Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Bana bir masal anlat, Miyazaki

$
0
0
Ejderhaların, cinlerin, perilerin başrolde olduğu hikayeler dinledik Miyazaki’den. Son filmi Rüzgar Yükseliyor’da olağan dışı kahramanlara yer vermese de; yine duru, sade ve etkileyici.Soğuk bir kış günü, sobanın yanına kurulmuş aksakallı, nur yüzlü bir dedenin dizine başını koyup masal dinlersin, çıt çıkarmadan. İçinde devasa yaratıkların, cinlerin, perilerin cirit attığı masallar… Korkarsın ama bitmesin diye dua edersin içten içe. İşte o dedelerden biri Miyazaki. Filmleri anlatılan masallar gibi.O dedeyi iyi tanımayanlar için biraz bilgi verelim: “Japonya doğumlu kendisi. 73 yaşında. İlk renkli anime filmini izledikten sonra başroldeki kadın âşık olup sabahlara kadar ağlar. O gün karar verir, çizgi roman çizeri olmaya, animasyonlar yapmaya. Üniversitede uluslararası ilişkiler ve ekonomi okuduktan sonra yaptığı ilk iş bir şirkette animatör olarak işe başlamak. Çıraklığı üzerinden atar atmaz, televizyon serileri yapar, 70’lerde dünya çocuk klasiklerinin animasyona aktırılmasına önayak olur. Anlattığı tatlı masallar kulaktan kulağa dolaşır, Japonya’dan dünyaya yayılır. Filmleri el üstünde tutulur, festivallerde ödüle boğulur. Prenses Mononoke, ülkesinde gişe rekorları kırıp Ruhların Kaçışı’yla Berlin Film Festivali’nde ödül alınca (ödüle layık görülen ilk animasyon filmi) herkesin dedesi olur.”Sıcak masallarıyla seyirciyi sarıp sarmalayan Miyazaki dedeyi daha iyi tanımak için filmlerine göz atmakta yarar var: Ruhların Kaçışı, küçük bir kız ile ailesinin minik bir kasabaya taşındıktan sonra yaşadığı sıra dışı olayları anlatıyor. Yolda önlerine çıkan bir tünelden geçip bambaşka dünyaya çıkıyorlar. Cadıların, ejderhaların, cinlerin, büyücülerin olduğu olağanüstü bir dünyaya… İnsanların hayvana dönüştüğü, vücutsuz kafaların konuştuğu, kuru kafaların dile geldiği farklı evrene… Küçük kızla beraber izleyici de bu dünyanın içinde kaybolup gider.Olağanüstü bir dünya...Bir başka masalı Prenses Monooke, ormanı koruyan doğaüstü yaratıklarla, doğanın kaynaklarını hızla ve acımasızca tüketen insanlar arasındaki mücadeleyi anlatıyor. Yine olağanüstü bir dünya, olağanüstü kahramanlar. Konuşan kurtlar, sureti olmayan maymunlar, esrarengiz orman yaratıkları ve sıra dışı başkarakterler… Etkileyici, büyüleyici.Ve daha nice masallar. Bir büyücüye karşı ailelerinin hayatını korumaya çalışan köylülerin hikâyesi, dev böceklerle dolu zehirli ormanların her yeri kapladığı dünyada, açgözlü insanların doğaya ve kendi halkını yok etmesini önlemeye çalışan bir prensin hikâyesi… Bir çocuk kadar masum, dünyanın en ağır savaşlarına kulak tıkamayacak kadar duyarlı, bir yetişkini tiryakisi yapacak kadar samimi, bir çocuğun anlayacağı kadar basit hikâyeler…Şimdilerde bir masal daha anlatıyor Miyazaki dede. Yeni gösterime giren filmi Rüzgâr Yükseliyor’da Jiro’nun yaşamını, Kanto depremini ve Japonya’nın 2. Dünya Savaşı’nı dile getiriyor. Jiro, uçmayı ve güzel uçaklar tasarlamayı hayal etmektedir. Erken yaşlardan itibaren miyop olan ve pilotluk yapması mümkün olmayan Jiro, 1927 yılında Japonya’nın önde gelen havacılık şirketlerinden birinde kendine iş bulur. Dehası kısa bir sürede fark edilir ve Jiro dünyanın en ünlü ve sayılı uçak tasarımcılarından biri olur.Miyazaki, ailesinin 4 erkek çocuğunun ikincisi. Amcası savaş uçakları üreten bir şirketin sahibi, babası yöneticisiydi. Uçak üretmeye çalışan bir gencin mücadelesi bu anlamda çok tanıdık. Ölümcül bir hastalığın pençesinde 8 yıl çırpındıktan sonra vefat eden annesiyle olan ilişkisini kahramanları üzerinden aktaran ustanın çocukluk hayalini bu yaşta dile getirmesi kuvvetle muhtemel. Shakespeare’in deyimiyle insan büyüyünce çocuklaşmıyor mu zaten. İlk günkü özlemiyle bugünkünün benzer olmasından daha masum ne olabilir.Sade, yalın, şiirsel bir filmMiyazaki’nin uçma tutkusunu, bu konudaki bilgi deneyimini Gökteki Kale, Kiki’den iyi biliyoruz ama bu sefer anlattığı hikâye bambaşka. İlk önce şunu söyleyelim, başrolde bu kez şirin bir kız yok. Hikâye mühendis bir delikanlının üzerinden ilerliyor. Kızların başka düşündüğünü, hissettiğini, bu yüzden onları merkeze aldığını röportajlarında sık sık dile getiren yönetmen, savaşa bir erkeğin gözünden bakmak istemiş anlaşılan. Köşklerin havada uçuştuğu, yaratıkların kol gezdiği, insanların domuzlaştığı fantastik bir dünyadan kaçmış nedense. Uzakdoğu’ya özgü mitolojik figür ve hikâyeleri hayal dünyasının süzgecinden geçirip anlatan Miyazaki, gerçekçi bir dönem filmi fısıldamaya niyetlenmiş. Sade, yalın, şiirsel bir film… Atilla Dorsay’a göre türüne büyük saygınlık getiren ve güzellikler ekleyen başyapıt. Sevin Okyay’ın aktardığı hikâyeleri hem dünya kadar eski hem de yepyeniymiş duygusu uyandıran usta, eski ve yepyeni bir hikâye anlatıyor.Miyazaki’nin sinemayı bırakma niyetinde olduğunu biliyoruz. Muhtemelen bu son filmi. Umudumuz, bu kararından vazgeçmesi. Ondan müjdeli haberlerken Miyazaki dedenin eski masallarına yeniden kulak versek, hoş olmaz mı?

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue