Tarih Vakfı “Geçmişten Günümüze Azınlık Okulları: Sorunlar ve Çözümler Projesi” adlı raporunu yayınladı. Yrd. Doç. Dr. Selçuk Akşin Somel ve Nurcan Kaya tarafından yapılan çalışma, Türkiye’deki azınlık okullarının tarihsel gelişimi ve günümüz sorunlarına derinlikli bir bakış yöneltiyor.Gökçeada’da açılan Rum İlköğretim Okulu, dört öğrencisi ve bir müdürü ile eğitim hayatına başladı. Yıllar sonra atılan bu olumlu adım, Ege’nin her iki yakasında heyecanla karşılandı. Fakat yeni açılan okul tarihten gelen ağır acıları yüklenmiş gibi. Öyle ki dört öğrenci ile eğitime başlayan Zeytinli ilköğretim okulu, Türkiye’deki tüm azınlık okullarında yaşanan sorunlara özet teşkil ediyor. Tarih Vakfı geçen hafta, Nurcan Kaya ve Yrd. Doç. Dr. Selçuk Akşin Somel öncülüğünde yapılan ‘Geçmişten Günümüze Azınlık Okulları: Sorunlar ve Çözümler Projesi’ni basınla paylaştı. Toplantıda, aralarından Yeşilköy Ermeni İlköğretim Okulu Müdürü Garo Paylan ve gazeteci Mihail Vasiliadis’in de bulunduğu bir heyet, azınlık okullarının tarihsel gelişimi ve sorunlarını masaya yatırdı. Son günlerde sıkça gündeme gelen anadilde eğitim sorunu girizgahında, ülkeler arası siyasi çekişmeye kurban giden azınlık okulları problemlerine çözüm arandı.100 yıl önce Amasya’daki işitme engelliler okulu. Öğretmen, deneysel okulda, elinde ayna tutan öğrencilerine konuşmayı öğretiyor.Osmanlı, onlara ehl-i zimmet demiştiYüzyıllardır dostluk bağlarını sıkı sıkıya tutmuş halkların beraberce yaşadığı Anadolu, maalesef günümüzde aynı görüntüyü vermekten uzak. 19. yüzyılda yükselen milliyetçilik akımlarıyla kaçınılmaz bir hal alan toplumsal kutuplaşmadan, en fazla zarar gören gayrimüslim okulları olmuş. Osmanlı’da şeriat hükümleri icabı, ana unsur Müslümanların koruduğu ve ‘ehl-i zimmet’ dediği halklar, bugünkü yapının tersine eğitimlerini bağımsızca sürdürmüştü. Ruhani liderlerin öncülüğünde bulunan kurumlar, başta dini hizmet verebilecek öğretmenler yetiştirirdi. Son döneminde artan gerginlikler neticesinde, bir nevi hedef haline gelen okulların sayısı yıllar geçtikçe azaldı. Tarih Vakfı’nca hazırlanan rapor bu konuya yönelik, 19. yüzyıl sonlarından günümüze önemli istatistikler sunuyor. 1984 yılı verilerine göre Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde 6437 gayrimüslim okulu varmış. Raporda, bu okulların sadece İstanbul’da 302 şubesinin olduğu ve eğitimin serbestçe sürdürebildiği belirtiliyor. Bu döneme ait ilginç bir detay ise Musevi, Ermeni ve Rum gayrimüslim okullarının yanı sıra Bulgar, Keldani, Süryani ve Marunilere ait okulların da bulunması. Bugün bu sayıya göz atıldığı vakit hayli vahim rakamlarla karşılaşıyoruz. Bir asır evvel ülkenin her köşesinde bulunan gayrimüslim okullardan bugüne, biri Cumhuriyet döneminde açılmak kaydıyla, 22 tane kalmış.Öğrenci azlığı nedeniyle sadece İstanbul’da eğitimine devam edebilen okulların 16’sı Ermenilere, beşi Rumlara ve biri de Musevilere ait.Sorunun tarihi kökenine ve Osmanlı dönemi bölümüne yoğunlaşan Selçuk Akşin Somel, toplantıda ekalliyet (azınlık) kavramının ortaya çıkma hikâyesine açıklık getirdi. Buna göre, II. Meşrutiyet’le birlikte yönetimi eline alan İttihat ve Terakki, toplumsal mühendislik politikaları ile gayrimüslim tebayı, çeşitli dayatmalarla göçe zorlarken ve Lozan Anlaşması’nda azınlıklar başlığı olarak ele alınana kadarki sürece başaktörlük etti. Lozan Anlaşması kapsamında, bu kitlenin eğitim hakkını özerk biçimde sürdürmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi bütçesinden okullara kaynak aktarması gerekiyordu. Fakat sayıları nispeten azalmış gayrimüslim okulları, Cumhuriyet döneminde hepten somutlaşan tektipleştirici politik hamlelerden nasibini fazlasıyla aldı.İstanbul Zoğrafyon Rum Lisesi Öğrencileri Milli Bayram şenlikleri için hazırlık yaparken.Tüm eğitim kurumlarını bir çatı altında toplayarak denetim altına alan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile birlikte, gayrimüslim okullarında sıkıntılar da baş göstermeye başladı. Azınlık Tali Komisyon raporları ve ötekileştirici resmi tarihle dayatılan milli kültür de gayrimüslim toplumda göçle neticelenecek farklı sıkıntılar doğurmuş oldu. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullara atanan müdür baş vekilleri ve okulları denetim için gönderilen müfettişlerin bu eğitim kurumlarını potansiyel bir fesat yuvası olarak görmesi, gayri müslim halkta kalıcı yaralara sebep olmuştu. Vatandaş Türkçe konuş kampanyası, Varlık Vergisi, 6-7 Eylül olayları ve Kıbrıs meslesi gibi hadiseler, zaten azınlık durumundaki nüfusu, büyük oranda göç ettirdi.Bursa Kevorkyan Okulu öğretmenleri...Suriyeli Ermeni çocuklar Türkiye’den karne alamıyorRaporda genişçe yer verilen konulardan biri de son dönemlerde tekrar gündeme gelen anadilde eğitim hakkı. Gayrimüslim toplum, Lozan Anlaşması’ndaki madde hükmünce kendi dillerinde eğitim verebilme hakkını elinde bulundurmasına karşın, mevcut sıkıntılardan dolayı bu hükmü uygulamak tam amlamıyla imkansız. Öncelikle Ermenice ve İbranice öğretmen yetiştiren fakültelerin bulunmaması, nitelikli öğretmen sıkıntısını doğururken, dersler için gereken materyali hazırlayacak bir kamu kurumu eksikliği de eğitimin zorunluklu olarak Türkçeye kaymasıyla neticelenmiş. Yeşilköy Ermeni İlköğretim Okulu Müdürü Garo Paylan, lise sınavlarının Türkçe olması sebebiyle, ailelerin de Türkçe’de ısrar ettiklerini ve çocuklara başta bu sebep olmak üzere kendi dillerine alıştırmakta zorlandıklarını ifade ediyor.Hrant Dink, (sol başta) orta okulda takım kaptanlığı yaparken. Dink’in çocukluğunu geçirdiği Tuzla Yetimhanesi bugün kapalı.Toplantıda altı çizilen başka bir sorun ise nüfus kaydında Müslüman yazan Ermeni veya Rum çocukların, bu okullarda okuyabilmesi için geçirdiği süreç. Zira ilgili kanun, nüfus cüzdanında Müslüman yazan gayri müslim vatandaşların, burada eğitim almasını imkansız kılıyor. Ayrıca, Suriye’deki savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan Ermeni çocuklar, azınlık okullarında ancak misafir statüsünde eğitim alabiliyor. Bu statüde okuyan yabancı çocuklar karne ve diploma sahibi olamıyor. Ülkeler arası mütekabiliyet esasına kurban edililen uygulamalar ise can yakıcı boyutta. Bu uygulamalarla kısırlaşan sistem dolayısıyla öğrenciler daha iyi bir eğitim için yurt dışını tercih ediyor.“İstanbul’un 100 Okulu” unutulan tarihi anlatıyorKültür A.Ş. tarafından hazırlanan yüzler serisine yeni bir kitap daha eklendi. Serinin 66. kitabı, imparatorluğun başkentinde yüzyıllardan beri iç içe yaşayan çok kültürlü hayatın göstergesi olan okullar tek tek ele alınıyor. Başta Osmanlı döneminden kalan okullar olmak üzere Ermeni, Rum ve Musevi okullarının anlatıldığı ‘İstanbul’un 100 Okulu’ kitabı Derya Baş’ın kaleminden çıkmış. Klasik Medrese dönemi sonrası, modern ve Avrupaî bir yapıya bürünen Osmanlı okulları, başta mimari olmak üzere tüm çehresini değiştirmiş. Kitap, İstanbul’un kimliğiyle bütünleşen okullar hakkında ilgi uyandıracak anekdotlara da yer veriyor. Okulların tarihi fotoğrafları, eski Dersaadet tutkunları için vazgeçilmez manzaralar içeriyor.
↧