Quantcast
Channel: ZAMAN-PAZAR
Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Polisi bu işe karıştırmasak

$
0
0
Mehter marşı ritmi genlerimize işlemiş. İki adım ileri attıksa, muhakkak bir adım geri çekiliyoruz.On yıl önce devletin yükünü azaltalım, polisi olur olmaz her yere sokmayalım, daha verimli kullanalım diye yasalar çıkartıp özel güvenlik sistemini getirdik, şimdi sistemin eksiğini gediğini gidereceğimize olmuyor böyle deyip başa dönüyor, kılığını ve sıfatını değiştirdiğimiz polisi yeniden statlara ve üniversitelere sokuyoruz. Sanki geçmişte denemedik bu usulü, sanki denedik de polis sayesinde asayiş berkemal oldu! Hafızamız nisyanla malul ve korkularımızın esiriyiz. Polis varlığının bu gibi yerlerde nasıl ağır tahrik unsuru olduğunu bilmezden geliyoruz. Cop sallayarak, biber gazı sıkarak halledeceğiz bu işleri, öyle mi?Bir yanımız, şiddeti şiddetle çözemeyeceğimizi anlayıp Türk-Kürt barış sürecini başlatır, öte yanımız Emniyet Hizmetleri Sınıfı’nda, “koruma memuru’’ adıyla 10 bin kişiyi istihdam edip gençlik ve taraftarlık gibi iki ateşin ortasına benzin bidonu etkisi yapacak polisi koymaya hazırlanır! Bu, her şeyden önce polisi yakacaktır. Öğrenciler ve futbolseverler nezdinde, nefret objesi olma potansiyelini artıracaktır. Kimse okulda ve maçta polisle göz göze, diz dize olmak istemez. Ortada polis var diye huzur değil huzursuzluk duyarsınız çünkü. Güvende değil tehlikede hissedersiniz kendinizi. Polis çekiçse, siz çivisinizdir çünkü. Her an başınızdan vurulup olduğunuz yere çakılabilirsiniz.Biz 12 Eylül döneminin öğrencileriyiz, biliriz bu hisleri. Hayır efendim köprülerin altından sular falan akmadı. O günlerin anlayışı mahkemelerde yargılanıyor diye rehavete kapılamayız. Gücün doğası değişmez, bir kere kullanmaya başlayınca durdurmazsınız. Her yer savaş alanına döner. İstihbaratınızı dört dörtlük yapın, örgütsel faaliyetleri kendinizi göstermeden engelleyin. Yoksa sırf siz ortalıkta dolanıyorsunuz diye terörist teröründen vazgeçmez. Polisin görevi olayları daha vuku bulmadan önce engellemek iken, tam tersine eylemlere katalizör oluyor, reaksiyonu hızlandırıp büyütüyor. Yalansa yalan deyin!Futbol kulüpleri, İçişleri Bakanı’nın açıklamasından gayet memnun görünüyorlar. Niye? Bir kere özel güvenliğe ödedikleri paralar ceplerinde kalacak. Bilet fiyatlarından pay ayrılması konuşuluyor ama çok istekli olduklarını sanmıyorum. İki; şiddeti yaratan asıl unsurun yöneticilerin demeç savaşı olduğu, onlar susturulmadan taraftarların sükunet bulmayacağı unutulacak. Polis, sıkıysa copunu kulüp başkanlarına ve yöneticilerine sallasın bakalım! Biberini, alkollü nefesiyle, geçmişteki vukuatlarıyla, küfürle zehirlenmiş diliyle olay çıkaracağı baştan belli olan, oturduğu koltuk bilinen, kendilerini öfkeli başkanlarının, pek hiddetli teknik adamların gönüllü neferleri gibi hisseden, onlar vur dedi diye öldürsek daha iyi olur diye düşünenlere sıksa! Ama saha dışında yapsa bunu, onları içeri baştan almasa, karnesi olsa her taraftarın. Bu eğer polisin görevi değilse, pirincin taşını ayıklama işi kimin göreviyse onun kulağını çekse, ona bas git dese...Şiddeti engellemez yükseltirBiz böyle düşünüyoruz da, bakalım özel güvenlik sektörü ile akademi dünyası nasıl bakıyor meseleye? Üniversitelerin çoğu görüş bildirmekten kaçınıp sessiz kalma haklarını kullandı. Anladım ki polis devleti çoktan otağını kurmuştu zihinlere. Neyse Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesi, Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan gibi, lafı eğip bükmeden “Üniversitelerde polisin olmasını doğru bulmuyorum. Üniversitelerin ve polisin simgesel değerleri örtüşmüyor. Sanırım örgütsel istihbaratlar doğrultusunda üniversitelerde çatışma beklentileri ve güvenlik endişesi var. Geçmişte de gördük, üniversite içindeki polis şiddeti engelleyemediği gibi daha da yükselmesine yol açıyor. Devlet tabii ki önlem alacaktır ama bunu üniversitenin içinde değil dışında alması gerekir.” diyebilen ve “Sorun çıkarsa, rektörün talebiyle zaten polis üniversiteye girebiliyor.” hatırlatmasını yapabilen akademisyenler de vardı.Dicle Üniversitesi Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigen, sorunun konuşulan ve özellikle taşrayı ilgilendiren yönüne işaret etti. Özel güvenlik elemanlarının tümü çalıştıkları bölgelerin insanlarından oluşuyordu. Eylemci veya saldırganla güvenlik elemanı akraba veya komşu olabiliyor, aynı serviste işyerine gelebiliyor, aynı kahvede oturabiliyorlardı. Bu durumda bazen kendi can güvenliğini tehlikede gördüğü için, bazen de akrabalık ve yakınlık baskısından dolayı eylemcilere müdahale edemiyor, hatta kendisini darp eden, yaralayan bir saldırgana karşı şikâyetçi olamıyor, mahkemede şahitlik yapmaktan kaçınıyordu. “Bazen de bu yakınlıktan dolayı, eylemcilere destek verdikleri, işbirliği içinde oldukları veya pasif kaldıklarına da şahit oluyoruz.” diyordu Eyigen ve özel güvenlik elemanlarının gerekli formasyona tam sahip olamadığına işaret ederek şöyle devam ediyordu: “Güvenlik gibi zor bir işi asgari ücretle, gece-gündüz nöbet sistemiyle yapmak öncelikleri olmadığından, başka bir iş bulduklarında hemen ayrılmak üzere bu işi yapıyorlar. Kendilerini ve çevrelerindeki kişileri koruyacak hiçbir teknik ve caydırıcı donanıma sahip olmadıklarından işlevsiz kalıyorlar. Güvenlik, yalnızca öğrenci eylemleri ile ilişkili değil. Üniversitelere her gün, farklı amaçlarla binlerce kişi geliyor, kapkaç başta olmak üzere, hırsızlık, darp gibi olaylar yaşanıyor. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı’na bağlı koruma görevlilerinin üniversitelerde istihdam edilmesi yararlı olacaktır.”Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan, üniversitelerdeki tepkisel öğrenci hareketleri ile ideolojik amaçlı eylem ve saldırılara karşı, suç önleme hizmetlerini sadece genel kolluk kuvvetleri ya da genel kollukla birlikte özel güvenlik görevlilerinin sürdürmesini kamu düzeninin devamı için yeterli bulmuyordu. Tekalan’a göre sivil yapının ve toplumun bütün katmanlarını suç ve suç örgütlerine karşı tedbirli olması, kurumların ve bireylerin kendi güvenliğini sağlamak veya en azından katkıda bulunmak bilinci taşıması gerekirdi. Öte yandan güvenliğin küreselleştiği, stratejik düşüncelerin, askeri ittifakların, ekonomik ve siyasi ilişkilerin değiştiği, suç ve suçluluğun organize olduğu günümüzde özel güvenliği istisnai, önemsiz, değersiz bir uygulama olarak görmek de yanlış olacaktı. Özel güvenliğin olmadığı bir kamu güvenliği sistemini düşünerek güvende kalmaya çalışmak mümkün değildi.Rektörlerin kapısı açık olsa..Şark Özel Güvenlik Şirketi Başkanı Mehmet Ali Bal’a göre, devlet özel güvenlik teşkilatı yasasını çıkarırken güttüğü, “kim bundan fayda görüyorsa güvenliği o sağlar” mantığını şimdi çöpe atıyor ve kendisine yeni bir yük alıyordu. Üniversitelerde sorun özel güvenlikçilerle öğrenci arasında değil, öğrencilerle rektörler arasındaydı. Eğer rektörler kapılarını öğrencilere açık tutar da onları dinlerse, mesele kalmazdı. UEFA’nın belirlediği “Ev sahibi kendi güvenliğini sağlamakla sorumludur.” ilkesini hiçe sayarak, statlardaki güvenliği koruma personeline vermek doğru olmazdı. Her maç döneminde, özel güvenlikçilerin yarısı kadar bir takviye koruma memuru kullanılabilir veya var olan tüm özel güvenlik personeli kamu personeli yapılabilirdi. On yıl önce “Polisi gereksiz alanlarda istihdam etmeyelim.” denirken şimdi karar değiştirmek, hükümeti siyasi olarak da yaralayacaktı.Akademi Danışmanlık ve Eğitim Merkezi ile Güvenlik Eğitimcileri Derneği Ynt. Krl. Bşk. Cem Orçun’a göre, kolluğun ve özel güvenliğin yanı sıra güvenlik hizmeti gören üçüncü bir grubun ortaya çıkması sistemi daha karmaşık hale getirecekti. Özel güvenlik görevlilerinin istihdam alanını daraltacak böyle bir düzenleme yerine, görev yaptıkları alanın özelliklerine göre özel güvenlik görevlilerinin ilave eğitim verilerek ve ek yetki için de 5188 sayılı yasada değişiklik yaparak değerlendirilmesi daha doğru olurdu. Özel güvenlik sektörü bugün çok ciddi bir noktaya gelmiş iken, bu çapta yapısal bir düzenleme öncesinde sektör taraflarının görüşlerinin alınmaması şaşırtıcıydı.Özel Güvenlik Federasyonu Bşk. Oryal Ünver, devlet kamu güvenliğinin sağlanmasındaki tercihini, kendi bünyesindeki güvenlik güçlerinden yana kullandığı takdirde, kısıtlı kamu kaynaklarının boşa harcanacağını ve devletin asıl odaklanması gereken alanlarda zafiyet olacağını düşünüyordu. Bu uygulama ile özel güvenlik personeline olan güven azalacak, sektör küçülecek, üniversitelerde ve futbol stadyumlarında arzu edilmeyen ‘Polis/Devlet’ baskısı hissedilecekti. Bu karar, Avrupa Birliği uyum sürecine olumsuz yansıyacak, uluslararası anlaşmalar ve normlar gereği Türkiye “ofsayta” düşecek, UEFA ve Dünya Spor Federasyonları gereklerini yerine getirmiş olmayacaktı.Ünver, özel güvenliğin uzmanlık eğitimlerinin yaygın olmadığı, eğitimin henüz ihalelerde aranan bir kriter haline gelmediğine de dikkat çekiyordu. Ona göre fanatik taraftarların kontrol edilmesi için stadyumlara teknolojik yatırım gerekiyordu. Öncelikle suça meyillileri ayırt edebilen, cezalıları stada sokmayan teknolojiler kullanılmalıydı.

Viewing all articles
Browse latest Browse all 3284

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Istediginiz bir saatte uyanabilirsiniz


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue