Gönüllü dernekler, çalışan çocukları sokaktan çekmek için var gücüyle uğraş veriyor. Yıllar süren çabalardan sonra kurtarılan çocuk sayısı yüzlere bile ulaşamadı. ‘Her insan bir dünya’ diye düşünüldüğünde bunun değeri paha biçilemez oluyor.“Hayat tıpkı renkler gibi karışık olmasına rağmen içinde bizi bekleyen mutluluklar, sürprizler ve başarılar vardır. Fakat bu mutluluklara ve başarılara ulaşmaya çalışmak istediğimizde önümüze bazı sorunlar çıkabilir. Bu sorunlar karşısında elimizi kolumuzu bağlayıp oturmamalıyız. Bütün yolları tek tek denemeliyiz, biri olmazsa öbürü...”Bu satırlar yedi yaşından beri mendil satan bir çocuğun kaleminden çıkmış. Etrafını rengârenk boyadığı mektubunda hayatın sürprizlerle dolu olduğunu anlatıyor. Ahmet, her sabah kâğıt mendille dolu poşetini alıp sokağa çıkar, bütün mendilleri bitmeden eve dönmezdi. Yine elindeki mendilleri bitirmeye çalıştığı bir gün yanına gelen birinin, “Çalışmayı bırakıp okula devam etmek istemez misin?” sorusu Ahmet’in tabiriyle hayatın rengârenk sürprizlerinden biridir. Sokakta Çalışan Çocuklara Yardım Derneği gönüllüsü, dokuz yaşındaki Ahmet’i alır ve derneklerine götürür. Derslerine yeniden adapte olması için program çıkarılır. Aile ile konuşulur, Ahmet’i çalıştırmamaya ikna edilir. İki yıl sonra sınıfının en başarılı öğrencilerinden biridir artık. Böylece bir çocuğun daha geleceğe ümitle bakabilmesine vesile olunmuştur…Birleşmiş Milletler Çocuk FonuUNICEF’in 2012 yılı Eylül ayında yayımladığı son rapora göre, Türkiye’de 6-17 arasında yaklaşık bir milyon çalışan çocuk var. Bu çocukların yüzde 47,7’si kentlerde çalışıyor. Su, mendil, simit satanlar, kırmızı ışıkta duran arabanın önüne atlayıverip camını silmeye çalışanlar, kaldırım kenarında önünde tartı ile sessizce bekleyen çocuklar ise bu istatistikleri oluşturan aktörler. Yine UNICEF’in raporuna göre çalışan çocukların yüzde 31,5’i bir okula devam ederken, yüzde 68,5’i öğrenimine devam edemiyor. Sosyal hizmet uzmanları, bu çocuklar için çalışan yerine çalıştırılan tabirini kullanmayı tercih ediyor. Çünkü hiçbir çocuk kendi iradesiyle böyle bir hayatı tercih etmez.Sokakta çalıştırılan çocuk sayısının her geçen yıl arttığı Türkiye’de sorunla ilgili yasalar var. Ancak uygulamaya sıra gelince karşımızda muhatap bulmak zor. Zira sokakta çalıştırılan çocukların akıbeti ile ilgili bilgi almak istediğimizde en sağlıklı malumat gönüllü kuruluşlardan geliyor. Valiliklerin ‘sokak çocukları’ genelinde yürüttüğü bazı projeler var ama etki alanları çok sınırlı.İlgili kurumlara sorduğumuzda Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü’ne bağlı Çocuk ve Gençlik Merkezleri Sokakta Çalışan/Yaşayan Çocuklar Yönergesi’ndeki detaylı yönlendirmeler gösteriliyor. Ancak görüştüğümüz sosyal hizmet uzmanları uygulamada birçok aksaklık olduğunu söylüyor. Oysa sokakta çalıştırılan çocukların giderek arttığını fark eden hükümet, 2005 yılında bir genelge yayımlamıştı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda Başbakan Tayyip Erdoğan imzası ile yayımlanan genelgede, “Sorunun aciliyeti ve ulaştığı boyutlar nedeniyle ilk etapta, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından geliştirilen Sokakta Yaşayan ve/veya Çalıştırılan Çocuklara Yönelik Hizmet Modeli’nin hayata geçirilmesi kararlaştırılmıştır.” denilerek projelerin acilen başlatılması istenmişti.Sokakta Çalışan Çocuklara Yardım Derneği’nin 2003 yılından beri başkanlığını yapan Esin Sevgin Adıyaman Çocuk ve Gençlik Merkezi gibi resmi kuruluşların sokakta çalışan çocukların hayata kazandırılmasında büyük etkisi olduğunu söylüyor. İstanbul’daki merkez ise iki yıl önce çeşitli sebeplerle kapatılmış.Asıl işi devlet memurluğu olan Esin Sevgin ve arkadaşları yıllar süren çalışmaları sonucunda tam 30 çocuğun sokaktan kopmasına vesile olmuş. Çocuk ve Gençlik Merkezi’nde gönüllü olarak başladığı 1999 yılından 2010’a kadar hiç fire vermeden her hafta sonunu çocuklarla geçirmiş. On yıl boyunca birlikte olduğu çocuklar büyümüş. Kimi üniversiteye yerleşmiş, kimi düzenli bir çalışma hayatına başlamış. Adıyaman’a göre Türkiye’de Avrupa Birliği Projesi yazma konusundaki başarısızlığımız imkânlara ulaşımımızı engelliyor. Zira sosyal sorunların üstesinden gelebilecek projelere ayrılan milyonlarca liralık fon var. Ama Türkiye’de bu hibeleri almaya hak kazanacak kriterleri sağlayan projeler yetersiz kalıyor. Gönüllüler de olmasa...Henüz çocuk olamadan eve ekmek getiren konumuna geçen çocuklar için çalışan gönüllü kuruluşlardan biri de Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı. Çocuklar Sokakta Solmasın (ÇSS) projesi ile 1998’den beri adeta bir gönüllü seferberliği yürüten vakıf için bu alanda İstanbul’daki en etkili kuruluş denilebilir. Projenin amacı sokakta çalışan çocuğun, sokakta yaşayan çocuk statüsüne geçmesini önlemek. Vakıf, derslerinden yeme içmesine ve oyun ortamına kadar bütün ihtiyaçlarını gideriyor. ÇSS Proje Yönetmeni Sosyolog Bihter Kabakulak, çocuğu tek başına sokaktan çekmenin mümkün olmadığını hatırlatarak, aynı zamanda ailelerle de ilgilenildiğini söylüyor. Ebeveynlere iş bulma ya da çeşitli temel ihtiyaçların karşılanması gibi çalışmalarla çocuğun çalışma mecburiyeti ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Piknikler, gezi programları, hafta içi etütleri, yaz okulu derken Hayat Vakfı sokaktan çekip alınan çocuk için tam bir yaşam alanı haline dönüşüyor.Yıllarca sokakta mendil sattı, şimdi muhasebeciSokakta çalışırken vakıfla tanışan onlarca çocuk ise şu an üniversite öğrencisi. Bunlardan biri de İ. ailesinin en büyük çocukları. Erzurum’dan 1995’te İstanbul’a göç eden ailede babanın düzenli bir işi yok. Vakıfla tanıştıklarında henüz 11 yaşında olan Selim ise iki kardeşi ile birlikte sokakta mendil satarak ailenin geçimini sağlamaya çalışıyordu. İlk başlarda okul saatleri dışında çalıştığını ancak zamanla okuldan koptuğunu ve neredeyse tüm gününü sokakta mendil satarak geçirdiğini anlatan Selim için o dönemde ilkokulu bitirebilmek bile düşük bir ihtimaldi. Ancak vakıfla tanıştıktan sonra Selim, okul hayatına geri döner ve çevre mühendisliğini kazanır. Şimdi o da vakfa gelen miniklerin derslerine yardımcı olmak için canla başla çalışıyor. Selim gibi mendil satan diğer iki kardeşinin biri hemşirelik okuyor. Diğeri ise muhasebe yüksek okulu mezunu. Vakıfla bağlantılı bir kurumda çalışan D., evin tek düzenli gelir kaynağı durumunda.
↧