Baba Zula, Türkiye’nin en özgün müzik gruplarından. Nevi şahsına münhasır tarzı ve şarkılarıyla her zaman dikkat çekiyor. Yeni albümleri 34 Oto Sanayi yarın çıkıyor, 8 Kasım’da da Bronx sahnesinde olacaklar. Grubun kurucuları Murat Ertel ve Levent Akman ile konuştuk.Yeni albümünüzün adı 34 Oto Sanayi. Neden bu ismi verdiniz albüme?Murat Ertel: En büyük gücümüz özgün ve orijinal olmamızdan geliyor. Yaptığımız müzikle coğrafi bir bağ kuruyoruz. On yılı aşkın süredir stüdyomuz oto sanayide. Artık ‘bu oto sanayiye ne olacak’ diye korkmaya başladık. Çünkü etrafımız gökdelenlerle sarıldı. Bir yandan tamirciler bir yandan sanatçılar olarak orada var olmaya çalışıyoruz. Yok olmadan tarihe not düşelim dedik. Gecekondu albümü de böyleydi. Aslında bu albümde insan odaklı değil de otomobil odaklı bir şehirleşmenin eleştirisi de var. Her şey arabalara göre planlıyor. İnsanlar kimsenin umurunda değil. Park ve ağaç yerine otopark düşünülüyor.Albümü neden Türkiye’den önce Japonya’da yayınladınız?Levent Akman: Bunu Japonlar istedi. Bize turne teklif ettiler. Biz albüm çalışmasındayız, deyince onlar da turne sırasında burada çıkarın, Japonya’da olduğunuz sürece başka bir yerde yayınlamayın dediler. Albüm çok sevildi. Birçok yerde liste başı olduk.Baba Zula yurtdışında çok popüler. Bunun sebebi nedir?Murat: 21. yüzyılda yaşıyoruz. İnsanlar geleneksel müziğe ilgili olsa da çağdaş bir yoruma daha açık. Biz Doğu kültürünün yanına batıyı da koyabildiğimiz için çeşitli coğrafyaların kültürünü alan insanlar bizi daha iyi okuyabiliyor. Onlara da dokunabiliyor müziğimiz. Pek çok insan ‘sizin müziğinizde Jimi Hendrix, Santana var’ gibi yorumlar yapıyor. Biz Âşık Veysel’den de ilham alıyoruz, Jimi Hendrix’ten de. Onlardan aldığımız ilhamlarla yeni ve orijinal şeyler üretmeye çalışıyoruz. Biz hem Anadolu coğrafyasına hem de dünyaya hitap etmeye çalışıyoruz.Yeni albüme özellikle son iki yılda yaşananlar ilham vermiş gibi...Murat: Baba Zula’nın yola çıktığı andan itibaren bir derdi var. Birçok insan bunu yeni yeni algılamaya başladı. Son iki yılda yaşananların etkileri de oldu elbette. Çünkü Türkiye’de büyük değişiklikler oldu. Buna gözlerimizi kapatamazdık.Dünyanın dertleriyle de dertleniyorsunuz.Murat: Nihayetinde bu dünyada yaşıyoruz. Bir savaş çıktığında bu herkesi ilgilendirir. Afrika’da açlıktan ölen ya da ağlayan bir çocuk herkesi ilgilendirir. Kirlenen dünya, yitirilen hayat kaynakları sadece bizi değil, herkesi ilgilendirmeli.Direniş Destanı’na Gezi olayları mı ilham verdi?Levent: Gezi’nin büyük etkisi oldu. O dönemde yaşanılanlar tam olarak algılanamadı. Gerçek destanın ne olduğu yüzyıllar sonra anlaşılacak.Türkiye’de sizi en çok neler rahatsız ediyor?Murat: Ayrımcılık ve hoşgörüsüzlük. Birçok şey insanın kendi seçimi değil. Bir insan etnik kimliği ya da inancından dolayı sorgulanmamalı. Herkesin sizin gibi olmasını bekleyemezsiniz. Ayrıştırmak yerine birleştiren şeyler bulmak gerek. Bu dünyayı birlikte paylaşıyoruz. Tek başına bu bile yeter.Levent: Bir de herkes aynı düşünmek zorunda değil. Fikirleri tartışamıyoruz bile. Bir iki cümleden sonra şucu bucu damgası yiyorsun. Ama Bir Başka Alem de diyebiliyorsunuz? Mümkün mü bu kadar kötü giden şeyin içinde başka bir alem?Murat: Her şeye rağmen karamsar olmamak gerekiyor. Evet başka bir alem mümkün. Yaşadığımız hayat çok kıymetli. Savaş endüstrisine harcanan paralar bilime, açlığın çözülmesi gibi konularına yöneltilse dünya daha güzel olur. Bütün sorun tepede toplanmış, güç sarhoşu olmuş, para hırsıyla ihtiyacından fazlasına sahip olma hırsındaki insanlardan geliyor.Batı’daki sanatçılar kadar rahat değilizŞu an birçok sanatçı kendini baskı altında hissediyor. Siz de hissetmiyor musunuz bunu?Murat: Elbette çekincelerimiz var ama biz her zaman demokratik ve sanatla mücadeleyi savunuyoruz. Taşla sopayla vandalizmle değil. Bu yollar sapılmaması gereken yollar. Dünyanın her yerinde büyük haksızlıklar var. Bütün dünyada sanatçılar bunlarla uğraşır. Pir Sultan’lar, Bob Dylan’lar…Yanlış anlaşılır korkusuyla yumuşattığınız şeyler oluyor mu?Murat: İster istemez oluyor. Fikirlerimizden vazgeçmiyoruz ama içimizden geldiği gibi söyleyemiyoruz. Bu konuda Batıdaki sanatçıların lüksüne hiçbir şekilde sahip değiliz.Müzik ya da sanat bu baskıyı kırmada nasıl bir etki gösterebilir?Levent: Haksızlıklara direnen yerlerde festivaller yapılabilir. Bu fikir nedense insanlara garip geliyor. Ancak direniş böyle de yapılabilir. Mesela bir Berkin Elvan müzik festivali yapılabilir.Biz de ticarî kaygıyla şarkı yaptıkPopüler bir şey yapalım, para kazanalım diye düşünceniz olmadı mı hiç?Murat: Dizi müziği yaptığımız zamanlarda Yavuz Turgul, Yeşilçam havasında bir pop-hit yapmamızı istedi. Bir Sana Bir Bana’yı yaptık.Bugünün müzik piyasasını nasıl değerlendiriyorsunuz?Levent: Çok fazla popüler müzik dinlemiyoruz. Türkiye’de yirmi senedir aynı türde aynı ritimlerle aynı tiplerle giden bir piyasa var. Ara sıra Hayko Cepkin, Ceza gibi hem popüler hem de farklı isimler çıkabiliyor.Sahnede yaptıklarınız da en az şarkılarınız kadar dikkat çekiyor.Murat: Sahnede yaptığımız çok katmanlı bir sanat aslında. Baba Zula sinema sanatından doğmuş bir müzik grubu. Sinema da hemen hemen bütün sanat dallarını içinde barındırıyor.
↧