Pop müziğin Madonna’sı olarak tanımlanan André Rieu, aynı zamanda ‘klasik müziği sevdiren adam’ olarak biliniyor. Peki gerçekten öyle mi? Onun modeli klasik müziğe olan ilgiyi artırır mı? Yoksa yaptıkları bu müziğin ruhuna aykırı mı?Valslerin Kralı ya da Klasik Müziğin Madonna’sı olarak bilinen André Rieu, geçtiğimiz hafta İstanbul’da unutulmaz iki konser verdi. Önceki yıl verdiği konsere ilgi yoğun olunca bu sene hem Avrupa hem de Anadolu yakasında seyirciyle buluşan sanatçıyı, Sinan Erdem Spor Salonu ve Ülker Sports Arena’da binlerce müziksever dinledi. André Rieu’nün Good Music In Town turu kapsamında verdiği konserler baştan sona sürprizlerle doluydu. 80 kişilik Johann Strauss Orkestrası’yla sahneye çıkan müzisyen ilk andan itibaren dinleyiciyi konserin içine çekmeyi başardı. Rieu’nun performansı, sempatik tavrı, yaptığı espriler, mimikleri, dinleyici ile etkileşime girmesi, sahne ve sahne dışında yapılan şovlar, ışık gösterileri ile normal bir klasik müzik konserinin çok ötesindeydi. Nihayetinde dünyanın en önemli bestecilerinin bilindik eserlerini, her biri çok iyi birer icracı olan orkestrası ile birlikte çalıyordu ama bıraktığı etki bambaşkaydı. Daha önce birçok klasik müzik konserine katılmış izleyiciler de ilk kez dinleyenler de André Rieu ve ekibini baştan sona ilgi ile izledi. Klasik müzik konserlerinde hiç de alışık olmadığımız bir coşkuyla dinlediler. Daha ilk eserden itibaren seyirci ile karşılıklı diyaloğa geçti André Rieu. Geç kalanlara saati göstererek şaka ile karışık sitem etti. İcra ettikleri her eserin hikâyesini ve kendi hayatındaki yerini anlattı. Orkestrasında bulunan sanatçılarla nasıl tanıştıklarından bahsetti. Karşımızda sadece bir keman sanatçısı ya da orkestra şefinden ziyade modern bir müzik anlatıcısı duruyordu. Mikrofonu seyirciye uzattı zaman zaman. Onların da müziğe eşlik etmesini sağladı. Salonu adeta tek ses haline getirdi. Konser boyunca müziğin evrensel ve insanları birleştirici yönüne vurgu yaptı. Kurguladığı müzikal şölenin içinde neler yoktu ki? İspanyolca eserler çalınırken seyircilerin ‘ole!’ sesleri arasında salona bir boğa girdi ve kırmızı giysili bir kadını kovalamaya başladı. Bu durum kahkahalar eşliğinde dakikalarca alkışlandı. Ona göre dünyanın gelmiş geçmiş en iyi valsi olan Mavi Tuna’dan önce izleyicileri dansa davet etti. O çalarken salondaki onlarca çift olduğu yerde ayağa kalkarak dans etmeye başladı. Normal bir klasik müzik konserinde sadece şarkı bitiminde duyulan alkışlar André Rieu’nun konserinde neredeyse her esere eşlik etti. Her gittiği ülkede o ülkeye ait bir şarkıyı orkestrası ile birlikte yorumlayan müzisyen, Hatırla Sevgili ile Türkiyeli izleyicilerin gönlünü aldı.Sevenler kadar eleştirenler de var Konserin finalinde salonun çatısından balonlar yağıdı ve salon bir pop konserinde bile görülmeyecek şekilde coşkuyla ve ayakta alkışladı sahnedekileri. Fakat seyircinin bir yere gitmeye niyeti yoktu. André Rieu’nun defalarca söylediği “go home” (evinize gidin) sözlerine kimse aldırış etmedi. O da bu sevgiye Yine Bir Gülnihal, Katibim ve son olarak Kasap Havası ile karşılık verdi. Kasap Havası çalınırken neredeyse salonun her yerinde halay çeken insanlar görmek mümkündü. Konsere gelen çocuklar da yetişkinler de keyifle ayrıldı. İlk defa bir klasik müzik konserine gelenler bu müzik türünün hiç de sıkıcı olmadığını görmüş oldu. Şunu da belirtmek gerekir ki, birçokları da André Rieu’yu şovmen olarak tanımlayıp eleştiriyor, yaptıklarını abartılı buluyor. Şovun müziğin önüne geçtiği, konserin adeta panayır yerine döndüğü gibi yorumlar da yapılıyor. Yani seveni kadar eleştireni de var müzisyenin. Peki André Rieu’nun oluşturduğu model bu müziğin daha geniş kitlelere ulaşması için çare olur mu? Çeşitli sahne şovları ve anlatımlarla ilgi artırılabilir mi? İnsanlar biraz kendini zorlamalı Evin İlyasoğlu: Müzik yazarı ve akademisyen Evin İlyasoğlu’na göre klasik müziğin dünyasına girebilmek için insanlar kendilerini biraz zorlamalı. Klasik müziğin büyülü bir dünyası olduğunu anlatan İlyasoğlu şöyle devam ediyor: “Kendimize şu soruyu sormamız gerek. Bu şekilde bu büyülü dünya sarsılır mı? Birçokları için André Rieu aslında iyi bir kemancı ve bu sese bilmeyen insanları alıştırıyor. Tamam da bu kadar şov bu kadar patırtı kütürtü olur mu? Bir yerde de Pavarotti’yi düşünüyorum. Milyonlarca kişiye İtalyan aryalarını söyletti. Öte yandan André Rieu konserleri çok pahalı. Bu parayı verip gidenlerin nesi değişecek acaba? Bu kişiler zaten gerçek klasik müzik dinleyen insanlar değil. Bir yandan da hiç klasik müzik bilmeyen birinin bu müziğe ilgi duymasını sağlaması güzeldir diyorum. Öbür yandan klasik müzik konserleri ciddidir. İnsanların en azından sembolik olarak kravat takmaları gerekir.” Herkes klasik müziği sevmek zorunda değil Serhan Bali: Andante yayın yönetmeni ve müzik yazarı Serhan Bali ise André Rieu’nun bir eğlendirici olduğunu ve amacının insanlara hoşça vakit geçirtmek olduğunu belirtiyor. Bunu da vals ve insanların bildiği eserleri bir şov konseptinin içinde vererek yaptığını anlatıyor. “İnsanlar bildikleri eserlerin çalınmasını ister genelde. Öbür türlü zor gelir ve zorlanmak istemezler. Bir nevi pop konseri gibi.” diyen Bali, bütün konserlerin elbette bu şekilde olamayacağını anlatıyor: “Bu klasik müziğin ruhuna ve geleneğine aykırı. Böyle yapalım da herkes klasik müzik dinlesin diye bir anlayış da söz konusu olamaz. Çünkü olay sadece sunum değil. Eserlerin bizatihi kendilerinin anlaşılması kolay değil. Herkes klasik müziği sevmek zorunda da değil. Bunu fazla zorlamanın, sulandırarak yeni kitle kazanmanın bir anlamı yok. Klasik müzik sanatçıları bu konuda riske girmekten kaçınır. Konumları zedelenir.
↧