubu ise alt gelir grubundakilerin oluşturduğunu anlatan Sağıroğlu, burada bir parantez açıyor, “Ancak bu bir yere kadar doğrudur. Milli Piyango bir süre sonra özellikle eski kuşakta hem zengin hem de yoksulun ilgi duyduğu toplumsal gerçekliğe büründü.” Bu tespitin nedeni ise artık kısa yoldan zengin olma yöntemlerinin çeşitlenmesi. Bu hayalin yolunun 1985’lerden 2000’li yıllara kadar şans oyunlarından geçtiğini anlatan Sağıroğlu, daha sonra başlayan yarışma furyasının bu gerçeği değiştirdiğini düşünüyor. Geçmişte piyangoda zengin olunca hayatı iyi ya da kötü yönde değişenlerin görüldüğü gibi şimdi de TV kanallarının oluşturduğu popüler tipolojiler üzerinden bu hikâyeleri dinlemeye devam ediyoruz. Sağıroğlu’na göre piyango ile kıyaslanınca bu yarışmalar toplumu daha çok yozlaştırıyor.Milli Piyango İdaresi, bu yılki satışlardan toplam 42 trilyon lira elde etmeyi bekliyor. Büyük ikramiyenin 3 trilyon olduğu yılbaşı çekilişinde kurum toplamda 25,1 trilyon lira dağıtacak.Köyündeki evi tamir ettirecekMilli Piyango biletine dair ümitlerin en ironik olanlarından biri de memlekete dönmek. Referans aldığımız ‘Şans oyunlarının toplumun beklentileri üzerine etkisi’ araştırmasına göre öne çıkan hayallerden biri de köye geri dönmek. Şehir hayatının debdebesi içinde insanları bağlayan sebeplerden kurtulmanın yolu elbette ekonomik kaygıları ortadan kaldırmak. Günümüz Türkiye’sinde Marmara’dan öteye geçildiğinde iş imkânlarının neredeyse sıfıra inmesi köye dönme hayallerini de belli ki ancak Milli Piyango gibi hazır paraya bağlıyor. Zira Nimet Abla gişesinin önünde görüştüğümüz Cahit Düzelten de büyük ikramiyenin ona çıkması durumunda ilk hayalini köyünde kuranlardan. Para çıkarsa Bingöl’ün Yayladere kazasındaki evinin etrafını taş duvarla örmek isteyen Düzelten, iki çocuk babası. Bilet almaya eşiyle gelen Cahit Bey, kalan parayla da çocuklarının eğitimine yatırım yapmak istiyor.
↧