‘Burası Sakin, Karşı Kıyıda Cephe Var’, Fransız Kültür Merkezi’nde açılan bir serginin adı. Çanakkale Savaşı’nın ardından Bozcaada’da dinlenmeye çekilen Fransız askerlerinin ailelerine gönderdiği kartpostallarının da ana teması aynı zamanda. Bozcaada manzaralı kartpostalların arkasında hep aynı şey yazılı: Savaş ve bir türlü gelmeyen barışa duyulan özlem...25 Haziran 1915 tarihinde Bozcaada’dan Fransa’ya bir kartpostal gönderilir. Kartpostal, Gelibolu Yarımadası’nda savaşan ve dinlenme yeri olarak Bozcaada’da konuşlanan bir Fransız askerinden gelmektedir. Asker, muhtemelen Fransa’daki ailesine gönderdiği kartpostalın arkasına şunları yazar: “Seddülbahir cephesindeki Türk askerlerinin cesetlerini çiğneyerek İstanbul’u işgale gidiyoruz.” Seddülbahir cephesinin boşaltıldığı 6 Ocak 1916 tarihinde bir başka askerin yolladığı kartın arka yüzünde ise şunlar yazar: “İdeallerimizi istediğimiz gibi gerçekleştiremedik, her şeyi Türklere teslim ettik, gidiyoruz.” 18 Mart 1915’te yapılan deniz savaşlarında, İngiliz-Fransız ortak donanması büyük bir bozgunla geri çekilmiş, Osmanlı başkentini almak üzere sadece donanmanın gücünün yetmeyeceği, kara savaşlarıyla da savaşılması gerektiği ortaya çıkmıştı. Bu süreçte Fransız askerlerinin dinlenme bölgesi olan Bozcaada, Fransa’da yüzlerce ailenin ‘bir anda hayatlarına giren’ bir yer olmuştu. Aileler Bozcaada diye bir yer olduğunu öğrenmiş, fotoğraflarını görmüştü. Kartpostallar bahaneydi. Mühim olan bu manzaranın arkasındaki kısıtlı alana çok kısa da olsa yazılan şeylerdi. Her kelimeden bir anlam çıkarılacak, noktanın virgülün konumuna göre çocuk ya da eşlerinin halet-i ruhiyerlerine dair tahminlerde bulunulacaktı.Savaşın acımasız yüzünü ortaya çıkarırken diğer yandan da askerlerin günlük yaşamlarına ışık tutan kartpostallar, Bozcaadalı Hakan Gürüney’in özel olarak biriktirdiği koleksiyondan. Fransız askerlerine ait 300’den fazla kartpostal şimdi İstanbul Fransız Kültür Merkezi, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü (IFEA) ve Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi işbirliğiyle özel bir sergiye dönüştü. Fransız Kültür Merkezi’nde açılan ‘Burası Sakin, Karşı Kıyıda Cephe Var’ başlıklı serginin öyküsünü kendisi de adalı olan ve Bozcaada’ya dair hemen her şeyi biriktiren Hakan Gürüney anlattı. Bozcaada dinlenme mekânı... Gürüney, ön yüzünde Bozcaada görüntüleri olan kartpostalları toplamaya 1998’de İstiklâl Caddesi’ndeki bir sahaf dükkânından, çerçeve içinde dört adet kartpostalı satın alarak başlamış. Koleksiyonu öncelikle görsel yanı nedeniyle topladığını söyleyen Gürüney, onbeş yıldan beri, bütçesinin yettiği ölçüde satın aldığı Bozcaada görüntülü kartpostal adedinin 500’den fazla olduğunu anlatıyor.Seçilen kartpostallardaki ortak nokta Bozcaada (Tenedos) veya Çanakkale Savaşları ile Seddülbahir Cephesi’nden söz ediyor olmaları. Kartpostallarda yazılı bilgilerden Fransızların Bozcaada’yı yaralı askerlerin tedavilerinde, nekahat dönemi dinlenmelerinde, hastane inşaatı esnasında, yiyecek, araç-gereç tedarikinde kullandıkları belli oluyor. Aynı zamanda kartpostalların ön yüzünde basılı fotoğraflardan 1910’lu yılları gösteren bu Bozcaada fotoğrafları; yok olan yel değirmenlerini, kalenin içindeki cami ve evleri, kilisenin saat kulesini, fesli Türkleri, isimleri unutulmuş kişilerin teknelerini, miskin limanı, Türk-Rum mahallelerini ayıran dere yatağını, o dönem kullanılmış damga ve pulları, adaya çıkan İngiliz ve Fransız askerlerini, kalenin yıkılmadan önceki giriş kapısı gibi detayları görülebiliyor. Kartpostalların çoğunluğunun siyah-beyaz, bir kısmının ise sonradan renklendirildiğini anlatan Gürüney, “Tamamına yakını işgal döneminde kullanılmış. Kartpostalların arkalarındaki damgalardan hangi askerî birliğin, hangi tarihlerde Bozcaada veya savaş bölgesinde olduğunu anlayabiliyoruz.” diyor. Ailelere duyulan özlem en baskın duygu Kartpostalların askerler tarafından ailelerine ve sevdiklerine gönderildiğini anlatan Gürüney, “Askerlere dair kartpostallara yansıyan en baskın duygu ailelerine duydukları özlem. Savaş sırasında bile geride bıraktıkları ailelerini düşünüp endişeleniyorlar.” diyor. Çoğu sansüre uğramış kartpostallardan yasağı delip tüm gerçeklerden açıklıkla bahseden kartpostallar da var. 1915 yılında askerlerden birinin yakınına attığı kartpostal şöyle mesela: “Siperlerin dışında bir yaşamı tekrar görebilmenin ne kadar iyi olduğunu bir bilebilseydiniz. Bozulmaya başlayan ceset kokularını teneffüs etmiyor ve özellikle de cesedinin üzerinde böceklerin vızıldadığı bir arkadaşının üzerinde uyuya kalmıyorsun...” Savaşa katılan komutan ve savaşı takip eden gazetecilerin yazdıkları kitaplar, dergi ve gazetelere verdikleri makaleler de Bozcaada Yerel Tarih Müzesi koleksiyonunda bulunuyormuş.Peki Gürüney’in bu merakından haberdar olup asker yakınlarından kartpostal gönderen birileri olmuş mu? Gürüney, “Bunun için projenin bilinir olması gerekiyor. Henüz o aşamada değil.” diyor. Çanakkale Şehitler Abidesi’nin de bulunduğu Morto Koyu’nda (Fransız askerlerinin çıktığı ilk nokta) Fransız mezarlığı bulunduğunu hatırlatan Gürüney, “Ailecek yaptığımız ziyaretlerden birinde mezarlıkta bulunan Fransız asker isimlerini not almıştım. Kartpostal yollayan askerlerden herhangi birinin ismine rastlayamadım.” diyor.Aslında kartpostallar Gürüney’in yıllarını vererek kurduğu Bozcaada Yerel Tarih Müzesi koleksiyonunun yalnızca bir kısmı. Bozcaada’yı işgal altında tutan Fransızlar, Ayazma Tepesi’nde, Habbele Ovası’nda, Habbele Tepesi’nde ve Ova mevkiinde çeşitli büyüklüklerde dört adet havaalanı kurmuş. Bozcaada’da kullandıkları uçak model ve resimleri, Bozcaada’daki havaalanlarında çekilmiş fotoğraflar ve havacılıkla ilgili malzemeler de Gürüney’in koleksiyonunda var. Seddülbahir cephesindeki savaşlara yaklaşık 75 bin kişilik bir orduyla katılan Fransa’nın Kirte ve Kerevizdere bölgesinde 13 Temmuz 1915 tarihine kadar süren savaş boyunca siperlere gömülmüş ölü, yaralı, tutsak 47 bin askerini kaybettiğini söyleyen Gürüney’in anlattıklarına göre Fransa’nın kendi ülkesinden getirdiği askerler dışında çeşitli sömürge ülke askerleri, Senegal ve Kuzey Afrika ülkelerinden Cezayir ile Fas’tan toplanmış ZUHAF askerleri savaş süresince Bozcaada’nın farklı bölgelerinde konuşlanmış. Mevcut koleksiyonda Fransız ve Osmanlı ordusuna ait sergilenen örnekler arasında bu askerlerin kullandıkları kıyafetler, madalyalar, patlamış ve patlamamış bombalar, mermiler, kılıç ve süngüler, şarapnel parçaları, dikiş malzemeleri, tütün paketleri, yara bantları, sargı bezleri, Senegal asker palası gibi materyaller de bulunuyor. Koleksiyonculuğa deniz kabuğu biriktirerek başlamış Gürüney de diğer birçok koleksiyoner gibi çocukluğundan beri ne bulursa biriktiren biri. 1961 İstanbul doğumlu Gürüney’in bilimsel ilk koleksiyonu Türkiye Deniz Kabukları üzerine. Bozcaada serüveni de deniz kabukları koleksiyonunu oluşturduğu sırada başlamış. Bulgar hududundan Suriye hududuna kadar bütün sahillerde dalış yapıp deniz kabuğu koleksiyonu oluşturan Gürüney, endemik bir tür olan ve sadece Bozcaada’da bulunan bir deniz kabuğunun peşinden ilk kez 1992 yılında Bozcaada’ya gitmiş. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde iki yıl kadar çalışırken Bozcaada ile ilgili bine yakın belge bulması, onu bambaşka bir yola sokmuş. Rumca öğrenip adalı Türk ve Rum vatandaşlarıyla röportajlar yapması ada tarihine olan merâkını iyice artırmış. Bir süre sonra adalı vatandaşlar kendisine binlerce fotoğraf ve obje armağan etmiş. Bu materyaller ve insan hikâyelerinden oluşan koleksiyonu, 4 Ağustas 2006’da Bozcaada Kaymakamı Bilal Bozdemir tarafından kendisine tahsis edilen 1876 yapımı bir Rum binasında müze haline getirilmiş. Gürüney’in koleksiyonunun kartpostallardan oluşan kısmı ise Fransız Kültür Merkezi’nde aralık ayına kadar görülebilir. Kartpostallardan... -Sevgili kuzenim, La Coudre’dan haber aldım. Kerevit tutmaya gittiğinizi ve çok eğlendiğinizi duydum. Eğlenmek için ben de sizlerle beraber olmak isterdim. Çünkü bulunduğum bu vahşi memlekette tam aksi bir (okunmuyor) Burada kimse yok, buna karşın göz alabildiğine uzanan çok güzel bir deniz var. Satırlarıma seni, teyzemi ve amcamı tüm kalbimle öperek son veriyorum. Seni seven kuzenin... (Champs’dan Yonne Matmazel Suzanne Letourneau’ya) -Tavırlarında hiçbir kibarlık emaresi yok. Tam güneyli rahatlığıyla rahatsız ediciler. Üstlerinde suçlamalardan kaçma ve parlamento nişanı göstererek gazetecilik yapma arzusunun birleşimi bir hava var. Zaten postaneye girip çıkmaktan başka bir şey de yapmadılar... (Bu mektup, bölgeyi ziyaret eden Fransız siyasetçilere dair yazılmış.)-Bölgeyi biraz görebiliyoruz. Yunanlılar. İyisi yok. Hepsi haydut ve hırsız. (Müslüman nüfusun büyük kısmı Yunanistan işgali sırasında bölgeyi terk etmişti. Adada Rumların hâkimiyeti vardı)-Türklerden buraya henüz top atışı olmadı ve olmamasını umuyoruz...
↧