Fenerbahçe'nin Trabzonspor'u yendiği maç sonrası çalınan Kazım Koyuncu'nun Hayde şarkısı Bordo Mavili taraftarları isyan ettirdi. Şimdi onlar Avni Aker'de misillemeye hazırlanıyor. Statlarda şarkıyla mesaj aslında ilk kez verilmiyor. 'Mini Mini Bir Kuş'ları, 'Mor Menekşe'leri kim unutabilir ki?
Fenerbahçe'nin Trabzonspor'u yendiği maç sonrası çalınan Kazım Koyuncu'nun Hayde şarkısı Bordo Mavili taraftarları isyan ettirdi. Şimdi onlar Avni Aker'de misillemeye hazırlanıyor. Statlarda şarkıyla mesaj aslında ilk kez verilmiyor. 'Mini Mini Bir Kuş'ları, 'Mor Menekşe'leri kim unutabilir ki?
Uçağa binmek pek çok insanın korkulu rüyası. Geçen hafta hayatını kaybeden Kuzey Kore lideri Kim Jong İl de bundan muzdaripmiş. 2001'de Moskova'ya iki ay trenle yolculuk yapmış. Peki uçaktan başka kimler korkuyor?
2009 yerel seçimlerinde CHP'nin Antalya'daki reklam kampanyalarını ücretsiz olarak yürüten Ateş İlyas Başsoy, "AKP Neden Kazanır, CHP Neden Kaybeder?" isimli bir kitap yazdı. Başsoy, "CHP, ancak kendi tabanının dışındaki insanlara kucak açarsa seçim kazanabilir. Ama CHP yöneticileri bunu anlamak istemiyor!"diyor.
İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ve İKSV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Kocabıyık'ın katıldığı kahvaltının asıl meselesi, İKSV'nin Emek Sineması ve Serkildoryan Kompleksi için proje hazırlamak istediğini, kamuoyuna duyurmaktı. Sevinçle karşıladık.
Genç müzisyen Çağrı, geçtiğimiz günlerde iki şarkıdan oluşan mini bir albüm yayınladı. Duygusal ve romantik şarkılarıyla tanınan sanatçı, içinde depresif bir tarafı olduğunu ama en çok pozitif yanını sevdiğini söylüyor.
Onlar mahkum değil emekli oluncaya kadar hayatları dört duvar arasında, parmaklıklar ardında geçiyor. Görevleri dışarıdan 'sert ve otoriter' görünse de şefkatle yaklaştıklarından mahkumlar bile onlara 'anne' diyor. Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde görevli infaz memurlarından duyduklarımıza bakılırsa hayatları normal kadınlardan farklı. Ev gezmelerini sevmiyorlar, çocukları da 'cezaevi'ni tanıyarak büyüyor.
Üç yüz altmış beş gün okurlarımızın kafasını karıştırdığımız yetmiyormuş gibi, biz gazetecilerin takvimin son yaprağı çevrilmeden bütün bir sene neler yaşadığımızı okurlarımıza hatırlatmak gibi garip bir alışkanlığımız var.
Otuzlu yaşlarında olanlar çok iyi hatırlar onları. Galatasaraylı Hayrettin, Beşiktaşlı Zafer, Fenerli Nurettin ve Yaşar. Zaman zaman yedikleri hatalı gollerden dolayı 'kova', 'kumbara' gibi acımasız nitelemelere maruz kalmış olsalar da her biri oynadıkları döneme damgasını vuran efsane kalecilerdi.
Daha önce Çanakka-le'de savaşan Kürtleri yazan Emine Uçak Erdoğan, ezber bozan bir öykü kitabıyla karşımızda. 1980'lerin Gü-neydoğu'sunda bir kasabada yaşayan çocukları anlatıyor. Daha doğrusu 30 yıldır konuşulanları, bu sefer çocuklar anlatıyor. Anladıkları kadarıyla... İçinizi ısıtacak naiflikte, kalbinizi sızlatacak gerçeklikte öyküler bunlar.
Hasan Kaçan, Babam İçin dizisinde oynadığı Orhan karakteriyle, babalık kavramını bize biraz daha yaklaştırıyor. Kaçan kendi hayatına döndüğünde ise "Ben babamın hayatımdaki yerini, o vefat edince anladım." diyor.
Bu senenin sonunda şaşırtıcı bir şekilde yılın son iki günü Türk basketbolunun dev 4 takımının aralarında oynadıkları maçları izledik.
Günümüz İslam sanatı artık dünyada ve Türkiye'de yükselen bir değer. Eserlerinde İslam sanatına has figürleri, desenleri ve formları kullanan sanatçılar, dünyanın en prestijli sergilerinde başköşelerde, bianellerden ödüller alıyor, eserleri müzayedelerde şaşırtıcı fiyatlara satılıyor. Türkiye'de de yakın zamanlara kadar görmezden gelinen bu sanatçıların atölyelerinden küratörler çıkmaz oldu.
İtalyanlar bayramı asansörde geçiren yaşlı teyzeyi konuşuyor. İngiliz polisinden oğlunun öldüğünü Facebook'tan öğrenen babaya ikinci şok! Leonardo da Vinci'nin tablosunu restore edenlerin başına gelmeyen kalmadı. Anna Hazare'nin açlık grevi ne kadar sürdü dersiniz?
Su yerine çorba akan çeşmeler, oradan oraya gezen anaokulu ve oyuncak müzeleri, mahallelinin buluştuğu tebessüm kahveleri, taziye evleri... Bunlar Sanat İstanbul Ajansı'nın şehirliler için birbirinden ilginç projelerinden yalnızca birkaçı. Aralarında uygulamaya giren de var, sırasını bekleyen de...
22 Aralık 2011... Bu tarih sözde Ermeni soykırımını inkâr edenlerin para ve hapis cezası verilmesini öngören yasa tasarısının Fransız Meclisi tarafından kabul edildiği gün. Fransa, söz konusu eylemi ile bir kez daha Türkiye'nin gündemine oturdu. Bütün bunlar olurken iki ülke arasındaki tarihi ilişkiler gündeme geldi.
Türk sanayi tarihinde ilk metal mobilya üretimini yapan ressam ve heykeltıraş Sadi Öziş'in 1950'lerde ürettiği mobilyalar yeniden hayat buluyor. Öziş'in mimar ve tasarımcı oğlu Neptün Öziş, babasının yarım asırlık tasarımlarını aslına sadık kalarak modern tarzda yeniden yorumluyor.
Hangi çocuklara üstün zekâlı denir, üstün yeteneklilikle üstün zekâlılık aynı şey mi? Hiperaktivitenin zekâyla ilgisi var mı? Anne babaların, ayırt etmekte zorlandığı bu kavramları eğitimci Ahmet Bildiren anlattı.
Aksaray'daki evinden sabahın erken bir vaktinde ayrılıyor Prof. Dr. Oktay Aslanapa.
İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi Doç Dr. Ekrem Demirli, İbnü'l Arabî ve Sadreddin Konaevî uzmanı, tasavvufu en iyi bilen akademisyenlerin başında geliyor. Daha Önce Yazarlar Birliği'nin çeviri ödülünü kazanan Demirli, bu yıl TASAM stratejik vizyon ödülü layık görüldü. Tasavvufu bir olgunlaşma metodu olarak benimseyişim, kendisine aykırı sualler yöneltmemi engellemedi. Üç saatlik konuşmamızın temel ekseni, ilahi tecrübelerin kişiye özel olup olmadığıydı...
Faik Kırımlı'nın 76 yıllık yalnızlık ve arayışla dolu yolculuğu, geçtiğimiz günlerde son buldu.
