Bundan 30 yıl önce, henüz 17 yaşındayken özgürlüğüne kavuşmak için volta atıp hayaller kuran Hasan Hüseyin Kömürcüoğlu, şimdi aynı cezaevindeki kültür merkezinin müdürü.Denizli’nin Buldan ilçesindeki eski kapalı cezaevi binası ve hükümet konağı, belediye tarafından restore edilerek el sanatları ve kültür merkezine dönüştürüldü. Cezaevinin Belediye El Sanatları Kültür Merkezi (BELKÜM) haline getirilmesinin ardından binaya tahta ve metal dokuma tezgâhları, çözgü makineleri konuldu. İpek, havlu, şal ve Buldan bezinin üretimi meraklılarına yerinde gösteriliyor.BELKÜM’ün yöneticiliğini ise bir zamanlar bu cezaevinde hükümlü olarak yatan Hasan Hüseyin Kömürcüoğlu yapıyor. Eski dokuma ustası olan ‘Racon Hasan’ lakaplı Kömürcüoğlu, 30 yıl önce 17 yaşındayken volta attığı, özgürlüğüne kavuşmak için hayaller kurduğu cezaevinde Buldan dokuma kültürünü tanıtıyor.Eski ‘devrimci’ BELKÜM Müdürü Hasan Hüseyin Kömürcüoğlu, tezgâh montajı için geldiği gün yöneticilik için teklif aldığını anlatıyor. 12 Eylül askerî darbesinin ardından tutuklu kaldığı cezaevinde görev yapacağının aklının ucundan dahi geçmediğini söyleyerek, “Daha önce özgürlüğüm elimde değildi. Şimdi istediğimiz zaman gelip gidebiliyoruz. İnsan yaşadığı şeyleri, bilhassa cezaevi ortamını kesinlikle unutamıyor. Cezaevi dostlukları ve arkadaşlıkları da...” diyor.TezgÂh montajı yapmaya geldi, müdür oldu12 Eylül’de cezaevine giren Kömürcüoğlu: “Cezaevine düşmeseydim okuyabilirdim. Daha değişik bir yerlerde görev yapabilirdim ama şu anki görevimden de memnunum. Burayı restore ettikten sonra dokuma tezgâhını montaj için gelmiştim. AK Parti Buldan Belediye Başkanı Mustafa Fahri Şevik, kültür merkezinin müdürü olarak görev verdi.” diyor. 80’lerde duvarlara slogan yazan, bildiri dağıtan, sağ sol çatışmaları gibi olaylarda bulunan Kömürcüoğlu, son ceza aldığı olayın bildiri dağıtmak ve duvarlara yazı yazmak olduğunu ve bunu içine sindiremediğini söylüyor.Hapse girince sevdiği kızı da kaybettiKömürcüoğlu’nun, cezaevinde gönül yarası da olduğu için çalıştığı işyerinin başka bir önemi daha bulunuyor. Cezaevine girmeden önce bir sevdiği olduğunu anlatıyor hüzünlenerek: “Birbirimizi seviyorduk. Hiç unutmuyorum, cezaevine giriş tarihim 27 Ekim 1980’dir, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı günü buluşup görüşecektik ama nasip olmadı. Cezaevine girdikten sonraki dönemlerde birkaç kez kendisinden haber aldım. Çıktıktan sonra izini dahi bulamıyorum, yollarımız ayrıldı.”
↧