Futbolun insan hayatı üzerindeki yeri her zaman farklıdır. Bir spor dalında öte bir tutkudur aslında yeşil zemin üzerindeki o mücadele.Dünya üzerinde milyonlarca futbol severi peşinden koşturan futbol takımları, her maç öncesi fanatik taraftarlarıyla bütünleşir ve her hafta beraber yaşanır sevinç ya da hüzünler. Fanatik taraftarlar, o kadar bütünleşir ki takımlarıyla, adeta onlarla yer, onlarla içerler. Hayatlarına onların aldıkları neticelere göre yön verirken hiç farkında olmadan da sağlıklarıyla oynarlar. Örneğin, sürekli kaybeden bir takımın taraftarları zinde ve fit bir hal alırken, tam tersi durumda yani sürekli olarak kaybeden bir taraftar grubu gittikçe kilo alarak hastalanır. Fransa'da yapılan bir araştırma, taraftar gruplarının kilolu olup olmamalarının, tuttukları takımın başarısına endeksli olduğunu ortaya koydu. Profesör Pierre Chandon'ın Fransa ve Amerika'da iki yıl boyunca yeme alışkanlığı üzerine yaptığı bir araştırma, uzun süre mağlubiyet yaşayan bir takımın taraftarlarının genelde yağlı ve kalorili yiyecekleri tercih ettiklerini ve bundan dolayı da kilo alma ve hastalıklara yakalanma oranlarının yüksek olduğunu ortaya koydu. Profesör Chandon, galibiyeti doya doya yaşayan takım taraftarlarının ise sağlıklı beslenmeden vazgeçmediklerini, dolayısıyla daha zinde ve sağlıklı olduklarını belirtti. Profesörün bu önemli araştırmasından yola çıkarak, Fransa'da Paris Saint Germain, Almanya'da Bayern Münih ve Borussia Dortmund, İspanya'da Barcelona ile Real Madrid taraftarları, sürekli kazanma alışkanlığı içerisinde olduklarından sağlıklı olurken, ligin dibine demir atmış galibiyete hasret takım taraftarlarının kilo ile problemleri var. Türkiye'de ise sürekli kaybetmeyen ve genelde kazanan üç büyük takım taraftarının gayet sağlıklı olduğunu söylememiz mümkün. Ama gerçekten öyle mi, yoksa Türkiye bir istisna mı? Bu sorunun cevabı ise maalesef bizde yok.
↧