Kariyeri boyunca dillerden düşmeyen birçok şarkıya imza atan Hakan Peker, ‘Mütemadiyen’ isimli single çalışmasıyla karşımızda. İkinci baharını yaşadığını söyleyen müzisyen, yakın zamanda bir sinema filmiyle de karşımızda olacak. Peker ile müziğe dair birçok ayrıntı konuştuk.Single albüm yaparak modaya mı uydunuz, yoksa bu albüm habercisi mi?Bir albüm için yola çıkmıştık. Beş şarkımız vardı ve albüm çıkarmak istemedim. Öncelikle bir şarkıyla merhaba diyelim istedim. Beş şarkı daha biriktirip kısmetse eylül-ekim gibi bir albüm çıkarmayı hedefliyorum.Hakan Peker 90’lardan bugüne ismini taşıyabilen nadir sanatçılardan. Nasıl başardınız?14 albüm yaptım ve çok hit şarkım oldu. Her albümde iyi satış rakamlarına ulaştım. 2006’ya kadar böyle devam etti, sonra dinlenmek istedim. Diğer arkadaşlarıma göre şansım vardı. Kendime ait müzik şirketim olduğu için benden albüm bekleyecek bir prodüktörüm yoktu. Kendim karar verdim ne yapacağıma. Bazen insanlar çok yorulduklarında ve tıkandıklarında da iş yapmak zorunda kalıyor ve yanlış şeyler yapabiliyor.O halde yeterince dinlendiniz…Evet. Şimdi yeni bir enerjiyle başladım. Bundan sonra fazla ara vermeden daha fazla klip çekerek dinleyicilerle buluşmak istiyorum.Hakan Peker’in ikinci baharı başlıyor diyebilir miyiz?Kesinlikle. Üst üste projeler gelecek, üstelik sadece müzik değil. Şimdi sinema filmi projemiz var. İnşallah hayata geçireceğiz.Nasıl bir film olacak?Senarist arkadaşlarla konuşuyoruz. Romantik komedi ya da dram olabilir. Hangisi içimize sinerse onu çekeceğiz.Bugüne kadar dizi ya da film teklifi gelmiştir. Sizi neden ekranda ya da beyazperdede göremedik?Bana uygun proje gelmedi. İlk çıktığım günden itibaren film ve dizi teklifleri alıyorum. Bugüne kadar reddettiklerimin sayısı on beş-on altıyı buldu. Kısmet bu günlereymiş.Bir Efsane, Köylü Güzeli, Ateşini Yolla Bana gibi birçok hit şarkı yaptınız. Her dönemde kendinizden söz ettirmeyi başardınız...Neredeyse her albümde birçok şarkı fırtınalar kopardı. O zaman yapacağınız bir sonraki şarkı yine ezber bozmak zorunda. Ateşini Yolla Bana halen bütün stadyumlarda söyleniyor. Şarkıları seçerken çok dikkat ediyorum. Toplumun her kültür ve ekonomik seviyesine hitap edecek, herkesin seveceği şarkılar seçiyorum.Hey Corç, Köylü Güzeli şarkılarında zaman zaman dönem eleştirileri de yaptınız…Politik bir sanatçı değilim. Yaşadığım dönemle ilgili şarkılar yapmaya çalıştım. Hey Corç şarkısında Türkiye’nin ekonomik bağımlılığına değindim. Köylü Güzeli’nde şehir yaşantısına olan özentiyi ve köyden kente göçü kendimce değerlendirmeye çalıştım. İnsanlar da bunları çok sevdi.Şimdi neden böyle bir şarkı yapmıyorsunuz? Yapsanız nasıl bir şarkı olurdu bu?Bu dönemde kafam net değil, biraz karışık. Türkiye çok hızlı büyüyor. Büyürken sancıları oluyor ve bir şeyleri ıskaladığımızı düşünüyorum. Bir maden kazasında 301 madencimizi kaybettik. Hepsine Allah’tan rahmet ve tüm ülkeye başsağlığı diliyorum. Etrafımıza bakıyorum, bu kadar modern yaşam ve gelişmiş bir ülke imajımız var. Ama bazen çok farklı bir yerde lastik patlıyor. Madende yeterince denetim olmadığı için ya da özel sektörün daha ucuza bir şeyler mal etmek için yaptığı hatalar sebebiyle bir anda facia yaşıyoruz. Burada durup bir şeyleri ıskalıyoruz diye kendimizi eleştirmemiz lazım.Sanatçılar kendi cebinden şarkı yapıp klip çekiyorTelif hakları konusunda kafa yoran birisiniz. Türkiye’deki müzik sektörünün durumu nasıl sizce?Türkiye’de müzik sektörü diye bir şey kalmadı. Ben MÜYAP’ın kurucu üyesiyim. Sektörde bu işten para kazanan insanlar kalmadı ki... Sanatçılar kendi cebinden şarkı yapıp klip çekiyor. Konserlerden de bunu karşılıyor. Daha kötüsü olamaz zaten. Biz sadece buzdağının üst tarafını görüyoruz. Bu on yıldır böyle. Kendi kendimizi kandırmayalım.Ne yapılması gerekiyor peki?Telif haklarının doğru şekilde dağıtılması, müzisyenlerin hak ettiklerini alması, şeffaf olunması lazım. Kültür Bakanlığı’nın da bu işe el atması ve meslek birliklerini denetlemesi gerekiyor. Ama bu konuda yeterince uzmanı olmadığı için Kültür Bakanlığı sınıfta kalıyor. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Dünya bunu nasıl yapıyorsa biz de öyle yapmalıyız. Bu uygulanmadığı sürece Türkiye’de müziğin ilerlemesi mümkün değil.Müzik dışında normal hayatınızda neler yapıyorsunuz?Hayatın içinde olmaya gayret ediyorum. Ulaşılmaz olmak gibi bir yaşam biçimini seçmedim. Kolay ulaşılabilir oldum hep. Markette, kahvede, her yerde... Hayatı olduğu gibi yaşıyorum. Birisi benimle fotoğraf çektirmeye geldiğinde sanatçı olduğumu hatırlıyorum. Onun dışında normal bir hayatım var. Bunun bana artı ve eksileri oldu. Kolay ulaşılabilir olduğum için bazen maddi anlamda daha az kazandım. Diğer taraftan halk beni hep aileden biri olarak gördü. Benim için manevi kazanç daha önemli. Kendimi kısıtlamadan yaşıyorum. Bundan hiç şikayetçi değilim. Bunun dışında bir şey yapamazdım.Radyo ve televizyonlar sansür uyguluyorGünümüzde herkes pop müzikteki tekdüzelikten şikâyetçi. Bunu neye bağlıyorsunuz?Sanatçılar eskiden yaptığı şarkıları her mecrada özgür bir şekilde dile getiriyordu. Sonraki yıllarda işin içine radyo ve televizyoncular girdi ve müziği yönlendirmeye başladı. Şöyle şarkılar olursa çalarız, şöyle klipler olursa yayınlarız gibi kriterler ortaya çıktı. Bu durum sanatçı ve aranjörlerin özgürlüğünü kısıtladı. Size göre takım elbise dikelim tarzı gelişti. Müzikte modacılar gitti, fasonlar başladı.Bu durum böyle devam eder mi?Artık internet denen bir mecra var. Şu andan itibaren radyo ve müzik kanalı yöneticilerinin kendilerini sorgulamaları gerek. Yoksa alternatifleri çıkacaktır. Kendi zevklerine göre radyo yönetmek, CD’leri denetlemek, insanlar adına zevk tacirliği yapan otoriteler olmaktan vazgeçerlerse müzisyenler daha özgür olacak. İşte o zaman müzikte değişme ve gelişme yaşanır.Onlara sorduğumuzda da ‘halk bunu istiyor’ diyorlar…Herkes birbirinin listelesine bakıp aynı şeyi çalıyor ve bunu halkın sevdiğini düşünüyor. Radyolarda tek tip şarkılar çalıyor ve müzik dünyası on tane ismin etrafında dönmeye başladı. Radyo ve TV’ler bir aracı ve bir kamu hizmeti yapıyor. Önce sanatçıyı halkla buluşturmak zorundalar. Gelen tepkiye bakarsın, ona göre ya devam edersin ya da yayınlamazsın. Özel bir kuruluşta TRT’nin yaptığı gibi bir denetleme yapmak uygun olmaz. Şu anda Türkiye’de radyolarda sansürcülük yapılıyor. Birtakım radyo yöneticileri müzik adına ahkam kesip sansür uyguluyor. Biraz daha açık, objektif ve önyargısız olabilirler. Şarkıyı çalmadan, halka ulaşmadan o şarkının iyi ya da kötü olduğuna bir radyo yöneticisi karar verirse müzik hep böyle tek tip ve birkaç kişi üzerinden döner.
↧