Türkiye’deki Suriyeli mülteci krizi büyürken kamplarda aileleri için gelecek bulamayan Suriyeliler İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlere iş bulma umuduyla göç ediyor.Parklarda ve viyadük altlarında görmeye alıştığımız aileler, yeni bir kışın başlangıcında yine sokaklarda. Yol parası bile bulamayan yüz binler ise sınır şehirlerinde zaten kısıtlı olan iş imkânlarından pay kapma, evine, çadırına ekmek götürme derdine düşmüş. Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesinde 1972 yılında yapılan, 6 yıl önce de boşaltılan Akçakale Cezaevi de 90 kişilik 17 Suriyeli ailenin evi olmuş. Uzaktan bakıldığında bir harabeyi andıran cezaevinin varlığını, kader mahkûmlarının yerine bahçesinde oynayan Suriyeli küçük çocukların seslerinden fark edebiliyorsunuz. Girişte bulunan güvenlik kulübesinde bile iki aile yaşıyor. Ailelerin büyük bölümü çatışmaların devam ettiği Akçakale Sınır Kapısı’nın diğer tarafındaki IŞİD kontrolündeki Rakka’dan gelmiş. Cezaevinin içindeki dört bölümden oluşan koğuşlar, perdelerle ikiye hatta üçe bölünmüş durumda. Bir zamanlar mahkûmların volta attığı, yüksek duvarlarla çevrili, gökyüzünü tellerin arkasından gören avlu çocukların oyun alanı, banyo ise ortak kullanılan mutfak olmuş. Erkeklerin büyük bölümü, sabah ekmek bulmak, para kazanmak için çıktıkları koğuşa elleri boş gelmemenin derdinde. Kadınlar ve çocuklar ise hasta ve muhtaç. Ailelerin tek isteği, kış gelmeden Akçakale Süleymanşah Çadır Kampı’nda başlarını sokabilecek bir yer bulmak. Ama bunun çok kolay olmadığının onlar da farkında. Kader mahkûmlarının 98’de terk ettiği Akçakale Cezaevi, bu sefer evlerinden uzakta Suriyeli yeni kader mahkûmlarına ev sahipliği yapıyor.
↧