![]()
Spor denildiğinde ilk hatta tek akla gelen konu olan futbolda 2002’de FIFA Dünya sıralamasında 7.liğe kadar yükselmiştik, bugünse 40.lıktan yukarı çıkamıyoruz. Peki, bunun nedenlerini gerçekçi biçimde ortaya koyup gereğini yapmaya hazır mıyız?Belki şuradan başlamak daha doğru olacak: Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’la tanışmıyoruz, daha doğrusu hiçbir nedenle biraraya gelmedik ama kendisiyle ilgili uzaktan izlenimlerim olumlu. Her fırsatta nutuk atmak ya da sporumuzun ne kadar başarılı olduğu yolunda büyüklere masallar anlatmaya çalışmak gibi çabaları yok sayın bakanın, ciddi ve tutarlı biri olduğu her halinden belli oluyor.Üstelik söylenmesinden bazılarının pek hoşlanmayacağı türden sözler etti Antalya’da. 26-29 Ekim tarihleri arasında sessiz sedasız denilebilecek şekilde toplanıp Türk sporunun geleceğiyle ilgili konuların konuşulduğu belirtilen Antalya’daki Çalıştay’dan herhangi bir sonuç çıkması yolunda en küçük bir umudumuz bile olamaz. Çünkü bugüne kadar buna benzer nice toplantı yapıldı. Özellikle 6 kez toplanan spor şuralarından sporumuzun bütün dertleri çok ayrıntılı biçimde dile getirildi, çözüm yolları gösterildi, yapılması gereken çalışmalar ortaya konuldu.Peki sonuç? Koskocaman bir hiç demek elbette ki haksızlık olur. Fakat olması gerekenin yanında o kadar yavaş bir gelişme sözkonusu ki bunu yeterli görmek, bugün içinde bulunduğumuz duruma düşmemize yol açabiliyor. Üstelik geçmişte yaşanan bazı sıçramaların bugün o kadar uzağındayız ki insan ne diyeceğini şaşırıyor. 2002’de Dünya Kupası’nda 3.lüğü elde ettiğimizde aynı zamanda FIFA Dünya sıralamasında 7.liğe kadar yükselmiştik. Yakın zamanda 58.liğe kadar geriledik. Şimdi de 42. sıradayız.Toplumsal seferberlik gerekli2002’den bu yana futbola ayrılan kaynaklar tavan yaptı. Akıl almaz diye nitelendirilecek kadar büyük paralar harcanıyor. Bunları herkes görüyor. Yurdun çeşitli yerlerinde dev tesisler yapılıyor. Yıllarca otellerde kamp yapma sıkıntısı yaşayan milli takımımız bugün dünyanın sayılı tesislerinden birine kavuşmuş durumda… En büyük başarısızlığın da aynı döneme denk gelmiş olması elbette ki ironik bir talihsizlik. Fakat aynı zamanda bu işte yaptığımız çok önemli yanlışları da gösterir nitelikte.Sayın Bakan bu çalıştayda Ak Parti döneminde yapılan tesislerin ve öteki yatırımların karşılığının performans düzeyinde alınamadığından yakındı. Yani imkanların her bakımdan çok artmasına karşın sporcularımız uluslararası alanda başarılı olamıyor. Aslında bunun nedeni çok açık. Spor olayını bir bütün olarak ele alıp toplumsal seferberlik halinde çalışılmadığı sürece sonuç alabilmek mümkün değil. Tamam, tesis yapıyorsunuz ama onlardan en iyi şekilde yararlanmayı sağlayacak insanları yetiştirdiniz ve gerekli organizasyonu kurdunuz mu? İşin bu yanına önem veriyor musunuz? Tesis yapımı bir yönüyle inşaat işi ve memleket o alanda bir cinnet hali içinde. Sadece inşaat yatırımıyla sporda başarı mümkün olabilir mi?Türk sporunun ilk günden bu yana temel sorunu, politikasızlıktır! Bundan, siyasetin spora karışmasını anlayanlar olabilir ve daha iyi diyebilir. Hayır, politika sözcüğünün gerçek anlamı, hedefe varabilmek için izlenecek yol demektir. Biz böyle bir politikaya sahip olmayı bir yana bırakın dönemsel sıçramalar için bile mutlaka yapılması gereken işlere aldırış etmeden başarı bekliyoruz… Biraz da rastlantılara bağlı olarak kazanılan başarıların bile analizi yapılmıyor; “Ne yaptık da başardık, bunu nasıl sürdürürüz?” sorularına asla yanıt aranmıyor. Sürekli başarı için plan ve program, disiplinli bir ekip çalışması gibisinden mutlak zorunluluklar pek umursanmıyor… Başarısızlık zaten sürekli ve alışkanlık yapmış durumda; onun ardından birkaç gün patırtı etmeyi yeterli görüyor, sonra yine bildiğimizi okuyoruz. O zaman da varabileceğiniz yer burası oluyor.Acı bir örnekİlk günden bu yana yapılan yanlışların son dönemde de aynen tekrarlandığının o kadar çok kanıtı var ki! Bazıları insanın içini sızlatacak nitelikte… Örneğin, son 10-12 yıllık dönemde sporumuzla ilgili olarak yapılan en önemli atılımlardan biri de Erzurum’daki 2011 Üniversite Kış Oyunları oldu. 27 Ocak-6 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilen organizasyon için yapılan yatırımın parasal boyutu 600 milyon lira olarak ifade edildi. Bu oyunların doğurduğu heyecan ve tesisler sayesinde, ülke olarak bugüne kadar en küçük bir varlık gösteremediğimiz kış sporlarında ileriye doğru bazı adımlar atabilecektik.Geçmişteki örnekler nedeniyle oyunların ardından buradaki tesislerin yeterince etkin biçimde kullanılamayacağı yolundaki endişeler dile getirildi. Hayır, o dönemler geride kalmıştı, bu tesislerden en iyi biçimde yararlanılacak ve geleceğin başarılı sporcuları buradan yetişip günün birinde uluslararası yarışmalarda kürsüye çıkma noktasına kadar gelebileceklerdi. İlgili ve yetkili kişiler böyle söylüyordu. O günler eski Türkiye’de kalmıştı. Yeni dönemde bambaşka gelişmeler yaşanacaktı. Biz biraz duraksamalıydık ve “İnşallah dediğiniz gibi olur” dileğinde bulunmaktan başka birşey yapamıyorduk.Peki, sonra ne oldu?İhmal ve tedbirsizlik yüzünden bir sporcu kızımız orada hayatını kaybetti… Yakın tarihte çok daha büyük bir facia yaşandı. Büyük paralar harcanarak yapılan kayakla atlama pisti çöktü! Neyse ki o sırada herhangi bir sportif çalışma yapılmadığından insan kaybı olmayışıyla teselli bulduk. Şu sırada o tesislerden nasıl yararlanıldığı ya da yararlanılamadığı konusunda iyi bir gazetecilik yapılabilir ama bundan doğabilecek sıkıntıları kimse göze almak istemez...Hemen her alanda bunun gibi dağınıklık, plansızlık, organizasyon yetersizliği, yalancılık, tutarsızlık, vurdumduymazlık sürüp giderken sporda başarı hayallerimizi hep belirsiz bir geleceğe ertelemek zorunda kalacağımız gün gibi ortada. 77 milyonluk bir toplumun elde edebileceği en düşük düzeydeki başarıları da büyüklere masallar haline getirilerek kendimizi avutmaya çalışırız ve bu devran böyle sürüp gider.Tabii bu özellikle bu spor tesisi-inşaat işlerinin arkasından bir süre sonra başka kokular da çıkmaya başlar ve o zaman şenlik tamamlanır… Dolayısıyla Sayın Bakanım, sizin iyi niyetli ve açık yürekli çabalarınızı gönülden destekliyorum ama ne yazık ki herhangi bir sonuç alma imkanının bulunmadığını bilmenin de üzüntüsünü yaşıyorum.