2.17 boyundaki 1995 doğumlu Boşnak muhaciri Emircan Koşut, Girit’te düzenlenen Ümit Erkekler Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda İspanya’yı yenerek altın madalyayla dönen Milli Takım’ın en önemli oyuncularından, Anadolu Efes’in de pivotu. Koşut, en çok ‘Sulak alanda mı büyüdün?’ diyenlere sinir oluyor.Basketbola başlama hikâyeniz nasıl gerçekleşti?Babam ve annem eski basketçilerden. Onların basketbola başlamamda çok etkisi oldu. Bu spora 8 yaşında merhaba dedim. İlk olarak Ülkerspor’un altyapısına gitmiştim. Sonra, babam 2005 yılında Bayrampaşa Sancakspor kulübünü açtı ve buraya geldim. 6 yıl orada kaldım. 3 senedir de Anadolu Efes’te oynuyorum.Anadolu Efes ile üçüncü sezonu geride bıraktınız. Peki, daha öncesinde 2.Lig’in size ne gibi katkısı oldu?Bana saha içinde nasıl sert olmamı öğretti. Tecrübe kazandırdı. Beko Basketbol Ligi öncesi kendime güven kazandım. Yani oynayarak daha da güçlendim. Önemli olan altyapıdayken düzenli çalışmayı sürdürebilmek...Altyapılardayken, bu seviyelere çıkabileceğinizi düşünüyor muydunuz?Hedefim her zaman en yüksekti zaten. Bu kapsamda çalışmalarımı hiç aksatmadım. Bunda takım antrenörlerimin ve ailemin desteği çok büyüktü.Hem geçen sezon, hem de Avrupa Şampiyonası’ndaki performansınız hakkında neler söylemek istersiniz?Milli Takım olarak iyi oynadık. Kendi takım arkadaşlarımızın açıklarını kapatmaya gayret ettik. Komple bir takım oluştu. Şampiyonada da bunu ispatladık ve ilk kez Ümit Milli Takım ile şampiyon olduk. Kişisel performans olarak ise en iyimi vermeye çalıştım ama daha iyi olabilirdim. Bunun için, daha iyi savunma yapmam gerekiyor. Ofansta kaçırdığım boş atışlar vardı onları kaçırmamam lazım. Daha fazla ribaunt alabilirdim.Türkiye, Girit’te düzenlenen U20 (Ümit Milli) Erkekler Şampiyonası finalinde İspanya’yı yenerek tarihinde ilk kez şampiyon oldu. Siz de o kadronun önemli bir parçasıydınız. O duyguları biraz tarif edebilir misiniz?Müthiş bir gurur yaşıyor insan içinde. Hani, ‘Anlatılamaz yaşanır’ derler ya tam onun gibi. Eve geldikten sonra ‘Şampiyon olduk’ falan diyorsunuz. Ardından A Milli Takım’da da ilki biz gerçekleştiririz diyoruz inşallah. Bu motivasyon ile var gücümüzle çalışıyoruz.U18 Avrupa Şampiyonası da Türkiye’de düzenlendi ve Türkiye şampiyon oldu. Yani bu sene çifte zafer yaşadık…96 jenerasyonu için bu çok büyük bir şanstı. Onlar da bu fırsatı tepmeyerek, ülkemizde düzenlenen şampiyonada birinci oldular. Gerçekten, U18 takımı da çok iyi bir jenerasyon. Yıldız takımlarda da şampiyon olmuştu. Onlardan dört arkadaş genç takımda bizimle beraberdiler. Peşimizden geliyorlar. (Gülüyor)Basketbol kişiliğinize neler kattı?Dostluğu öğretti. Takım arkadaşlığını, birlikte hareket etmeyi, birlik beraberliği…Hidayet Türkoğlu, Semih Erden gibi basketbolcular ile aynı mahallede büyümek sana ayrı bir motivasyon kaynağı olsa gerek…Aynen öyle. Başarı anlamında onları geçmek için de uğraşacağım. (Gülüyor)Anadolu Efes’i tercih etmede özel bir sebebiniz var mı?Yok, herhangi bir sebebim yok. Sadece Anadolu Efes teklif yaptı. Biz de kabul ettik, transfer oldum.Basketbol ile eğitim bir arada gidiyor mu?İdmanlardan dolayı eğitime biraz ara verdim. Türkiye’de eğitim ile basketbol beraber gitmiyor. 10. sınıfta Anadolu Efes’e transfer olduktan sonra birini seçmek zorunda kaldım ve basketbolu seçtim. Liseyi bitirdim. Haliç Üniversitesi’ne de başladım ancak derslere katılamıyorum.İkisini götürmek bu kadar zor mu?Samimi söylüyorum çok zor. Antrenmanlar çok uzun sürüyor çünkü. Profesyonel olmak istiyorsanız seçim yapmalısınız. Ancak Fenerbahçe Ülker’den Berk Uğurlu var. O bu konuda başarılı gerçekten.Sizi neler rahatsız ediyor?Boyumun uzun olması bazen insanlarda çok şaşkınlığa sebep oluyor. Hatta aşırı tepkiler bile oluyor. ‘Oha boya bak’, ‘Sulak alanda mı büyüdün?’ gibi espriler yapıyorlar. Onlara sinir oluyorum.Boyunuzun çok uzun olmasının avantajları veya dezavantajları neler?Basketbolda birçok avantajı var. Kolay blok, ribaunt… Çok hızlı uzadım ve zayıf düşmem de dezavantajım. Normal hayatta ise kıyafet bulma zorluğu çekiyorum. Kapılardan geçerken, metroya, metrobüse binerken...Türkiye’de örnek aldığınız oyuncu var mı?Kerem Gönlüm. 37 yaşında olmasına karşın hırsı, çalışma isteği, hep oyunun içinde kalması beni etkileyen yönlerinden birkaçı. Bu sene hepimizin abisiydi.Kişisel hedefiniz neler?Bu sene Anadolu Efes’te uzun süreler alıp, kendimi daha iyi göstermek istiyorum. Yeni antrenörümüz Dusan İvkoviç bizim için iyi bir avantaj. Ondan bir şeyler öğrenip, çalışacağım.İvkoviç, gençler için büyük bir fırsat herhalde…Evet. Sırp koçlar genelde gençleri oynatır zaten. Obradoviç’in yaptığı gibi. Hak edene süre veriyorlar. Ben de formayı hak etmek için var gücümle çalışacağım.5 yıl sonra hedeflediğiniz bir yer var mı?NBA’ye seçilerek orada kalıcı olmak istiyorum. Ama öncesinde takımımla beraber burada şampiyonluklar yaşamak istiyorum.NBA’de tuttuğunuz bir takım var mı?New York Knicks. Hem de oynamak istediğim takım.Oyuncu olarak ise…Dirk Nowitzki, Kevin Garnett.Kendi jenerasyonunuzda beğendiğiniz oyuncular kimler?Şampiyonaya giden 12 oyuncunun hepsi büyük potansiyele sahipler. O yüzden ayırt ettiğim bir oyuncu yok. Ancak bir kişi söylemem gerekse Cedi Osman olur. Bu sezon kendisini çok iyi geliştirdi.Bu gelişimi neye bağlıyorsun?Bu sezon iyi süreler aldı. Artı olarak ekstra çalışmalar yaptı. Bir de verilen fırsatları iyi değerlendirdi.Çalışmak istediğiniz koç-oyuncu desek kimleri söylersiniz?Antrenör olarak İvkoviç, oyuncu olarak da Rajon Rondo diyebilirim.Türk takımlarının Avrupa’da başarısız olmasının sebepleri neler?Türkiye’de başarı olması için altyapıdan oyuncu yetişmesi lazım. Sadece yabancı ile başarının gelmesi mümkün değil. Başarılı olan ülkelere baktığın zaman; Yunanistan’da Spanoulis, Diamantidis… İspanya’da Navarro gibi takımı götüren liderler var. Türk oyuncular yabancıların yanında rol oyuncusu olarak kalıyor. Genç oyunculara şans verilirse daha iyi yerlere geleceğini düşünüyorum.Genç bir basketbolcu hayatında nelere dikkat etmeli?İlk önce çok istemeleri lazım. Bu istek olmazsa bir süre sonra bıkkınlık gelir çalışmaktan. Arada bir bizde de olabiliyor bu his. Gece hayatından uzak durmaları gerekiyor. Gerçekten, sporcuyu bitiren bir durum. Kısacası düzenli bir hayatları olması lazım başarı için.Emir Can’ın babası Zülfü Koşut, eski milli basketbolcu. Şimdilerde ise Sancakspor Basketbol Kulübü’nün başkanlığını yapıyor.Aile boyu basketbol!Saha dışındaki Emircan’dan biraz bahseder misiniz?Çift idman olduğunda geri kalan vakti dinlenmeye ayırıyorum. Tek idman veya antrenman yoksa arkadaşlarımla vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Sinemaya, bowlinge gidiyoruz. PlayStation’da oyunlar oynuyoruz. Vakit buldukça, yetiştiğim kulübe gelerek genç nesillerin çalışmalarını takip ediyorum.İlgi duyduğunuz başka spor var mı?Hiç yok. Sadece basketbol.Kaç kardeşsiniz?Üç kardeşiz.Peki, Emircan nasıl bir abi?İyi bir abi olmaya çalışıyorum. İstedikleri bir şey varsa yapmaya çalışıyorum. Bilmedikleri bir şey varsa güzel bir şekilde anlatıyorum.Anneniz, babanız da eski basketbolcuymuş…Onlar da basketbolcuydu. Babam Zülfü Koşut’un İTÜ’de, Beşiktaş’ta ve Milli Takım’da oynadığı dönemlerden fotoğrafları var. Annem ise Mersin’de oynamış.Geçtiğimiz sene taşıdığınız 41 numarasının bir anlamı var mı?Aslında 9 numarasını giyerim. Ama Semih abi giymişti. Ben de Dirk Nowitzki’nin numarasını giymek istedim.Semih Erden takımdan ayrıldı. 9 numarasını aldınız mı?Evet, ayrıldı ama numaralar daha belli olmadı. Dario Sariç giyebilir belki. Kitaplarla aranız nasıl?Her gün okumaya çalışıyorum. Favorim ise kişisel gelişim kitapları.
↧