Sami Özer, Feryâd-ı Gam isimli arşivlik bir çalışmayla karşımızda. Tasavvuf müziğinin ülkemizde sadece Ramazan ayında gündeme gelmesinin kendisini üzdüğünü söyleyen sanatçı, farklı çalışmaları için yapılan eleştirilere şöyle cevap veriyor: “Peygamber Efendimiz bile eleştirilmiş. Sami Özer kim ki? Ufku açık gönül insanlarına çok ihtiyacımız var.”Geçtiğimiz yıl yaptığınız Âlim Allah isimli albümünü on yıl aradan sonra yayınlamıştınız. Açıkçası sizden bu kadar kısa sürede yeni bir çalışma beklemiyorduk.Albüm projesi tevafuk eseri birdenbire oldu. Polat Yağcı ve ekibi bana bir albüm teklifinde bulundu. Onların kafasında bir ‘best of' vardı. Derken önceden söylemiş olduğum ve internette çok dinlenen eserler gündeme geldi. Bu eserlere olan ilgi beni bile şaşırttı. Unuttuğum o kadar eser varmış ki, ‘best of' albüme gerek kalmadı. Selim Çaldıran ile birlikte çalıştık. Çok güzel ve değişik bir ses ve tarz yakaladık.Daha önceki çalışmalarınız senfonikti genellikle. Bu onlara göre biraz farklı…Yine Batı tarzında bir albüm yaptık. Biraz pop altyapılar var ama tamamıyla pop diyemeyiz. Bu çalışmamda Yücel Arzen'in enstrümantal eserinin üzerine doğaçlama bir dörtlük okudum. Muhteşem sözleri var. Derinine inildiğinde ciltler dolusu kitaplar yazılabilir. Yine sözleri Melami Hazretleri'ne ait emprovize bir kaside var bu albümde. Çok duygulanarak ve baştan sona ağlayarak yaptığım çalışma bu. Müzikseverler bu albümü muhabbetle kalbi olarak dinlesin. Güftelere dikkat kesilsin. Çok derin mesajlar var. On günde oldu ama ardında büyük bir himmet var.Albüm yaptıktan sonra köşenize çekiliyorsunuz. Neredeyse tüm sanatçılar farklı projelerin peşinde koşarken siz hep kendinizi geri planda tutuyorsunuz. Nedir sebebi?Nur içinde yatsın, babam bir işçiydi. Eğer zengin biri olsaydı ve bana bir servet kalmış olsaydı ağzımı bile açmayabilirdim. Ben ağzımı açayım diye demek ki Allah da bunu bilerek yaptı. Ülkemizde gerçek sanata verilen değer malum. Belli bir yaştan sonra maddi manevi yoruluyor insan. Geçen sene yaptığımız albümde 111 canlı enstrüman kullandık. Dünyada böyle bir albüm yok. Ne oldu? Layık olduğu değeri bulamadı. Diğer yandan devir çok değişti. Bir şeyler yapabilmeniz için birilerinin yanında dolaşmanız gerek. Sanatçıysam insanlar beni gelip bulmalı. Sepetçiysem başka. Elinde olmadan bazen dünyaya küsüyorsun. Aslında bu doğru değil ama nefis taşıyorsun sonuçta.Çok güçlü bir sese sahipsiniz. Bu sesle daha popüler işler yapmayı düşünmediniz mi?Bana sürekli ‘sen dünyanın başka bir ülkesinde olsan dünya starı olurdun' diyorlar. Belki olurdum ama şu manevi hayatım olmazdı o zaman. Elhamdülillah manevi hayatım var. Star olsam, çok paralar kazansam belki böyle bir hayatım olmayacaktı. Çok şükür kimseye muhtaç değilim. Her şeyde Kaderullaha teslim olmak lazım.Tasavvuf müziği ülkemizde maalesef bir Ramazan ayında gündeme geliyor. Bu durum sizi üzüyor mu?Tabii ki çok üzüyor. Tasavvuf müziği imsakiye gibi bir şey oldu. Sadece Ramazan'da gündeme geliyor. Oysaki dünyadaki en zengin kültürlerden biridir tasavvuf musikisi. Sadece ilahiden ibaret değil ki, Türk musikisinin temeli. Birçok şey gibi bu kültür de bir dönem engellendi ve insanlarımız bundan mahrum kaldı. Sadece tasavvuf müziği değil, bu ülkede Türk müziği bile yasaklandı. Yeni yeni insanların gündemine geldi ve bu musikinin tadını alan gençler bu yola yöneldi. O yüzden kimseyi suçlayamıyorum.Özellikle sizin "Ey Allah'ım" çalışmalarınızın da gençlerin bu musikiyi tanımalarına ve sevmesine vesile oldu...Çok şükür. Gençlere bayağı bir sevdirdiğimizi düşünüyorum. Klasik tarzında icra edilmeye devam etseydi bu müziği hiç bilmeyen günümüz gençleri bu kadar tanıyamazdı. Senfonik bir ilahi albümüne kimse cesaret edemiyordu. Çünkü bir kesim buna haram gözüyle bakıyor hâlâ. Ne haramı? Ayet mi var, hadis mi var? Müslüman her şeyin en iyisini en güzelini yapmalı. İnsanı günaha sevk etmiyorsa neden haram olsun. Ben Nat King Cole'u dinlerken manevi şeyler hatırlıyorum. O zaman onun müziği bana haram değildir. Müziğin temeli ‘Elesti bi rabbiküm' hitabıdır.Hocaefendi’ye 1 saat konser verdikSenfonik çalışmalarınız epey tenkit edildi. Özellikle de sizin de içinde bulunduğunuz çevreden geldi bu tenkitler…İnsanlar, Peygamber Efendimiz'i bile tenkit etmiş. Sami Özer'i kim takar? Ama tenkit edenden çok sevenimiz var çok şükür. Safer Efendi Hazretleri benim hocam. Biz yaylı orkestra ve akustik gitarı ilk defa Ey Allah'ım 3'te kullandık. Tenkitler başladı içerden. Efendimiz de bunları duyuyordu. Bir meşkten önce benden albümümü teybe koyup sesini iyice açmamı, bittiğinde ritimleri artırmamı ve daha farklı sound'ları eklememi istedi. Gençliği yakalamamızı istiyordu. Maalesef birileri o haram bu haram diyerek hep Allah'ı öcü gibi gösterdi. Allah affetmeyi sever. Rahmetinin gazabını geçtiğini buyuruyor. Bu manada Safer Efendi gibi Fethullah Gülen Hocaefendi gibi ufku açık gönül insanlarına çok ihtiyacımız var.Hocaefendi ile ilgili bir anınız var sanırım...Yıllar önce Amerika'da üç konser verdim. Konserden sonra orkestradaki arkadaşlarla birlikte Hocaefendi'yi ziyarete gittik. Bizi ayakta karşıladı. Bizden bir şeyler söylememizi rica etti. Yaklaşık bir saatlik konser verdik. Konserin başından sonuna kadar ağladı. Hocaefendi hakikaten Allah ve Peygamber âşığı bir insan, bunu gördüm. Ufku geniş bir insan. Allah Hocaefendi gibi insanların sayısını artırsın. Müslümanların böyle insanları örnek alması gerek. Dar bir ufukla Müslümanlık olmaz. O zaman insanlara dinini sevdiremezsin.Ülkemizde ezanın güzel okunmasıyla ilgili bir sıkıntı var. Siz de her platformda bunu dile getiriyorsunuz. Nasıl düzelecek bu sorun?Yıllardır ezan dersi yapılıyor. Ezan dersiyle ezan olmaz. Bir kere ezan okuyan adamın ezana âşık olması lazım. Onun haricinde musiki eğitimi almalı, makam bilmeli. Ses kullanmasını, mikrofon tutmasını bilecek. Önceki Diyanet İşleri başkanına da söylemiştim. Bu işin tek çözümü imam ve müezzin adayı gençleri önce bu işe gönül verdirtip meylettireceksiniz. Uyku dünyanın en tatlı şeylerinden biri. Ondan daha tatlı bir şey sunacaksın ki onu terk edip buna yönelmeli. Güzel bir ezan böyle olmalı.Mariza’yı dinlerken ağlıyorumSami Özer hangi müzisyenleri dinler?Daha çok yabancı dinliyorum. İlk gençliğimde Gönül Akkor, Muazzez Abacı, Mustafa Erses dinlerdim. Sonra İnci Çayırlı ve Melihat Gülses’i çok severim. Ama şimdi yabancıları dinliyorum. Nat King Cole, Mariza, Andrea Bocelli, Sting, Eagles, Cesaria Evora. Bütün bu isimleri dinlerken manevi duygular yaşıyorum. Mariza dinlerken ağlıyorum. İş muhabbette bitiyor.Eşiniz Lübna Hanım, Ortadoğu dilleri uzmanı bir profesör. Ülkemize alışabildi mi?Eşim Lübnanlı. O yüzden kültürlerimiz ve kafalarımız uyuşuyor. Çok mutluyuz elhamdülillah. Eşimin de müzisyen bir tarafı var. Aslında o da arpist ama şu anda çalmıyor, birkaç kitap üzerinde çalışıyor. Ayrıca altı dil bildiği için zaman zaman tercümeler yapıyor. Bu çalışmaların dışında evimizin bahçesine bir sera yaptık. Oradaki bitki ve çiçeklerle ilgilenmeyi çok seviyoruz.Son günlerde ülkemizde istenmeyen olaylar yaşandı. Bir sanatçı olarak nasıl karşılıyorsunuz?Tabii ki bunlar üzücü ama herşey diyalogda bitiyor. Bütün insanlara ‘Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sev’ düsturuyla bakmalı. İnsanlara muhabbetle yaklaşırsak kimse kimseye düşman olmaz. Allah bize bunu nasip etsin.
↧