![]()
Sporcuların ve halkın köprüyü koşarak hatta piknik yaparak geçtiği bir maraton daha yaklaştı. Vodafone İstanbul, eski adıyla Avrasya Maratonu önümüzdeki hafta yapılacak.İstanbul Maratonu, sporseverleri yeniden Boğaz’da buluşturuyor. Önümüzdeki pazar 36. sı koşulacak maraton öncesi hem sponsoruna hem de tecrübe edinmiş koşuculara kulak verdik. Dünyanın sayılı parkurlarından biri olan ve dört farklı kategoride her koşucunun en iyi derecesini yapma imkânını sağlayan, eski adıyla Avrasya Maratonu yeni adıyla Vodafone İstanbul Maratonu, yerli ve yabancı sporseverlerle buluşuyor. 1979’da Avrasya Maratonu olarak İstanbulluları bir araya toplayan organizasyon, 16 Kasım Pazar günü 36. defa gerçekleşecek. Kentin tarihî cazibesi hem koşmayı sevenleri hem de iki kıtanın güzelliklerini keşfetmek isteyenleri buluşturacak. Biz de dev organizasyon öncesi, koşunun sponsorluğunu yapan Vodafone Türkiye’nin İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Ender Buruk ile görüştük. 16 Kasım Pazar günü Boğaz’da başlayacak maraton öncesi, farklı parkurlarda tecrübe edinmiş yarışmacıları bir araya getirerek onların hikâyelerine de kulak verdik.İstanbul’u en büyük maratonlardan biri yapma hedefiyle bu işe girdiklerini söyleyen Ender Buruk, her geçen yıl daha geniş kitlelere ulaşacaklarını belirtiyor: “Kentlerin tanıtımına ve ekonomisine büyük katkıları olan şehir maratonları, milyonlarca seyirci, on binlerce atlet ve turisti çekiyor. Şehir ekonomisine yüz milyonlarca dolar kazandırıyor. İstanbul Maratonu’nun da İstanbul’un kentlilik ve sportmenlik bilincine, dinamizmine, küresel marka değerine katkıda bulunan özel bir etkinlik olduğuna inanıyoruz.” Ona göre, halkı spora ve sağlıklı yaşama teşvik ederken, sporu ve sporcuyu desteklemek de önemli. Bu doğrultuda, İstanbul Maratonu’nun sponsorluğu da üç yıl daha Vodafone’a ait.Bir hafta sonra koşulacak maraton için slogan çok basit: ‘#birsebebivar’. Koşmak için herkesin bir sebebi olduğuna inandıklarını söylüyor Buruk. Yarış, pek çok bireysel hikâyeye ev sahipliği yapacak. Kimileri kilo vermek, kimileri kendine verdiği sözü tutmak, kimileri bağış toplamak, kimileri kendi rekorunu kırmak, kimileri aşk acısını unutmak, kimileri toplumsal barış ve dostluk mesajı vermek, kimileri ise salt spor yapmak için koşacak.Yarışın, tarihi bölgede yapılmasının spor etkinliğinden öte bir durum olduğunu anlatıyor Buruk: “Günümüzde maratonlar, spor yapmanın yanı sıra bir amaç uğruna koşulan sosyal etkinlikler haline geliyor. Maraton koşucuları, severek yaptıkları bu sporu gönüllülük anlayışıyla birleştirerek hayır işine de dönüştürüyor ve özellikle bağış toplama ihtiyacı duyan vakıflara destek oluyor.” Slogana icabet edenlerin, Vodafone Türkiye’nin ‘vmaraton’ uygulamasıyla cep telefonlarından birçok hayır kurumuna bağışta bulunarak bir muhtacın yüzünü güldürmesi de ayrı bir güzellik.Halk koşusu ile maraton ayrılmalıMaraton, aslında köklerini Antik Yunan’dan alan bir atletizm branşı. Tüm halkın, koşucuları çok yakından ve rahatlıkla izleyebildiği, yarışın içinde olabildiği bir atmosfer sunmasıyla tarihte her zaman çok ilgi görmüş. Özellikle de şehir maratonları. Konu maraton olunca şehirle özdeşleşmesi kaçınılmaz. 42 bin 195 metrelik mesafeyi koşmak, o anı yaşamak milyonları çekmeye yetiyor. Dünyada New York, Tokyo, Boston, Londra, Berlin ve Chicago maratonları en önde koşuyor. 7 tepeli İstanbul da 7. maraton şehri olmaya hazırlanıyor. Buruk’un anlattıklarına göre; halk koşusu ile maratonu birbirinden ayırmak gerektiği anlaşılıyor. Oluşturulan fuar alanları, canlı müzik ve etkinliklerle halkın ilgisi çekiliyor. Maratona ait eşyaların çokça satılması tüm şehrin bu sinerjiye dahil edilmesini sağlıyor. New York’ta yarış ekonomisinin 340 milyon doları bulması, İstanbul maratonunun daha ne kadar büyüyebileceğinin bir işareti.Dünyada iki kıta arasında koşulan tek maraton özelliğine sahip olan İstanbul Maratonu’nun amacı; insanları bilinçlendirerek koşmaya teşvik etmek. 2012 yılında 13 bin kişi maraton koşarken, geçen sene bu rakam 20 bine ulaşmış. Gaye, bu rakamı önce 30 bine, sonra da 45 bine taşımak. Halk maratonunda ise beklenti 150 binin üstü. 42 kilometrelik maratonu koşacaklar için son uyarıyı biz yapalım. Nefesinizi iyi kullanın; çünkü Gülhane’deki yokuşu çıkmak öyle kolay değil. Maratonun başladığı noktayla bittiği noktanın eşit olması yarışçılar için küçük bir sıkıntı oluşturuyor. Herşeye rağmen İstanbul’un buram buram tarih kokan semtlerdeki cami, asırlık kilise ve eski evleri şehrin keşmekeşinden arındırılmış şekilde, bir pazar sabahında Boğaz’ı kim koşarak geçmek istemez ki...Koşmak hastalıklarıma şifa oldu52 yaşındayım, ev hanımıyım ve beş yıldır düzenli olarak koşuyorum. İki-üç sene önce çok ciddi ameliyatlar geçirdim. Psikolojik olarak da çok kötü durumdaydım. Bir gün oğlum yanıma gelerek, ‘Belgrad Ormanı’nda arkadaşların koşusu var. Gel beraber gidelim.’ dedi. Gitmek istemedim ama oğlum ikna etti. Çok güzel bir ortam vardı. Onun da etkisiyle altı kilometre yürüdüm. O zamanlar şu anki halimden 30 kilo fazlam vardı. İki yıl içinde bunu verdim. Önce, hareketsizleşen vücudumu yeniden harekete geçirmek için kısa koşular yaptım. 2 kilometre, sonra 4 kilometre… Bir gün yine oğlum ‘maratona başvurunu yaptım’ dedi. Hem de 15 kilometrelik koşuya. Tabii en başta olmaz desem de ne fayda. Neyse maratona hazırlanmaya başladım ve son beş ay içinde 15 kilo verdim. Çocuklarım bu süre içinde desteklerini hiç eksik etmedi. Koşu hastalıklarıma da çok iyi geldi. İki-üç adım atamazken şimdi rahatlıkla koşuyorum. Toplamda beş maratona katıldım. Ayrıca, ailecek 16 Kasım’da gerçekleşecek İstanbul Maratonu’nda koşacağız. Hedefim, 20 kilo daha vererek 2017 İstanbul Maratonu’nda 42 kilometre koşmak.Hedefim 42 kilometre...Özel bir şirkette danışmanlık yapıyorum. Hiçbir spor geçmişim yok. 1 buçuk sene önce, hem arkadaşlara destek olmak hem de kalabalık olması için yavaş yavaş koşmaya başladım. Ama hep hayalimde maraton koşmak vardı. Hedefim 50. yaş hediyesi olarak, İstanbul Maratonu’nda 42 kilometre koşmak. İlk defa tam maratona katılacağım. Bunun öncesinde Antalya’da gerçekleşen ‘Runtalya’ koşularında, 10 ve 21 kilometre yarışlarına katıldım. Bunun öncesinde 500 metre bile koşamazdım. Son bir sene içinde sabah akşam kesintisiz, kar kış demeden koşuyorum. Hiçbir perhiz uygulamadan 10 kilo verdim. Ailemde benimle beraber koşardı. Ancak şimdi bana yetişemiyorlar. Ayrıca dünyanın her kıtasında koştum neredeyse, Antarktika hariç.Koşu sayesinde 103 kilo verdim47 yaşındayım, özel bir şirketin finans direktörlüğünü yapıyorum. Hikâyem biraz eskiye dayanıyor. 170-180’den sonrasını hatırlamadığım bir kilolu dönemim var. O zamanlar 10 metre dâhi yürüyemiyordum. Sinemaya gidemiyordum çünkü koltuklara sığmıyordum. Abim ve kardeşimin desteğiyle 10-15 metre yürümeye başladım. Bir zaman sonra 30-40 kilo verdim. Tabii medikal destek de aldım o sıralar. 140 kiloya geldiğimde, hayatımın dönüm noktası oldu bir nevi. Çünkü Antalya’da düzenlenen yarı maratonda 10 kilometreyi yaklaşık üç saatte yürümüştüm. Artık arkadaşlarımla beraber hareket etmeye başladım ve koşularına katıldım. Geçen sene, Vodafone İstanbul Maratonu halk yürüyüşü kategorisinde 15 kilometre yürüdüm. Tabii ki maraton öncesinde çok çalıştım, sakatlanmamak ve daha iyisini yapabilmek adına. 20’yi aşkın yarışa katıldım bu zamana kadar. En son geçen ay Amsterdam’da düzenlenen yarı maratonda 21 kilometreyi 2 saat 32 dakika da koştum. Yarışların yanı sıra beş aydır profesyonel olarak çalışmalarıma devam ediyorum. Şu anda 77 kiloya düştüm. Yaklaşık olarak 103 kilo verdim. Hayatım artık yarış ve spor üzerine kurulu.Hayat arkadaşımı koşarken buldum28 yaşındayım. 10 sene tenis oynadım. Koşu aklımda yoktu hiç. Tenis hep kendi sporumdu. Amerika’da okurken bazen koşardım. 15-20 dakikayı bulurdu o da. Koşuya başlama hikâyem çok ilginç. Amerika’dan dönünce erkek arkadaşımdan ayrıldım ve kendimi boşlukta hissettim. Bundan kurtulmak için bir şeylere odaklanmam gerektiğini düşündüm. Bunu koşuyla dolduracağıma karar verdim. İlk hedefim 15 kilometreydi. Haftanın altı günü koşuya gidiyorum. Sabah saat 04.00’te kalkıyorum. Artık 25 kilometre bile koşuyorum ama farkında bile değilim. O sırada bir kişiyle tanıştım. O da koşucu. Koşa koşa bir ekip oluşturduk. Şimdi de bir yuva kurduk. Birlikte maraton koştuk. Bu sefer İstanbul Maratonu’nda beraber koşacağız. 42 kilometreye de başvurduk. 21 kilometreyi 1 saat 35 dakikada koştum. Maratonu hayata benzetiyorum. Çünkü bir yola çıkıyorsunuz ve o yolda o kadar çok şey başa geliyor ki... Mesela benim başıma şöyle bir olay geldi. Budapeşte’de maraton koşarken birinci olmaya gidiyorum. Tam o esnada tırnağımı uzun bıraktığımdan dolayı ayağım kanadı. Son bir kilometreyi yürüyerek ağlaya ağlaya bitirdim. Bence herkes hayatında bir kez maraton koşmalı. En az 20-25 maraton organizasyonuna katıldım.