Geçtiğimiz hafta Şehzade Mustafa olayı çokça konuşuldu. Nasıl olurdu da Kanunî gibi bir cihan padişahı, asparagas bilgilendirmelerle oğluna kıyabilirdi? Bu mezkûr hadise konuşulurken Osmanlı’daki trajik sahnelerden bazılarını hatırlatalım istedik.Osmanlı İmparatorluğu, dünya tarihinde etkisi kurulduğu günden bu yana devam eden bir devlet şüphesiz. Sadece üzerinde yaşadığımız Anadolu yarımadası değil, dünyanın hemen her coğrafyasına yayılmış bir ses Osmanlı. Medeniyet mefkûresinin sanatta geldiği son nokta ise bugün hâlâ hayranlıklar bildirdiğimiz bir tefahür meselesi. Hal böyle olunca ‘şanlı ecdadımız’ vurgusu çok hoşumuza gidiyor. Bu retoriğin siyasetin malzemesi olarak kimliksizleştirilmesine hiç girmeden geçtiğimiz hafta çokça konuşulan Şehzade Mustafa olayını hatırlayalım bir kez daha.Muhteşem Süleyman’ın biricik oğlu Mustafa’nın bir ‘kumpas’ sonucu öldürülmesi, malum sahneleri seyreden hemen herkesin zihninde bu zamana kadar çok da gösterilmeyen yahut Tek Parti’nin mazi düşmanlığına karşı bir argüman olmasın diye yüksek perdeden dillendirilmeyen öteki Osmanlı imajını karşımıza çıkardı. Nasıl olurdu da Kanunî gibi bir cihan padişahı, asparagas bilgilendirmeler sonucunda oğluna kıyabilirdi? Bu sahne, tarihi zaten çok da bilmeyen TV izleyicisinde büyük travmalar oluşturdu. Şehzade Mustafa’nın Bursa Muradiye’deki kabri, türbe restorasyonda olmasına rağmen ziyaretçi akınına uğradı. Hatta Bursa’da yaşayan Hasan Köz adlı bir vatandaş, cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulundu: “Şehzade Mustafa’nın itibarının iade edilmesini ve padişah Kanuni Sultan Süleyman’ın padişahlığının geri alınmasını istiyorum. Diziden çok etkilendim.” Biz de hazır mezkûr hadise konuşulurken; yani ‘zamanlama manidarken’ Osmanlı tarihinin üzerinde gezdirilen acı sos misali, trajik sahnelerden bazılarını hatırlatalım istedik:Osman Gazi:Hikâye, imparatorluğa adını veren ‘rüyadan devlete’ metaforunun banisi Osman Gazi ile başlıyor. Kuruluş devrinin Tanpınar’ın deyişiyle aşk romanını hatırlatan havası içinde, iktidar gibi dünyevî bir kavga da mevcuttur. Hadiseyi aktaran Osmanlı resmî tarih yazıcılığının baba adamlarından Mehmed Neşrî: Osman, muhterem pederi Ertuğrul Gazi’den sonra kardeşler arasında en küçük olmasına rağmen herkesin üzerinde ittifak ettiği bir karizma olarak beyliğin başına geçer. Ancak bir problem vardır, o da amcası Dündar Bey’dir. İlk zamanlar, Osman Gazi’nin başa geçmesine sesini çıkarmayan Dündar Bey, yeğeninin kethüdası olur. Ama aralarında yönetim hususunda içten içe bir muhalefet söz konusudur. 1299’da bilhassa İnegöl’ün zaptından sonrası amcasıyla arasında fetih siyaseti açısından görüş ayrılıkları ayyuka çıkar. Dündar Bey, Bilecik tekfuruna ve Rum halkına karşı müsamahalı davranılması gerektiğini söyler, yeğeninin duyacağı şekilde. Ve muhalefet, ‘ses’lenmiş olur. Osman Gazi, beyliği yeni yeni ellerinde yontmaya başlamışken amcasının bu tavrı hiç hoşuna gitmez. Söylenen bu sözün, kendisinin savaş ve egemenlik hakkına engel olduğuna vurgu yapar. Ve Dündar Bey’i okla vurarak öldürür.Yıldırım Bayezid:1389 senesinde I. Kosova Savaşı kazanılmış, Murad-ı Evvel, cenk meydanını geziyordur. O sırada kendisine Sırp devletiyle ilgili bazı sırlar vereceğini söyleyen Miloş, padişaha yaklaşır. Ve gizlediği hançerini çıkarıp; Sultan’ın kalbine saplar. Gibbons’un dediği gibi, ‘imparatorluğun asıl kurucusu Murad Han’ oracıkta ruhunun ufkuna yürür. Kabri, hem Bursa’da hem de Kosova’da bulunuyor, bilgisini vermeden geçmeyelim. Tekrar o âna gidecek olursak, harpte, ordunun sağ cenahını sevk ve idare eden Şehzade Bayezid, devletin ikbali adına emir verir. Az önce kopan kıyametin hemen arkasından kardeşi Yakup Bey, hanedan kanı kutsal sayıldığından çadırında boğdurulur. Ordu, bu hale itiraz eder. Ve devletin tarihinde ilk kez askere cülus bahşişi dağıtılır.Yavuz Sultan Selim: II. Bayezid’in sekiz oğlu vardır: Abdullah, Şehinşah, Alemşah, Ahmed, Korkud, Selim, Mehmed ve Mahmud. Şehzade Selim, Trabzon valiliği sırasında arkasına Yeniçerilerin desteğini alır. Lakin başkentteki bürokratlar, Şehzade Ahmed’i destekliyordur. Yavuz, babası Bayezid’i tahttan indirir ve kendisini Osmanlı’nın 9. padişahı ilan eder. Ancak kardeşi Ahmed, söz konusu hükümdarlığı kabul etmez. Konya’da sultanlığını ilan eder, bir de oğlu Alaaddin’i Bursa’ya gönderir. Yavuz, derhal ilk başkente yürür. Ve iki kardeş, Yenişehir Ovası’nda karşı karşıya gelir. Esir edilen Şehzade Ahmed, Kapıcıbaşı Sinan Ağa tarafından boğdurulur.Genç Osman:Sultan II. Osman, Sultan Ahmet’in oğlu… Amcası I. Mustafa tahttan indirilir, yeni Osmanlı Devleti’nin 16. padişahı ilan edilir. 1618’de sultan olduğunda 14 yaşındadır. Ordunun gevşek tavırlarının savaş meydanlarına yansıdığı demlerdir. Yeni hükümdar, mevcut durumdan oldukça rahatsızdır.Stratejisi şudur: Anadolu, Mısır ve Suriye’den gelen askerler eliyle yeni bir ordu kurmak. Hatta Mustafa Armağan’ın tespitiyle, II. Osman, başkenti Bursa’ya taşıyıp; tabir-i caizse İstanbul’u yeniden fethetmek istiyordur. Belki de büyük dedesi Osman Gazi gibi devleti kurmak, yeniden. Dürzi lider Maanoğlu Fahreddin’in devlete başkaldırdığı haberi ulaşır şehr-i İstanbul’a. Padişah için Anadolu’ya geçme fırsatı doğmuştur. Ancak Sadrazam Dilaver Paşa ile Şeyhülislam Mehmet Esat Efendi, bu küçük isyan için Anadolu’ya gidilmemesini söylerler kendisine. Bu çabalar, bir ön almadır kuşkusuz. Sultan Osman, bu sefer de haccı bahane eder. Ve sefer için hazırlıklar başlar. Padişahın Üsküdar’da otağını kurmasından bir gün evvel, Süleymaniye’de bekleyen Yeniçeri, saraya baskın düzenler. Askerin öfkesini bastıramayan Sultan, Yeniçeri’nin dediğini yapmak zorunda kalır: Amcası I. Mustafa, ikinci kez tahta çıkarılır. Askerin elebaşıları, hınçlarını alamaz ve devrik padişahı, Yedikule Zindanları’na götürürler. Bir rivayete göre işkenceyle, bir rivayete göre boğarak öldürürler. Daha delikanlılık zamanlarında kendisini erkin azgın dişleri arasında bulan padişah, o günden sonra ‘Genç Osman’ diye anılır. Dört yıl saltanat süren padişah, öldürüldüğünde 18 yaşındadır. Zihninin kıvrımlarında yer alan Anadolu ise bu katle, isyan ederek ses verir.Deli İbrahim:Bir odada adeta hapis tutulan İbrahim Han, cellat korkusuyla yaşadığından sinir hastası olur. Ama şöyle de bir realite var: Tahta geçtiği zaman yüzölçümü olarak 20 tane Türkiye’yi idare eder, üstelik 24 yaşında. Kösem Sultan’ın başını çektiği saray entrikaları sonucu çok trajik bir biçimde tahttan alaşağı edilen Sultan İbrahim, IV. Mehmed’in cülusuna kadar bir odaya kapatılır. Kaynaklar, burada on gün kalan İbrahim’in feryatlarının saray halkını müteessir ettiğini yazar. 18 Ağustos 1648’de idam edilerek gözlerini fani dünyaya kapatır. Bu sahne, Osmanlı tarihinin kara sayfalarından biridir. Bu mahzun padişah, Ayasofya Camii’nin kapısı yanında uyuyor.
↧