Hacı Hasdemir benim Zaman Gazetesi’ndeki uyum sürecini çok çabuk geçirmemi sağlayan kardeşimdi. Galatasaray’ı birlikte izliyorduk. Daha doğrusu o Sarı Kırmızılı renklerin ardından haber için koşuyor, ben de oturduğum yerden ona katılıyormuş gibi yapıyordum. Eh, yazar-muhabir ilişkisi biraz böyle bir şeydir. Zamanında biz de muhabirliğin çilesini çektik, şimdi sıra ondaydı. Ancak o muhabirlikten çıkıp başka konumlarda mesleğin keyfini sürme imkanı bulamadı, çile aşamasında bu dünyadan ayrıldı…Gazetecilik sadece haberin altında ya da üstünde imzanızın olması ya da o ürünü oraya getirebilme işi değildir. Bunun yanında uğraşmanız gereken dünya kadar idari konu da vardır. İşte bunlarda Hacı benim elim-ayağım durumundaydı. Hayri Beşer kardeşim onunla ilgili harika yazısında belirtmiş, Hacı Hasdemir öteki niteliklerinin yanında tam bir çözüm adamıydı. Her türlü sorun ve sıkıntı karşısında “Sen rahat ol ağabey, ben hallederim” der ve bunu da yapardı.Birlikte bir yığın deplasmana gittik, değişik sportif organizasyonları izledik. Bir ara Milli Takım’ın da peşinden birlikte gittik. Kabul etmek gerekir ki önceki dönemlerde Zaman Gazetesi’ni çeşitli şekillerde ‘dışlama’ eğilimi çok belirgindi. Yani ne ana akım medya içinde görülür ne de başka türlü sağlıklı bir değerlendirme içinde yer bulabilirdi. ‘Dinci gazete’ diye damgalamak sanki herkesin hayatını kolaylaştırırdı!Hacı Hasdemir, bu sağlıksız bakışın kırılması yolunda kendi çizgisinde ciddi adımlar atabilmiş bir gazeteciydi. İster ana akım ister baba cereyan bütün gazeteciler, daha doğrusu Galatasaray muhabirleri onun yakın arkadaşıydı. Sadece onlarla değil, haber kaynaklarıyla da çok iyi ilişkileri vardı. Zaman’ın genel tavrını tam olarak benimsemiş bir gazetecilik anlayışına sahipti. Herhangi bir sansasyon peşinde koşmaz, magazinel yaklaşımlara pek yüz vermez, işinin gereği neyse onun peşinde koşardı. Bunlar da onu güvenilir bir gazeteci yapan özelliklerden bazılarıydı.Sadece muhabir değilİşini sadece gazetecilikle sınırlandırmadı, son derece önemli kitaplara imzasını attı. 2002 Dünya Kupası başarısının ardından bir yığın kitap yazılmış olması gerekirdi, çünkü bu Türk futbol tarihinin en büyük olaylarından biri hatta birincisiydi. Behram Kılıç’la birlikte yazdıkları Yıldızların Dünyası yoğun emek ürünü önemli bir çalışmaydı.Dönem dönem çok sözü edilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın futbolculuk yaşantısıyla ilgili olarak çoğumuz sadece konuşmuştuk. Özellikle dönemin yakın tanığı olan bazı gazetecilerden sıkı bir makale bile çıkmazken Hacı Hasdemir ‘Aman Babam Görmesin’ adıyla bunu kitaplaştırdı. Bunun ne kadar çileli bir iş olduğunu ancak yapmış-yaşamış olanlar bilir. Bir fotoğrafı bulabilmek, Erdoğan’ın bir arkadaşıyla konuşabilmek için çektiklerini unutmadım.Elbette ki bilgi ve belge toplama aşamalarında sürekli görüşüyorduk. Yazım aşamasında da sözü edilmeğe değer bir katkım olduğu için şimdi seviniyorum. Ancak bu kadar ilginç bir kitabın 100 binler satması ve onu da hakettiği refaha kavuşturması gerekirdi. Gelgelelim, bu memleketin asla iyileştirilemeyecek hastalıklarından biri olan ‘kitapsızlık’ burada da karşımıza çıktı. Kitabın satışı asla mütevazı olmanın da çok aşağısındaki çizgiyi aşamadı.Yine de şevki kırılmadı, bir yandan Galatasaray’ı izlemenin yoğun koşuşturması içindeyken öte yandan da peşpeşe kitapları çıkıyordu.Hacı Hasdemir’in çok emek verip de yazdığı ama yayınlayamadığı bir kitap var. Evet, Hakan Şükür’le ilgili mükemmel kitabı birkaç yıl önce yazdı. Onun futbolu bıraktığı dönemde bir armağan olsun istiyordu. İçtenlikle söyleyeyim, Hakan Şükür’le ilgili böyle bir kitabı yazmış olmayı isterdim, Hacı’yı kıskandım. Kral’la ilgili pek çok gizli olayı bildiğimi sanıyordum, Hacı’nın kitabını okuyunca hiçbir şey bilmediğimi gördüm.Gelgelelim Hakan Şükür kardeşimiz de başka türlü birtakım düşünceler içindeydi. Hatta bu noktada birtakım girişimler de sözkonusu olmuş, bazı maddi kayıplara uğranmıştı. İşin o yanı bizi ilgilendirmiyor ama Hakan Şükür izin vermediği için Hacı Hasdemir bu kitabı yayınlayamamıştı. Bunun için ne kadar üzüldüğünü anlatmaya çalışmak boşuna yorgunluk olur.Hakan Şükür hastalığı sırasında Hacı kardeşimize en yakın ilgiyi gösteren kişilerden biri. Bunun için ona teşekkür borçluyuz. Ancak şimdi bir adım daha atması gerekiyor. Kitabı kaybettim sanıyordum ama bilgisayar konusunda dahi sayılabilecek bir arkadaşım bir yerlerden bulup çıkardı. Zaten üzerinde biraz çalışmışlığım vardı. Fazla bir eksiğinin bulunmadığını gördüm. Hakan Şükür’ün futbolu bıraktığı günlere kadar getirilmiş bir kitap bu. Bugüne kadar da onunla ilgili olarak yapılmış en nitelikli çalışma. Böyle bir eserin ortaya çıkması konusunda Hakan Şükür’ün bugün farklı düşüneceği ve gerekli izni vereceğine inanıyorum. Bu, aynı zamanda o konuda bir çağrıdır.İnsanların özellikle sporla ilgili kitaplara kulak asmadığı bir ülkede yaşıyor olmak insanı yoruyor, ama Hacı Hasdemir bu alandaki çabasıyla ortaya çıkardığı 4 kitap nedeniyle uzun yıllar unutulmayacaktır. O kitapların sayfalarını çeviren birileri oldukça o yaşayacak. Zaten böyle işlerin en büyük tesellisi de bu değil mi? Mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın.
↧