Mandela’nın cenaze törenini gölgede bırakan Helle Thorning-Schmidt, Danimarka tarihinin ilk kadın başbakanı. Şimdilerde kamuoyu yoklamaları iyi sinyaller vermeyen Helle’nin kısa kayat hikâyesi...Irkçılığa karşı mücadelenin sembol ismi Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk siyasi cumhurbaşkanı Mandela’nın cenaze törenine 100 kadar ülkenin lideri katılırken, ABD’nin Kenya kökenli Başkanı Obama, kürsüye ‘Afrika topraklarının evladı’ anonsuyla çağrılıyordu. Obama, sık sık alkışlarla kesilen konuşmasında hayatını barış, demokrasi ve eşitlik ilkelerine adayan Madiba’yı dünya tarihine damga vuran Abraham Lincoln, Mahatma Gandhi ve Martin Luther King gibi liderlerle kıyaslayıp, Mandela’yı ‘20. yüzyılın sonuncu büyük özgürlük savaşçısı’ diye tanımladı ve ‘bir tarih devi’ olduğunu ifade etti. Alkışlarla çıktığı kürsüden yine akışlarla yerine oturan Obama’yı birçok devlet başkanı tebrik ediyordu. Obama’nın el sıkıştığı liderler arasında Soğuk Savaş yıllarından beri ülkesiyle düşman Küba Devlet Başkanı Raul Castro vardı. Herkes bu tokalaşmanın cenazeye damga vuran fotoğraf olacağına inanıyordu. Ancak yanılıyorduk! Haber ajansı AFP’nin fotoğrafçısı Roberto Schmidt, Obama’nın oturduğu yere 150 metre mesafeden deklanşöre basmak için hazırlandığında ‘sarışın’ bir kadının çıkardığı cep telefonuyla ABD Başkanı Obama ve İngiltere Başbakanı David Cameron’la birlikte selfie (kendi fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşmak) yaptığını görünce peş peşe bu anı fotoğrafladı. Cenaze havasından oldukça uzak bir görüntü veriyordu üçlü. Yüzlerinde gülücükler saçarken yan taraftan ‘first lady’ Michele Obama, manzarayı kızgın yüz ifadesiyle takip ediyordu. AFP, cenazeden 500 kadar fotoğraf servis ederken Obama ile Cameron arasındaki ‘sarışın’ kadının bulunduğu fotoğrafa ‘kimliği tespit edilmeyen bir görevli’ notunu düşüyordu. İki saat geçmeden İngiliz gazeteleri ‘sarışın’ kadının İşçi Partisi eski Başkanı Neil Kinnock’un gelini Danimarka Başbakanı Helle Thorning-Schmidt olduğunu deşifre etti. Üçlünün fotoğrafı kısa sürede onlarca ülkenin gazetelerinde yer buldu. David Cameron, ‘Kinnock ailesinden bir ferdin fotoğraf çektirelim ricasını kıramazdım’ derken, olayın spontane olduğunu savundu. Helle Thorning–Schmidt ise statta müzik ve dans ortamından etkilendiğini belirtip, kötü bir niyetinin olmadığını ifade etti. Danimarka’ya döndüğünde sorulan ‘fotoğrafları paylaşacak mısınız’ sorusuna Thorning–Schmidt, ‘Hayır, iyi çıkmamış’ cevabını verdi. Fotoğraf kadar konuşulan bir başka konuysa iki önemli liderin arasında Danimarka gibi küçük bir ülkenin başbakanının nasıl oturduğuydu.Parti kimliğiyle uyuşmayan portreMandela’nın cenaze törenini gölgede bırakan Helle Thorning-Schmidt, Danimarka tarihinin ilk kadın başbakanı olarak tarihe geçen biri. İşçi sınıfının temsilcisi olarak politika yürüten Sosyal Demokrat Parti’nin de ilk kadın başkanı olan Thorning-Schmidt, parti kimliğiyle uyuşmayan bir portre çizdi. İşçi sınıfına ‘zengin başkan’ olan Thorning-Schmidt, marka takıntısından dolayı ‘Gucci Helle’ olarak anılıyor. Eşi Stephen’in yurtdışında yaşıyor gözükmesine rağmen yılda altı aydan fazla Danimarka’da yaşadığının ortaya çıkmasıyla başı epeyce ağrımıştı. Parti olarak ‘özel okullara karşı’ olmalarına karşılık, çocuklarını özel okula göndermesi günlerce konuşulmuştu. İşte kısa hayat hikâyesinden bir kesit. Helle’nin annesi Grete, Aarhus Üniversitesi’nde tıp, babası Holger ekonomi okurken İtalyanca kursunda tanıştıklarında takvim yaprakları 1957’yi gösteriyordu. Evlilik kararı alan Grete ve Holger, Sönderborg şehrine taşındı. Holger ülkenin önde gelen firmalarından Danfoss’ta işe başlarken, Grete tıp eğitimini bitiremeden üniversiteden ayrılıyordu. Sönderborg, Norveç ve İsveç’te kalan Grete–Holger çifti, Hvidovre’ye taşındıkları tarihten kısa bir süre sonra 1966’da ailenin en küçük çocuğu Helle doğdu. Gelir seviyesi oldukça yüksek olan aile 1968’de göçmenlerin yeni yeni yerleşmeye başladığı İshöj’a taşındı. Anne-baba çalıştığı için çocuklarına fazla vakit ayıramazken, çift 1976’da boşandı. Helle; abla, abi ve annesiyle yaşamaya başladı. Hayalindeki meslek ise profesyonel dansçı olmaktı.Listenin sonlarındayken Avrupa Parlamentosu’na girdi!Liseyi 10,7 not ortalamasıyla bitirerek istediği üniversitenin, istediği bölümüne kayıt yaptırma hakkını elde eden Helle’nin tercihi Kopenhag Üniversitesi Siyasal Bilgiler oldu. 1993’te hayatının seyrini Brüksel’e Avrupa Koleji’nde okumaya gitmek istemesi değiştirdi. Burada İngiltere İşçi Partisi’nin başkanlığını yapan Neil Kinnock’un oğlu Stephen ile sınıf arkadaşı olan Helle, 1996’da hayatını birleştiren karara ilk adımı atmış oldu. Stephen’in de etkisiyle sosyal demokrat çevrede yer bulan Helle, 1993’te Sosyal Demokrat Parti’ye üye oldu. 1997’de işçi konfederasyonu örgütü LO’da işe başladı, 1999’da Avrupa Parlamentosu adaylığı teklifi geldi. Eşi Stephen o günleri, “Benim için sürpriz olmadı” diye anlatırken, Helle belki de gelen teklifle hayatının seyrinin değiştiğinin farkında değildi. Listenin ancak sonlarında yer bulan Helle’nin seçilmesine kimse ihtimal vermiyordu. Avrupa Komisyonu’nda komiser olarak görev yapan Bjerregaard, Helle’nin kampanyasında destek olunca ‘isimsiz aday’ Helle, 3. sıradan Avrupa Parlamentosu’na seçilmeyi başardı. 2004’te iç siyasete dönme kararı alan Thorning-Schmidt 2005’teki seçimlerde milletvekili seçilmeyi başardı. Seçimden partisinin mağlup çıkmasıyla parti başkanı Lykketoft iki gün sonra istifa etti. Sosyal Demokratların ‘akıl hocaları’ değişen Danimarka şartlarında klasik bir başkan yerine herkese hitap edecek bir isim olarak düşündükleri Helle Thorning-Schmidt’e partiyi teslim etti. ‘Güzel sarışın’ Helle Thorning-Schmidt, parti tarihinin ilk başkanı olurken, hedefinin 2001’den bu yana ülkeyi yöneten Liberal Parti Başkanı Anders Fogh Rasmussen’in başbakanlığına son vermek olduğunu açıklıyordu. 2007’de yapılan seçimlerde Sosyal Demokratlar 100 yılın en düşük oyunu almasına karşılık, partiyi ayağa kaldıracak isim sıkıntısından dolayı Helle ile devam etme durumunda kaldı. 2009 yerel seçimleri de benzer sonuçla çıkarken, talih Helle’nin yüzüne Eylül 2011’deki genel seçimlerde güldü. Sol blok partileri Sosyalist Halk Parti, Radikal Parti ve Birlik Listesi’nin oylarıyla sağ bloğu sadece 8 bin 400 oy farkıyla geçip, ülkenin ilk kadın başbakanı oldu. Koltuğuna oturmanın bedeli oldukça ağırdı. Seçim öncesi verdiği vaatler tek tek önüne getirildi. Sözlerini tutmaması seçmen nezdinde kredi kaybı yaşattı. Zor zamanda risk alıp lider olduğunu gösteremedi. Kamuoyu yoklamaları hiç de iyi sinyaller vermiyor. Olası bir seçimde Helle, koltuğu kaybedecek gibi gözüküyor. Yılbaşından sonra başbakanlığı bırakıp Avrupa Komisyonu başkanı olacağı söylentileri yüksek sesle meclis koridorlarında dile getiriliyor. Obama ve Cameron ile çektirdiği fotoğrafın da bir PR çalışması olduğu yorumu yapılıyor.
↧