Rasim Kara, Türk futbolunun yaşayan çınarlarından. 63 yaşındaki Kara, TFF’nin Beylerbeyi şubesinde eğitimcilik yaparak gençlere tecrübelerini aktarıyor. Kara ile dünü, bugünü ve yarını konuştuk.Usta sporcunun içinde ukde kalan tek şey ise kaleciyken çim sahada doya doya antrenman yapamamakmış.Teknik direktör olarak sizi en son Azerbaycan’da gördük… Neden gittiniz?Kendisi hasta bir Beşiktaşlı olan Azeri işadamı Mübariz Mansimov, beni Hazar Lankaran’a davet etmişti. Ben de ‘olur’ deyip gittim. Şimdi Toshack var. Takım yeni kurulmuştu. Öyle bir oluşum içine girdik. Tabii gittiğimizde tesis imkânı yoktu. Mesela oyuncuların birer tane formaları vardı. Antrenman sonrası yıkayıp evde, geri getiriyorlardı. Ama şimdi inanılmaz bir gelişim içerisinde Azeri futbolu. Birkaç seneye Türk futbolunu yakalar.2009’da tekrar Türkiye’ye döndünüz...Evet… Bülent Bayraktar, Millî Takım doktoruydu. ‘Ben futbol gelişim direktörü oldum, gel beraber çalışalım’ dedi. Epeydir gurbetteydim. ‘Peki, geliyorum’ dedim. 2009’da TFF’nin direktör yardımcısı olarak başladım. Ersun Yanal gelince eğitimciliğe başladım. B, A, Pro Lisans bütün kurslara gidiyoruz. Fatih Terim ile çalışırken Türkiye’de ciddî kaleci sıkıntısı olduğunu gördük.Kaleci antrenörlüğü kavramını Türkiye’de uygulayan isimsiniz bu arada...İlk kursları 1994’te açtık. Avrupa’da 2-3 günlük seminer yapıldığı bir dönemde, biz 33 gün kurs açtık.Nasıl bir katkısı oldu bu kursların?Bugün Rüştü, Volkan, Onur Kıvrak, Tolga, Mert hepsi bu tezgâhtan geçme isimler. Artık UEFA ile standart bir eğitim verilmesini kararlaştırdık. Çünkü teknik çok önemli… Oyunsal formlar içinde kaleciyi kullanmak çok önemli. Eğitimlerimiz bu yönde.Eskiden nasıldı?Bize öğretilen; merkezde antrenör vardı. Şimdi merkezde oyuncu ve kaleci var. Çağa uygun futbolcular yetiştirmek gibi bir derdimiz var.Beğendiğiniz yerli kaleciler kimler peki?Rüştü, benim için önemlidir. Erken bıraktı futbolu, şu an bile oynayabilirdi. Onun haricinde Volkan, Onur, Tolga ilk aklıma gelenler. Bundan sonra Türk futbolunda sıkıntı çekilmez. Bir örnek vereyim: İtalya’da Buffon var, hâlâ var. İngiltere futbolun beşiği; ama büyük takımlarında hep yabancı kaleci var. Dünyada kolay kolay kaleci yetişmiyor. Kalecinin artık sorumluluk alanı değişti.Ne oldu?Eskiden 1-0 galipken, topu alıp; basketçi gibi ceza sahasında sektirirdik. Şimdi 6 saniyede çıkarman lazım topu elinden. Son 20 senede en fazla değişiklik kaleciler üzerinde oldu. UEFA kurslarına soruyoruz: Futbolda en önemli oyuncu kimdir diye? Cevap: Kaleci.Peki, iyi bir kaleci nasıl olur?Fizik olarak iyi olacak bir kere. 1.90 cm ile 2 metre arasında olmalı. Çabuk, cesaretli ve akıllı olacak. Eskiden kaleci yer tutar, top tutardı. Bugün top tutması yetmiyor. Ayaklarını da elleri gibi kullanması gerekiyor. Oyun kurmayı başlatacak bir kabiliyeti olmalı. Çünkü takımı geriden gören tek oyuncu o.O zaman kaleciden daha iyi bir teknik direktör olur mu?Neden olmasın? İlla bir ayrım yapılmaması gerekiyor; ama kaleciden daha iyi antrenör olur bana göre…Sizin teknik direktörlüğünüzde 1996-97 sezonu Beşiktaş olarak çok iyi geçmişti mesela...Kırılmayan rekorlar vardı: 88 gol, +62 averaj, 26 gol yedik o sezon. Ki bana göre fazlaydı. UEFA Kupası’na gitmiştik. O zamana kadar bir tur geçemeyen Beşiktaş, 4. tura kadar çıktı, Valencia’ya elendik. Hiç derbi kaybetmedik. Kendi sahamızda Avrupa kupaları da dâhil hiç mağlup olmadık. Beşiktaş, en parlak sezonunu bizim zamanımızda geçirdi.Bütün bunlar tesadüf müydü? Başarı da, başarısızlık da tesadüf değildir. Benim futbol felsefem şöyle: Bizim oynadığımız bir oyun. Futbolcu, tiyatrocudur. Biz iyi performans göstermek zorundayız. Futbolun da meyvesi goldür. Gol atan takım olmalıyız. Benim takımımın repertuarı geniş olmalı. Beşiktaş’ta bunu gerçekleştirdik.Sonra Vanspor maçında olanlar oldu. Siz şampiyonluk yarışından geri kaldınız...Biz hakem hataları ile puanlar kaybettik, GS puanlar kazandı. Bu hatalar da bilinçli olmuştur demiyorum. Sonunda ikinci olduk. Beşiktaş, o sene fair-play’in de şampiyonu oldu. Ve Şampiyonlar Ligi’ne Türkiye’den ilk defa iki takım gitti o sene. Sebebi de Avrupa’da elde ettiğimiz başarılardır.Teknik direktörlüğü bırakmayı düşündünüz mü ikincilikten sonra?Hayır… Bunlar futbolda olağan şeyler. Ben Bursaspor’u çalıştırdım 1997-98 sezonunda. Futbolcuyken Bursa’dan Beşiktaş’a geldim. Antrenörken Beşiktaş’tan Bursa’ya gittim. Bursa, o dönem iyiydi.Ne oldu da ayrıldınız?Son maçta Şekerspor’a 0-6 mağlup olduk. Böyle bir mağlubiyetten sonra bir teknik adam takımın başında kalmaz dedim, istifa ettim. Devam etseydik çok iyi şeyler olurdu.Mesela şampiyon olur muydu?Olabilirdi. Ben Bursa’da 1972-1976 senelerinde kalecilik de yaptım. Bursa’nın şampiyon olacağı o zamandan belliydi. Şehrin potansiyeli var çünkü. Bursa’nınki gecikmiş bir şampiyonluktu. Ondan önce de Eskişehirspor olmalıydı.Anadolu’dan başka şampiyon çıkar mı?Çıkar… Mesela Bursa, bu sezon şampiyon olduğu seneki gibi oynasaydı açık ara şampiyon olurdu.Türk futbolunun ahvalini nasıl görüyorsunuz?Türk futbolu geçiş döneminde, gelecekte çok güzel şeyler olacak. Biz Beylerbeyi’nde antrenörleri eğitiyoruz. Avrupa’dakinden daha iyi eğitim veriyoruz, inanın. Bunlar başarı olarak geri dönecek birkaç sene içinde.Ama Millî Takım’ın hali çok kötü…2010’da Avrupa’da oynanan maçların istatistiğini çıkardım. İlk 11’lerde forvette hep yabancı topçular. Yabancı oyuncu sayısını kademeli olarak azaltmak lazım... Bence bu bir geçiş süreci, bu zor dönemler tez zamanda atlatılacak. Yoksa altyapılarda muazzam oyuncularımız var. Ben ümitliyim her şeye rağmen.1975 yılında Milli Takım’ın kalecisi Rasim Kara, Beckenbauer’in penaltısını kurtarırken...Teksas’la Çarşı’yı ben barıştırırımİki kulüpte de gerek kalecilik gerekse teknik adamlık yaptınız. İki tarafı da tanıyor, iki taraftar arasında da seviliyorsunuz. Teksas-Çarşı arasındaki husumet nasıl biter?Ortada fol yok yumurta yok, ama anlamsız bir kavga var. Samanlık yanmaya başlamış. Yangını kimin çıkardığını araştırmak yerine alevleri söndürmek gerekir. Herkes birbirini affedecek. Bir akil adamlar heyeti falan mı kurulmalı yani? (Gülüyor) Ki öyle bir şey olursa ben seve seve öncülük eder, iki grubu barıştırırım. Benim sözümü Teksas da dinler, Çarşı da…Metin Oktay’ın size “İleride büyük kaleci olacaksın” dediği doğru mu?Doğru. 23 yaşındaydım o zaman. Bursaspor’da oynarken Metin abi de menajerdi kulüpte. Bana çok güveniyordu. Benim iyi bir kaleci olmamda o sözün çok etkisi vardı.Unutamadığınız maç var mı? Kaleciyken, teknik adamken...Millî Takım’dayken 1975’te SSCB’yi İzmir’de 1-0 yenmiştik. Maçtan önce de Ruslarla aynı otelde kamptaydık. Brokin’le benim resmimizi çektiler. Gazeteler şunu yazacaktı: Gol yiyenle atan diyeceklerdi; ama öyle bir şey olmadı tabii. Teknik adamlıkta ise Valencia’ya elenmiştik, o maçı unutamıyorum.“Rasim Kara bulunmaz eşin/ Yak bir sigara taraftar için” tezahüratı ne anlam ifade ediyor sizin için?Çok özeldi tabii. Onu “Beşiktaş’ı şampiyon yap taraftar için” diye değiştirdiler. Bu arada sigarayı da bıraktım, üç sene önce. Sizin paltolarınız da epey popülerdi...Konfeksiyoncu arkadaşlar, giydiğim pardösülerin modelini aldılar. Ne giysek olay oluyordu çünkü. Piyasada ‘Rasim Kara paltoları’ diye satan tanıdıklarım oldu.63 yaşınızdasınız. İçinizde ukde kalan bir şey oldu mu?Mezar taşıma şunu yazın demiştim çevreme: ‘20 sene futbolculuk yaptı. Çim sahada doya doya antrenman yapamadan futbolu bıraktı’. Hâlâ bir çim gördüm mü şuraya atlasam diye geçiyor içimden.Asıl FEDA, bizim zamanımızdaydıBeşiktaş’a bu sene ‘FEDA’ dedi. Siz ne diyorsunuz?Beşiktaş, bu sene riske girdi. Her şeye rağmen 3. sırada. Eh, fena değil diyebiliriz. Daha iyisi de olabilirdi. 4 tane sağlam futbolcu alınsaydı. Şampiyonluğu da zorlardı.Samet Aybaba’yı nasıl değerlendiriyorsunuz?Bu kadar olumsuzluklara rağmen baktığınızda başarılı...Fikret Orman, “Biz yeni sezonda Rasim Kara’yı istiyoruz” dese cevabınız ne olur?Teklif gelmeden konuşmak bize yakışmaz. Beşiktaş’ta her zaman her türlü görevi yaparım o ayrı mesele. Benim transferimde ‘Bir Kibrit de Sen Çak’ kampanyası vardı. Kulüpte o zaman da para yoktu. Asıl FEDA o zamandı. “Beşiktaş’tan kaç para alacağız, şunu vermezseniz gelmem” falan demedik. Zaten kaptan oldum ben o sene. Hayatta pazarlık yapmadım. Biz zor zamanların Beşiktaşlısıyız.
↧