“Osmanlı’yı nasıl bilirdiniz?” sorusuna herkesin vereceği cevap farklı. Kimine göre hoşgörü ve adaletiyle üç kıtaya hükmeden bir devlet. Kimine göre ise sansürü, baskısı eksik olmayan bir idare. Peki Osmanlı’da kadınların kaymakçı dükkânına gitmesinin ve imamların nikâh kıymasının memnu olduğunu biliyor muydunuz? İşte “Aman bunun nesi yasakmış?” dedirten ilginç yasaklar…Osmanlı Devleti’nin kozmopolitliği, hoşgörüsü ve adaleti ile birlikte yasaklarını da hatırlayabiliriz: İçki, tütün, kahve yasağı ve sansür hemen herkesin aklına ilk gelen yasaklar arasında. Ama öyle yasaklar da var ki, “Bunun nesi yasakmış?” dedirtecek cinsten. Osmanlı’da meğer sakız çiğnemekten ata binmeye, kız kaçırmadan çoban ihracına kadar birçok ‘vaka’ yasak çerçevesindeymiş. Devlet-i Âl-i Osman’ın bu enteresan ve karanlıkta kalmış yasakları yazar Nermin Taylan’ın “Osmanlı’da Yasaklar” kitabıyla gün yüzüne çıkıyor.Osmanlı Devleti yasakçı bir devlet miydi?Yazar Nermin Taylan’a göre Osmanlı yasakçı bir devlet değil, tam tersine gerekli olduğu için yasaklar koymuş. Taylan, “Yasakçı olmayan bir devlet yoktur. Osmanlı Devleti’nde de toplumun düzenini bozan ve halkın sağlığını etkileyen pek çok şeyi devlet yasaklamıştır. Bunlar arasında bazen trajik, bazen de bizi güldürenyasaklar her daim olmuştur. Ancak bunların büyük bir kısmı, çoğu zaman gereklidir.” diyor.İşte bu yasaklardan bazıları:Sakız:18. yüzyılın sonlarına doğru devlet sınırları içerisinde her türlü sakız ve sakız cinsinin satışı yasaklanıyor. Hatta mecliste verilen bir karar üzerine halkın ellerinde bulunan sakızın belediyelerce alınıp imha edilmesi için çalışmalar yapılıyor.Dellak bahşiş için müşteriyi göz hapsinde tutmaya:Osmanlı’da hamama giren terler mi bilinmez ama hamamdan çıkanın terlediği kesin. Tellaklar hamamdan çıkan müşteri ücretini öderken gözünün içine bakarmış fazladan bahşiş versin diye. Bu, bazı kimseler üzerinde işe yarıyormuş. Bir dönem sonra değnekçilik gibi zoraki bir mevzuat olmuş ve durum saraya ulaşmış. 1640 yılında yayımlanan bir fermanda dönemin padişahı I. İbrahim hamam kural ve kaidelerini belirtiyor:“Hamama gusül için girenden bir akçe alına, kise için gidenden iki akçe alına, hamamcıya mürüvetten ziyade veren olursa men olunmaz. Müşteri, mürüvetten dellak ve natıra akçe verdikte hamamcı ücretini yine verir. Müşteri bilhassa fukara ve diğer garipleri misafirler mürüvetten akçe vermedikçe, dellak ve natır akçe talep etmeyeler. Dellak müşteriyi tıraş ettikde boynuna peştamal tuta ki, teri müşteri üzerine akmaya. Müşteriye riayet olunup, pak ve kuru peştamal ve silecek verile. Dellak ve natır müşteri çıktıkda bahşiş için müşteriyi göz hapsine almayalar…”Kadınlar Eyüp’te kaymakçı dükkânına gitmeye: Eyüp, Osmanlı’da manevi yönü ve tarihi kadar süt ve süt ürünleriyle de bilinirdi. Hatta kaymakçı dükkânları çok meşhurdu. Sevgililerin buluşma mekânı dendiğinde akla gelen kafe, çay bahçesi ve muhallebicinin Osmanlı’daki karşılığı bu dükkanlar idi. Eyüp Sultan’ı ziyaret etme bahanesiyle tarihî semte gelen kadınlar burada sevgilileriKadı efendiye hitaben gönderilen bir yasağa konu oldu:“Kaymakçı dükkânlarına bazı nisa taifesi kaymak yemek bahanesi ile girip, oturup namahremle cem olup, hilafi şer işleri vardır diye bildirmişsin; bu bapta ihmal caiz değildir. Kadınlar kaymakçı dükkânına gitmeyecektir. Gelen kadınların kaymakçı dükkânlarına alınmamasını dükkân sahiplerine şiddetle tembih et.”Yağlı kayık:III. Selim döneminde kadınların yağlı kayığa -dönemin Boğaz’daki yolcu kayığı- binmesi mesele haline geliyor. Çünkü kayıklar da sevgililerle buluşma mekanı. Karşıya geçmek yaklaşık bir, bir buçuk saat sürüyor. Bu gidişin dönüşü de var tabii. Durum saraya kadar gidince bir hatt-ı hümayunla kadınların yanlarında aileden bir erkek olmaksızın kadınların yalnız başlarına yağlı kayığa binmesi yasaklanıyor.Cuma günü eşeklere yük yüklemek:Tatil kavramının olmadığı zamanlarda Osmanlı topraklarında yaşayan eşekler oldukça şanslıymış. Zira haftada bir gün de olsa devletlüler eşek taifesine izin vermiş. Cuma mübarek gün olduğu için hayvanlara eziyet etmemek istemişler.Çoban ihracı:Bir dönem Osmanlı toprakları dışına şekerin, İstanbul dışına kahvenin çıkması yasaklanıyor. Benzer bir durum 1899 yılında Adana’daki susamın, 1890’da da Diyarbakır’daki zahirenin başına geliyor. 1862’de Yunanistan’a, 1874’te Halep dışına ve 1877’de Mısır dışındaki yerlere hayvan ihracı men ediliyor. Üretim ülke içindeki talebi karşılayamadığı zaman ihracata sınırlandırma getirilmesi normal de çobanlara ihraç yasağı ne oluyor. 19. yüzyılda Rumeli’den başka şehirlere çoban ihracı yasaklanıyor.Kur’an-ı Kerim’in gramofonla dinlenmesi:1914 yılında bazı salavatların, ezan ve Kur’an sûrelerinin plaklara dolumu başlıyor. Fakat kahvehane ve meyhane gibi yerlerde gelişigüzel bir şekilde dinlenebileceği için Kur’an ayetlerinin plaklara doldurulması ve gramofonla dinlenmesi yasaklanıyor.İmamların nikâh kıyması:Osmanlı’da nikâhın kadı huzurunda ya da kadının görevlendirdiği bir imam tarafından kıyılması şart. Kadı tarafından görevlendirilen imam evlenecek kişilerin nikâh akitlerini şahitler ve velileri huzurunda yapıyor ve nikâh akdi senedi veriyor. Bu belgede günümüzdeki gibi önce kadının ismi yer alıyor. Taşradaki imamların veya alâkasız kişilerin nikâh kıymasına izin verilmiyor. Bunun sebebi ise kadınların mağdur olmalarının önüne geçmek. Çünkü şehirde evli olup taşrada tekrar evlenenler oluyor. Hâlbuki şehirde kadı siciline bakıldığı zaman adamın evli olduğu anlaşılabiliyor. Taylan’a göre nikâh cüzdanını Avrupa’nın çıkardığı zannedilse de temeli Osmanlı’da bulunuyor.En katı cezalar yiyecek ve içecek konusunda:Özellikle yiyecek ve içecek konusunda hiçbir şekilde kadıların afları yok. Uymayanlar kürek ve falaka gibi cezalara çarptırılıyor. Halkın hem ucuz hem de iyi buğdaydan yapılmış ekmek yiyebilmesi için sık sık denetimler yapılıyor. Çünkü ekmek halkın ana gıda maddesi olarak görülüyor. Ayrıca et ve diğer yiyeceklerde muhtesipler esnafın narh fiyatlarına uyup uymadığını denetliyor.Nermin Taylan, her yasağın dönemine göre incelenmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Bazı yasaklar devletin sonuna kadar uygulanıyor bazıları ise değişebiliyor. Örneğin 4. Murat döneminde yasak olan kahve, 2. Abdülhamid döneminde serbest. Daha çok irade, tembihnâme, hatt-ı hümayûn, buyruldu, tezkere ve narh defterleri gibi vesikalarda karşımıza çıkan yasakların dışında sözlü yasaklar da bulunuyor. Hanedan mensuplarına uygulanan kafes ya da şimşirlik hayatı bunlar arasında.Taylan Osmanlı arşivlerinde yaklaşık üç yıl çalışarak 4 bin 500 belge taramış. Böylece Ekim Yayınları’ın yayımladığı “Osmanlı’da Yasaklar” ortaya çıkmış. Ancak araştırma hâlâ bitmemiş. Taylan, “Bunlar benim bulabildiklerim. Daha pek çok yasak vardır tabii. Bu kitap çıktıktan sonra bile iki yasak buldum. Onları bir sonraki kitabıma ekleyeceğim.” diyor.
↧