Farsça ve Uygurcada ekmeğe ‘nân’ deniyor. Nankör işte bu kelimeden geliyor. Ve nankör, yediği ekmeğe körlük yapmış demek oluyor...Türkiye’de her yıl 2,1 milyar ekmek israf ediliyor. Bunun yıllık parasal değeri 1 buçuk milyar TL. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu ekmek israfını önlemek için bir kampanya başlattı. Ekmeğe ayrı bir kutsiyet atfedilen kültürümüzde nasıl oluyor da bu kadar fazla ekmek israfı yapılıyor? Üstelik»»
Farsça ve Uygurcada ekmeğe ‘nân’ deniyor. Nankör işte bu kelimeden geliyor. Ve nankör, yediği ekmeğe körlük yapmış demek oluyor...Türkiye’de her yıl 2,1 milyar ekmek israf ediliyor. Bunun yıllık parasal değeri 1 buçuk milyar TL. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu ekmek israfını önlemek için bir kampanya başlattı. Ekmeğe ayrı bir kutsiyet atfedilen kültürümüzde nasıl oluyor da bu kadar fazla ekmek israfı yapılıyor? Üstelik»»
Dünyaca ünlü keman sanatçımız Cihat Aşkın ve piyanist Mehru Ensari'nin 1997’de yayınladıkları Minyatürler isimli albüm hem Türkiye'de hem de yurtdışında büyük ilgi görmüş, geniş bir kitleye ulaşmıştı.Cihat Aşkın da bu çalışmanın o zamandan beri, dinleyici tarafından en çok talep edilen albüm olduğunu söylüyor. Sanatçı yıllar sonra bugünün Türkiye'sini, insanların bakış açısını ve beklentilerini yansıttığına inandığı bazı eserleri bir araya getirmeye karar vermiş ve yine Mehru Ensari ile çalışmaya»»
Türkiye'nin önde gelen bağlama sanatçılarından Hüseyin Akpınar'ın Bağlamam Perde Perde isimli albümü TFM Müzik etiketiyle yayınlandı.Sanatçı yaklaşık on yıldır TRT İstanbul radyosunda kendi kurduğu bağlama takımıyla on sene boyunca albümle aynı ismi taşıyan program hazırlayıp sundu. Akpınar, albümünde dinleyiciyi Anadolu'ya güzel bir yolculuğa davet ediyor. Yurdumuzun dört bir yanından derlenmiş, çoğunu eskiden dinlediğiniz fakat»»
Itrî ve Bach aynı yüzyılda yaşamış ancak farklı zaman ve mekanlarda sanatlarında zirve yapmış iki büyük müzik adamı.Biri klasik Batı müziğinde diğeri klasik Türk müziğinde mihenk taşı olmuş iki büyük besteci. Bach'ın hayatı ne kadar detaylı biliniyorsa, Itrî'nin hayatı bir o kadar gizemli. Bach'ın günümüze ulaşan eseri ne kadar çoksa, Itrî'nin bir o kadar az. Bütün bu farklılıkları bir yana bırakacak olursak»»
Model, son yılların en başarılı müzik gruplarından biri. Diğer Masallar albümüyle büyük bir çıkış yapan ekip, Dağılmak İstiyorum single’ı ve verdikleri konserlerle başarılarını perçinledi.Geçtiğimiz günlerde davulcuları Aşkın Çolak ile yollarını ayıran gruba Kerem Sedef dahil oldu. Model ile bu değişikliği, hızlı yükselişlerini ve müziği konuştuk.Yakın bir tarihte grubun kurucularından Aşkın Çolak ile yollarınızı ayırdınız ve yerine Kerem Sedef dâhil oldu. Bu değişikliğin sebebi»»
85. Oscar Ödülleri bu gece sahiplerini buluyor. Yarışta en ilginç çekişme kadınlar arasında yaşanıyor. Oscar tarihinin en genç (9) oyuncusuyla, en yaşlısı (85) karşı karşıya.Emmanuelle Riva, Oscar tarihinde ‘en iyi kadın oyuncu ödülü’ne aday en yaşlı isim. Ondan önce Jessica Tandy (81), Morgan Freeman’la başrol oynadığı Driving Miss Daisy (1989) ile evine götürmüştü heykelciği. Aday olarak ‘en’ler listesine giren Riva, bakalım ödülü alabilecek»»
Çağdaş sinemanın parlayan isimlerinden Kim Ki-Duk’un son filmi, geçen hafta Türkiye’de gösterime girdi. Biz de Koreli yönetmene Fransız kalmamak adına filmlerinden birkaçını ve film kadar ilginç hayatını bir araya getirdik.Çektiği filmlerin hem niteliği hem de niceliğiyle son yıllarda ülkesinin adını dünyaya sıkça duyuruyor Güney Koreli yönetmen Kim Ki-Duk. 15 yıllık sanat yaşamına 17 film ve Cannes, Berlin, Venedik gibi uluslararası festivallerden alınan 35 ödül sığdırmayı başaran 52 yaşındaki yönetmenin son filmi Pieta»»
Kıvanç Tatlıtuğ, bu hafta gösterime giren Kelebeğin Rüyası filmindeki performansıyla konuşuluyor. Oyunculuğu kamera karşısında öğrenen Tatlıtuğ’un kat ettiği yol, kendini geliştirmeye niyetli meslektaşları için yol haritası niteliğinde. İşte zirve yolunu açan ayrıntılar...Yetenek:Sinema veya dizi sektöründe rol kapmak için illa sıra dışı bir yeteneğe sahip olmak gerekiyor mu? Hayır. Yönetmen, montaj masasında oyuncunun birçok açığını kapatabilir. Ancak iyi oyuncu kendini belli eder. Joker’i oynayan Heath Ledger gibi, ana kahramanı ezip sinema tarihine adını altın»»
Sibel Eraslan, son romanında başörtülü olduğu için üniversiteye alınmayan genç kızların hikayesini anlatıyor. Siyaset ve rejim tartışmalarının 7 genç kızın ruh dünyasında nasıl bir etki yaptığını ele alıyor. Eraslan, yasak mağdurlarını Ashab-ı Kehf’e benzetiyor: “Onların sığındığı mağara bizim için örtülerimizdi.”Sibel Eraslan, hukuk fakültesini 24 yıl önce bitirdi. Dereceyle girdiği üniversiteden son sınıfta başörtüsü taktığı için binbir zorlukla mezun oldu. 28 Şubat'ı duruşmalara giremeyen bir avukat olarak yaşadı. Son romanı ‘Saklı Kitap'ı konuşmak için buluştuğumuzda başörtülü avukatların önündeki engel»»
Rusya ekmeğini başına yağan taştan çıkarıyor, İtalya maskesi düşen liseli politikacıyı konuşuyor. Artık çocukluğa inmek çok kolay!Tartışma programlarında boy göstermeye pek bir bayılıp, adamı kültürüyle, görgüsüyle döven elit politikacıları bilirsiniz. Siyaset biraz da isim pazarlama işi olduğundan adınızın başına aldığınız her unvan size oy olarak geri dönebilir zira. İtalyan politika sahnesinin parlak lideri Oscar Giannino’yu»»
Orhan Kılıç, Kurtuluş Savaşı’nı öğrencilerin gözünden anlatan Taş Mektep filmiyle seyirci karşısında. Resmî tarihin yüzde 85’inden fazlasının yalan olduğunu söyleyen oyuncu, Türkiye’deki ideolojik kutuplaşmalardan dertli.Barışın konuşulduğu günlerde bir savaş filmi ile gündeme geldiniz. Neden barış filmi değil?Tarih ana hatlarıyla savaşlarla yazılır. Bizim tarihimizde de savaşlar oldukça fazla. Osmanlı'da, Cumhuriyet'in kuruluş dönemlerinde… Kazma-kürek savaşları yerine insanların savaşa nasıl baktıklarını,»»
Herkesin dil öğrenmenin faziletlerinden bahsettiği ülkemizde, ikinci dil konuşabilme oranları bir hayli düşük. Avrupalı çocukların yüzde 58’i ise iki lisan biliyor. Dil öğrenmenin şifreleri okul kitaplarındaki gramer kurallarında mı gizli, yoksa toplumun ve devletin lisan algısında mı?Dünya İngilizce yeterlilik endeksinin açıklamasına göre Türkiye, İngilizce eğitiminde 54 ülke arasında ancak 32. sıraya yerleşebildi. Listenin ilk sıralarında Avrupa ülkelerini görüyoruz. Peki nasıl oluyor da Avrupa istikrarlı bir şekilde liderliğini tüm dünyada sürdürebiliyor? Söz konusu ülkelerin dil»»
Onlar Türkiye’nin önde gelen yazarları. Yazdıklarını binlerce kişi okuyor, fuarlarda ve imza günlerinde önlerinde uzun kuyruklar oluşuyor. Ortak noktaları taşralı olmaları. Onları birçok okur ilgiyle takip ederken çoğunun anne-babası ya da akrabaları, yazdıklarından bihaber.Çocuklarından bir satır okumadan ebediyete intikal edenler bile var. İçlerinde şanslı olanlar da yok değil. İşte taşralı yazarların öyküleri.Yazar Hasan Ali Toptaş, her yıl eylülün ilk günlerinde, doğduğu kasabaya gider ve bu mutat gelişlerinde, yayımlanmış kitaplarını da birer ikişer getirip anne-babasının»»
Sonunda kelimeleriniz için de yatırım yaptınız. Arsa alır gibi, altın hesabı açar gibi, borsadan hisse senedi alır gibi yaptınız bunu. Değerlenecek bir tarlanız oldu, zengin olacağınız günler yakın.Bütün yapacağınız topraklarınıza ağaç dikmek. Ne kadar çok ağaç dikerseniz, o kadar çok gölgeniz olacak. Hatıra ormanınızda piknik yapacakları gün uzak değil. Kalbiniz atarken yanınızda serinleyemeyenlerin, kalbiniz durduğunda ormanınızda serinlemeleri üzmesin sizi. Yaşarken içlerine su serpmediniz,»»
Aile kökleri İstanbul’a uzanan Yunan yazar ve kültür adamı Aleksandros Adamopoulos’un teyzesi Kosta Hanım ise Burhan Felek’in eşi. Türk-Yunan yakınlaşmasının hararetli savunucuları arasında yer alan Adamopoulos’la Türçe’de de yayımlanan kitaplarını oyunlarını, müziğini ve yazı hayatını şekillendiren Doğu düşüncesini konuştuk.Aleksandros Adamopoulos (60), Yunanistan’ın dünyaca ünlü yazar, tiyatrocu, yönetmen ve kültür adamı. Anneannesi tarafından aile kökleri İstanbul’a dayanıyor. Adamopoulos’un 1925-1926’da bir kısmı Yunanistan’a göç eden ailesinden İstanbul’da kalan teyzesi Kosta Hanım,»»
Cinayet mahalline elimi kolumu sallayarak girdim. 40 bin metrekarelik alan herkese açıktı, polis kordonuna alınmadığı gibi meftayı herkes görsün diye 22 kapısı da açık bırakılmıştı. Ne x ray cihazı, ne çanta arama...İnsanlar akın akın gelsin, 38 han ile 66 cadde ve sokağa dağılmış 3 bin 600 dükkan arasında rahatça dolaşsın isteniyordu. Yaşı Fatih Sultan Mehmet kadar eski olan cesedi izlemek bedavaydı. Bu, arkasından Fatiha okunacak bir ölüm değildi. Ah vah edip lanetlemenin de bir faydası yoktu.MEKÂNIN 20»»
Osmanlı Arşivleri Sultanahmet ile bütünleşmiş bir yer. Ancak nisan ayında Kâğıthane’deki yeni binasına taşınacak. Tarihçiler bu durumdan bir hayli rahatsız: “Tarihe saygı için arşivin taşınmaması gerek.”Kâğıthane Belediye Başkanı Fazlı Kılıç, “Kâğıthane’de kurulacak ‘Osmanlı Arşiv Sitesi’ çok modern ve güvenilir bir arşiv olacak. Belgeler dijital ortama taşınacak. Site yapısıyla dikkat çekecek, Kâğıthane’nin tarihi dokusuyla bütünleşecek.” ifadelerini»»
Rivayetlerden biri çok revaçta: Güya Atatürk’ün bu yıl sonunda açıklanacak çok önemli bir vasiyeti varmış ve güya Atatürk diyesiymiş ki, “Hilafet bütün İslam ülkeleri arasında rotasyonla değişecek bir kurum olarak canlandırılabilir”.MUSTAFA ARMAĞAN 'NEDEN YAZDIM'A ANLATTI - VİDEOKanıtını da gariptir Nutuk’ta buluyorlar. Ne var ki kanıt gösterdikleri parça, Atatürk’ün kendi düşüncelerini değil, sadece daha önce tartışılmış bir “hayalin tasviri”ni ifade ediyor! Oysa kanıt diye gösterilen paragrafın ilk»»
Yoğurt ve peynirle ilgili yazımdan (Zaman: 10 Şubat 2013) sonra çok telefon ve e-posta aldım. Herkes haklı olarak peynirlerin domuz şirdeniyle (maya) yapılıp yapılmadığını merak ediyor ve hangi peynirleri kullandığımı soruyordu.Bazı okuyucularım ise çökelek, lor vb. hakkında birtakım açıklamalar istiyordu. Bilindiği gibi Anadolu halkının ana yiyecek maddesi ekmektir; diğer yiyecekler, yemekler ona katıktır. Öyle ki ekmeğin yanında bir domates, soğan, birkaç zeytin vb. bulunmasıyla rahat bir öğün oluşturulabilir.»»
Böyle şeyler ihmâle gelmez, peşinen kaydı düşülmelidir; aşağıda (italik harflerle) göreceğiniz satırlar bana değil, bir mânâda gazetemizin “Sahaflar muhabiri” sayılmak icab eden gazeteci arkadaşım Yusuf Çağlar’a aittir.Gediklisi olduğu sahaflar muhitinde pek zarif, bir o kadar hüzün verici ama mutlaka paylaşılması gereken bir hâdiseye şahit olmuş. Dilemiş ki bu hoş nükte bende kalmasın, hâl–âşinâ kitap dostları da bilsin, öğrensin; işbu niyetle bana da göndermek nezaketini esirgemediği»»
