Şanslı Masa, Selena, Türk Malı ve Yahşi Cazibe gibi projelerden tanıdığımız oyuncu Sinan Çalışkanoğlu, şimdilerde yine bir yarışma programı ve diziyle ekranlarda. Çalışkanoğlu’yla sunuculuğunu ve oyunculuğunu konuştuk.Dizilerde izliyorduk sizi, yarışmaların da aranan yüzü oldunuz.Şanslı Masa’dan sonra Kapış Kapış’a başladık. Sunuculuk seçmelerine gittim, seçildim, sunmaya devam ediyoruz.Oyunculuk işe yarıyor mu yarışma sunarken?Oyunculuk değil de samimiyet ve doğallık çok işe yarıyor. İnsanlar rahat hissetmek istiyor kendilerini.‘Şanslı Masa’ bayağı tartışıldı. Yarışmayı neden kabul ediyordu insanlar orada? Para için mi yoksa televizyonda gözükmek için mi?Paradan ziyade televizyondaki görünürlük hoşlarına gidiyor galiba. Sunarken bunu fark ettim.Keşfedilmeyi bekleyen bir yanımız var yani…Var, olmaz mı? Ben de ünlü olmak istiyorum, ben de patlamak istiyorum düşüncesi çok kişide var. Erkek nüfusun, kadın nüfus üzerinde nasıl bir baskı kurduğunu fark ettim bir de. Bir kadın, erkeğe daha fazla tahammül ediyor. ‘Neyin var? Hastaneye gidelim mi?’ gibi sorular sorup anlamaya çalışıyor karşıdakini. Erkek, ‘Burada böyle şeyler yapma!’ diyor. Bu baskıyı çok net gördüm.‘Yap Bakalım’ adında benzeri bir format yayınlanıyor şimdi. İzleme fırsatınız oldu mu?İzledim ama hiç beğenmedim. Tanımadığımız bir kişi gelip bizden bir şeyler yapmamızı istese deli der geçeriz. Yabancı bir format olduğu belli. ‘Şanslı Masa’ da öyleydi ama biz daha yerelleştirmiştik. Tutacak bir iş değil bence yenisi. Dört beş bölüm sonra yayından kaldırılacak zaten sanıyorum.Yarışma sunarken eğleniyor musunuz gerçekten?Çok eğleniyorum… İnsanlara çeşitli görevler vermek ve onların istediğim şeyleri yaparken çıldırıyor olmaları, bir taraftan da onları motive ediyor olmak çok eğlenceli geliyor bana.Onun yerine oyunculuk yapmak istemez misiniz? Oyunculuk eğitimi de almışsınız hem…Şu an dizide de oynuyorum, yarışma programı da var. Ama ikisinin yeri başka.Sunduğunuz yarışmalara yarışmacı olarak katılır mıydınız peki?Kesinlikle katılmazdım. ‘Şanslı Masa’ya da ‘Kapış Kapış’a da… Yapı meselesi herhalde. Yapmazdım öyle bir şey.Öyleyse insanların katılıyor olması hayrete düşürüyor olmalı sizi...Evet. O yarışmanın içine girip de birinin bir şeyi kazanmak için uğraşması ilginç geliyor. İnsanların birbirleriyle didişmesi, yok biz hak ettik, siz hak ettiniz diye çirkefleşmeleri benim için uç bir şey. ar.kilic@zaman.com.trAntipatik rolleri bana özellikle veriyorlarBir yandan da TRT’deki ‘Bir Yastıkta’ dizisinde oynuyorsunuz.Geniş Aile’nin senaristi Cüneyt İnan senaryosunu yazıyor, Ömer Uğur da yönetmenliğini yapıyor. Aynı ekibin işi yani. Cüneyt İnan mizah yazarı zaten. Mizah dergisi okur gibi okuyorum dizinin senaryolarını.Türk Malı’ndaki Yarcan’a benzer bir karakter galiba Şafak da...İkisi de mahalle kültüründen gelmiş çocuklar. İkisi de kayınço. Ama senaryolar çok farklı. Antipatik durma olasılığı yüksek karakterleri daha sempatik yaptığımı düşünüyorum. O yüzden bana veriyorlar böyle rolleri.Kendinizden neler katıyorsunuz gelen rollere?Rolü doğallaştırmak için önce kendine yaklaştırman gerekiyor. Canlandırılacak karakter hangi kültüre ait? O kültürden biri böyle durumlarda nasıl davranır? Ben hiç öyle bir duruma düştüm mü?... Bunları düşünüyorum. Ama kendisiyle dalga geçebilen kişiler daha başarılı oluyor oyunculuk konusunda.Daha çok televizyonda görüyoruz sizi. Sinema cazip gelmiyor mu?Oynadığım filmler de oldu. İncir Reçeli, Polis, Osmanlı Cumhuriyeti... Sinema projelerinde dizilerde olduğumdan daha seçici davranmaya çalışıyorum. Bir filmi hayatınız boyunca izliyorsunuz çünkü. Aslına bakarsanız tiyatro yapmak istiyorum. O işler de kapı çalmakla olmuyor tabii… Ortak dünya görüşüne sahip birilerini bulup anlaşmak gerekiyor. Gelecek yıl tiyatroda oynamayı düşünüyorum.Bunun dışında oyunculuk adına yapmak istediğiniz neler var?Karakter oynayabilmeyi isterim. Bir Münir Özkul, Adile Naşit yok çünkü artık…Neden kaynaklanıyor bu eksiklik?Oyuncular her şeyi atlama tahtası olarak görüyor. Rolden ziyade daha yakışıklı, daha güzel olmayı önemsiyorlar. Şöhrete kavuşmada araç olarak görülüyor hatta oyunculuk. 12 senedir piyasanın içindeyim ve bu işe figürasyon yaparak başladığım için çok mutluyum. Göre göre gidiyorsun böyle olunca. Birden üne kavuşup kendini şaşırmış birinin durumunu anlayabiliyorum o yüzden.Şafak Sezer’le Türk Malı’nda çalışmıştınız bir dönem. Kendisinin Başbakan’dan özür dilemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?Bu konuda değerlendirme yapmama hakkımı kullanabilir miyim? Çalıştım bir süre kendisiyle, o yüzden bir şey söylemek istemem. Ama Elmadağ’da oturan biri olarak biber gazına maruz kaldığımı söyleyebilirim.
↧